3 Temmuz 2024 Çarşamba

Geleceğimizin Teminatı Olan Gençliğimizi ve Ailemizi Kaybediyoruz

 Geleceğimizin Teminatı Olan Gençliğimizi ve Ailemizi Kaybediyoruz

Veysi ERKEN Dr.

Politikacılar ve yönetimdekiler konuşmalarında “Gençliğin ve gençlerin” önemine sürekli vurgu yapıyorlar.

Hatta “ülkenin ve milletin geleceğinin teminatı gençliktir”  lafını bolca tekrar ederler.

Ancak gençliği ve aileyi imha edebilmek için gereken her şeyi de yapmaktan geri durmamaktadırlar.

Özellikle mevzuat ile gençliği ve aileyi tahrip etmek için batılıların/batılların, Siyonist haçlı zihniyetinin bütün değerlerini(!) ve yaşayışını gençliğin ve ailenin üzerine boca etmekten geri durmazlar.  Her türlü ahlaksızlığı normalleştirici mevzuatı ihdas ederler, toplum içinde iyilik ve güzelliklerin yayılmasını engellerler. Çıplaklığı, ahlaksızlığı, soysuzluğu teşvik ederler.

Batılılara/batıllılara, Siyonistlere değerlerimizi vere vere ailemizi ve gençliğimizi yokluğa sürüklemeye devam ediyorlar. İyiliği ve güzelliği emredenlere cebir ve şiddet uygulayarak susturmaya çalışırlar.

Hani bir hikâye anlatılır ya. Sarı öküzün kaptırılması hikâyesi ve sonucu. Hikâyede anlatıldığı gibi bütün iyi ve güzel değerlerimizi Siyonistlerin emriyle kaptırmaya devam ediyoruz ve bu gidişat ile felakete ve yok olmaya sürükleniyoruz. İşte o hikâye: “Geniş düzlüklerde yaşayan kalabalık bir öküz sürüsü yaşarmış. Haliyle, etraflarında aç aslanlar eksik olmazmış. Fakat sürü çok kalabalık olduğu için, bunlara saldıran aslanlar hırpalanır, geri çekilmek zorunda kalırlarmış. Bir gün, yaşlı topal bir aslan, sakin bir şekilde tek başına sürüye yaklaşmış. Sürünün lideri ile konuşmak istediğini söylemiş. İri yarı genç bir öküz öne çıkmış.

Aslan demiş ki: “Bakın öküz kardeş, biz sizinle burada sulh içinde yaşamak istiyoruz, ama sizin içinizde şu sarı öküz var ya, o bizim sinirlerimizi çok bozuyor. Onu görünce çılgına dönüyoruz. Size saldırmaktan kendimizi alamıyoruz. Onu bize verin, biz bir daha size saldırmayız. Barış içinde yaşarız.”

Öküz: “Bunu bir düşünelim.” diyerek sürünün içine dönmüş. Öküzler, bundan böyle rahat edeceklerini düşünerek, sarı öküzün aslanlara verilmesine karar vermişler. Sadece yaşlı ve tecrübeli bir öküz, “O bizi en iyi organize eden ferdimiz, onu vermeyin.” diye karşı çıkmış. Ancak dinlememişler ve sarı öküzü aslanlara vermişler.

Bir süre geçmiş, yaşlı topal aslan tekrar görünmüş. Aynı hikâye tekrarlanmış. Bu sefer kısa kuyruklu kara öküz onların sinirini bozmakta, çılgına döndürmekte imiş. Onu verirlerse barış sürecekmiş… Ve kısa kuyruklu siyah öküz de verilmiş.

Günler böylece geçerken, aslanlar da acıktıkça bir bahane ile sürüden bir öküzleri almışlar. Öküzler de, barış bozulmasın diye istediklerini aslanlara teslim etmişler…

Böylece, aslanların gücü arttıkça, öküzleri daha çok tehdit etmeye başlamışlar ve almışlar…

Öküzlerin artık güçlenen aslan sürüsüne karşı koyacak gücü kalmamış. Toplanıp “Biz nerede hata yaptık da bu savaşı kaybettik.” diye tartışmaya başlamışlar. Ve yaşlı öküz söz almış demiş ki:

“Biz bu savaşı sarı öküzü onlara verdiğimiz gün kaybetmiştik!”

Bu hikâye diliyle anlatılan durumumuzu tasvir ediyor. Yaşadığımız gerçeklerdir bunlar; gençlik ve ailemizi muhafaza edecek, milletimizi yüceltecek, niza-ı âlemi sağlayacak ahlaki, İslami değerlerimizi Siyonistlerin emriyle bir bir kaptırıyoruz, gençliğimizi ve ailemizi kendi ellerimizle imha ediyoruz, tavizlerle yenilgiyi pekiştiriyoruz.

Unutulmamalıdır ki ilk adım yön belirler, ilk düğme nasıl iliklenirse gerisi öyle gelir ve ilk taviz ilk yenilgi olur ve tavizlerin sonu gerçek sona götürür.

Toplumuzda İslami hassasiyeti olanların çabaları, gayreti ve faaliyetleri olmazsa mevzuat yoluyla şimdiye kadar tamamen yok olmuş olurduk.

İslam ve iman duvarımızdan mevzuat marifetiyle tuğlaların teker teker sökülmesine tahammül kalmadı.

Gençliğimizi ve ailemizi ihya ve inşa edecek mevzuatı hemen yürürlüğe koymak farzdır, toplumu yönetenlerin kaçınılmaz ve ertelenemez görevidir.

Hemen şimdi. Gün kaybetmeden tedbir almak şarttır.

Selam ve Sabırla… 03.07.2024

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Bu Yazı Hakkında Ne Düşünüyorsunuz?