14 Temmuz 2024 Pazar

HOŞGÖRÜ VE DİYALOG

 HOŞGÖRÜ VE DİYALOG

Veysi ERKEN Dr.

“Günümüz şartlarında geçerliliği hatta varlığı bile tartışılan bu terimler uzunca bir zamandan beri milletin bağrına hançer gibi oturdu. Şaşkınlık ve çaresizlik içinde yazılan ve konuşulanları izleyip duruyoruz. Zehir’i ilaç, zilleti izzet diye yutturmaya çalışanlar acaba neye ve kime hizmet ediyorlar?

Helal ve haram hudutları rabbimiz tarafından belirlenmişken, bunların uydurma kavramlarla sulandırılması akıl alınacak şey değil.

Gerek dinimizde gerekse örfümüzde hiçbir yanlış hoş görülmemiştir. Herhangi bir yanlış, dinimizde ya haram ya da mekruh olarak bildirilmiştir. Ceza acısından ya tedip edilir veya Allah’ın takdir ettiği hadler görevliler tarafından tatbik edilir. İşlenen suç eğer toplumu ifsat edici nitelikte ise, caydırıcı bir ceza ile cezalandırılmalı ki can, mal, namus ve akıl gibi değerlerimiz korunabilsin. Bu konuda işlenen suçlar hoş görülemez.

Ancak kişisel ilişkilerde terbiye ve eğilim amaçlı olarak ayeti kerimeler, hadisi şerifler ışığında ahlak eğitimcilerince belirlenen affedicilik, görmezden gelmek, meşakkatlere, ezaya sabır ve buna benzer erdemler hoşgörü kapsamına alınabilir. Hoşgörü eza edene değil, eza edilenin davranışındadır. 

İslam’daki “Dinde zorla yoktur.” Ayeti/ Gerçeği bir hoşgörü sebebi değildir. Din seçiminin Allah cc tarafından kişisel iradeye bırakıldığı bir dünya imtihanı gereğidir. Bu konu da halife Hz. Ömer Mecusi kölesine müdahale etmemiştir. Bu müdahale etmeme, Hz. Ömer’in ateşperestliği hoş gördüğü anlamına mı gelir. Oysa ateşperestliği hoş gören kâfir olur.

İnsanların iyiye, doğruya ve güzele ulaştırılması için anne karnından başlayıp mezarda sona eren ilahi eğitimden geçirilmesi gerekir.

Yeni dillenmeye başlayan bir bebeğe öğretilen sövme eylemi hoş görülerek alkış ve gülüşmelerle karşılık gören bir eğitim sürecinde menfi eğitimle beslenen ruhlar elbette ailesi, çevresi ve milleti için problem tipler oluşturacaktır. İşte size hoşgörünün meyvesi!

Bu devletlerarası ilişkilerde de böyledir. Küçük yanlışlıklar karşısında küçük tavizler ve zamanla büyük hatalar karşısında da büyük tavizler hep bu yurtta sulh cihanda da sulh dediğimiz hoşgörünün sulandırılmış neticesiyle olmakta ve acı meyvesi gırtlağımıza oturmaktadır.

Resulullah’ın Medine döneminde bir Yahudi’nin Müslüman bir kadının eteğini kaldırıp bacaklarının açılmasına sebep olması Yahudilerle Müslümanlar arasında savaş sebebi olmuştur. Haber, ikindi vaktinde Resulullah’a ulaşınca, namazı kıldırmadan cihada çıkmıştır. Bugün milyonlara varan Müslüman katliamı karşısında hoşgörü ve diyalog bir zillet değil de nedir? Müslümanlar böyle bir zilleti tarihlerinin hangi anında şahit oldular? 

Ve… Hoşgörü ve diyalog Vatikan patentli bir tuzak olduğunu duymayan kalmış mıdır acaba? Eğer duymayan kaldıysa: Allah rahmet eylesin. İslam’ın yayılması, insanlığa sağlayacağı güzelliklerin herkese ulaşması için yapılan davranışların tamına tebliğ denir ki bu da insanlar arası ilişkilerle gerçekleşir. Tebliğde cebir(zorlama) yoktur; tavizde yoktur. Bu yolda kişisel ve toplumsal cefalara katlanabilmek bir ibadettir. Ancak dine, inançların ve ibadetlerin alaya alınmasına ve mukaddesatımıza saldırı cezayı gerektirir. Bu asla hoş görülemez.

Resulullah efendimizin kendisine yapılan saygısızlık ve hareketleri sabır ve sükûnetle karşılaması, çoğu zaman muhataplarının İslam’la şereflenmesine sebep olmuştur. Bu yazarlarımızın efendimizin bu tür davranışlarına “hoşgörü” demeleri ya cehaletlerinin eseridir, ya da kavramları çarpıtarak zihinleri bulandırmak amaçlıdır. Zira hiçbir yanlış hoş görülemez. 

İslam tarihi ve kitapları incelenirse Hz. Muhammed sav dini, inanç hicveden, hakaret eden, insanları Resulullah’a karşı kışkırtan Ebu Rafi, Kaab B. Eşref’i peygamberimizin emriyle öldürüldüğünü görürüz. Müslüman’a ve inancına hakaret edip “Haçlı savaşını başlattım. Dileyen benim safımda, dileyen Müslümanların safında yerini alsın” diyerek bir milyondan fazla Müslüman kanı döken büyük şeytanla Müslümanların hangi konuda diyalog kurması ve hoşgörüyü sürdürmesi düşünülebilir? 

Haçlılara ve ona hizmet edenlere karşı İslam âleminin derhal harekete geçmesi için ne bekleniyor? Eğer buna lüzum görülmüyorsa İslam âleminin ruhu için: EL FATİHA !!!...” Not. Z. S. İsimli öğrencimin mektubudur.  09.10.2023

Selam ve Sabırla… 14.07.2024


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Bu Yazı Hakkında Ne Düşünüyorsunuz?