2 Temmuz 2024 Salı

Kışkırtıcı, Bölücü Siyonist Haçlı Zihniyeti Tefrikayı Esas Alır

 Kışkırtıcı, Bölücü Siyonist Haçlı Zihniyeti Tefrikayı Esas Alır

Veysi ERKEN Dr.

Dünümüzü ve günümüzü incelediğimizde “tevhid” anlayışının birleştirici “aidiyet”çiliğin tefrikacı ve ayrıştırıcı olduğunu görürüz. Siyonist haçlı zihniyeti “farklı aidiyet”ler üzerinde toplumları ayrıştırır, kışkırtır ve ülkeleri dağıtır.

Kayseri’deki son olaylar bile bu durumu anlamamıza yeter.

Siyonistlerin aparatı, uşağı ve kölesi olanlar akademisyen, parti başkanı, gazeteci, tüccar, sanayici, sanatçı vs kisvesiyle insanları kışkırtmaya, bölmeye ve parçalamaya çalışırlar.

Milletimiz bu habis ruhluları, yılanları, çıyanları, Siyonistlerin uşaklığını yapanları bilmek ve onları tecrit etmek mecburiyetindedir.

Aksi takdirde milletin arasında tefrika mikrobu yayılır ve milletin birliği biter. Merhum Mehmet Akif;

“Girmeden tefrika bir millete düşman giremez.

 Toplu vurdukça yürekler onu top sindiremez” gerçeğini yıllar önce dile getirmişti. Ayette; Hep birlikte Allah'ın ipine (kitabına, dinine) sımsıkı sarılın. Parçalanıp ayrılmayın. Allah'ın üzerinizdeki nimetini düşünün. Hani siz birbirinize düşmanlar idiniz de, O, kalplerinizi birleştirmişti. İşte O'nun (bu) nimeti sayesinde kardeşler olmuştunuz. Yine siz, bir ateş çukurunun tam kenarında iken oradan da sizi O kurtarmıştı. İşte Allah size âyetlerini böyle apaçık bildiriyor ki, doğru yola eresiniz. Âl-i İmrân-103” belirtilir.

Demek ki, Allah “tevhid”i emrediyor, “tefrika”yı zemmediyor.

Biri parçalamayı hedefleyen Siyonist haçlı zihniyetlilere ve uşaklarına karşı uyanık ve kardeş olmayı, kalplerimizi birleştirmeyi, ateş çukuruna düşmemeyi tavsiye ediyor.

Unutmayalım ki, Allah’ın ahkâmına uygun bir hayatı inşa etmeye çalışmazsak Siyonist haçlılar ve uşakları aramıza tefrikayı kolaylıkla sokabilirler.

Kayseri’deki, Gezi parkındaki, İstanbul’daki ve her yerdeki olayları inceleyiniz karşınıza hep Siyonist haçlı kışkırtması ve bölücülüğü çıkar.

Aidiyetler kimliklere dönüştürülerek ölümcül hale getirilir, şehirler yağmalattırılır, şehirler harabeye çevrilir.

Bilindiği üzere “aidiyet” inkâr edilecek şey değildir. Bizim medeniyetimizde “aidiyet”in inkârı söz konusu değildir.

Birey veya gruplar birden fazla birkaç aidiyete sahip olabilirler. Önemli olan bu aidiyetleri kimliğe dönüştürüp başka aidiyetleri imha etme vasıtası haline getirmemedir. İçimizdeki uşaklar aidiyetleri imha vasıtası olarak kullanmaya çalışır.

Bilinen gerçek şudur ki, kimliğe dönüştürülen aidiyetler ölümcül olabilir ve bunu en çok Siyonist haçlı anlayışı kullanır.

Tarih boyunca menfur emellerini gerçekleştirmek isteyen Siyonist haçlı zihniyeti İslam coğrafyasında aidiyetleri kimliklere dönüştürme çabasında olmuştur.

Tapınak şövalyelerinin ve uzantılarının bu politikasını tespit edilip hayatımızdan çıkarabildiğimiz an kurtuluşun adımı atılmış olur.

O kadar uzağa gitmeye gerek olmasa gerektir. Bugün Afganistan, Türkistan, Sudan, Libya, Cezayir, Suriye, Türkiye vs. ülkelerde ve şehirlerimizde sahnelenen oyun aynıdır.

Kısaca aynı melun zihniyet tefrika ağlarını İslam coğrafyasında, şehirlerimizde örmeye çalışmaktadır, örmektedir.

İngiliz-Fransız gizli anlaşması “Sykes- Picot” ile tefrikayı nasıl ördüğünün bir göstergesidir. (Bu anlaşmayı okumak isteyenlere aşağıda verdiğim iki link’teki makaleleri okusun http://www.dunyabulteni.net/haberler/301594/sykes-picot-anlasmasi-neler-getirmisti ve http://www.jasstudies.com/Makaleler/1500154802_18-Yrd.-Do%C3%A7.-Dr.-%C4%B0smail-%C5%9EAH%C4%B0N.pdf  )

Bu melun zihniyet tefrika ağlarını İslam coğrafyasında ve şehirlerimizde taşeron örgütler, satılmış gazeteciler, kiralık bürokratlar, zihni iğfal edilmiş aydınlar (!), sanatçı kılıklı müptezeller, şeyh, cemaat önderi görünümlü aptallar vasıtasıyla gerçekleştirmektedir.

Türkiye bu tefrikayı ortadan kaldırma çabasında olduğu için şehirlerimiz ve insanımız hedef tahtasındadır.

Ülkemizi hedef tahtasına oturtanlar bir taraftan dostluk (!) ve barış (!)tan dem vururken maşalarını ve taşeronlarını piyasada bulundurmaktan geri durmamaktadır.

Felahımız mümkün mü?

Elbette mümkündür.

Felahımız “Allah’a dayanmak, Sa’ye sarılmak ve Hikmet’e ram olmak”la mümkündür.

Felahımız Siyonist haçlı zihniyetinin maşaları ve taşeronları marifetiyle oluşturdukları “tefrikacılık” zemini kurutmak ve “tevhid” anlayışını hâkim kılmakla mümkündür.

Kısaca yürekler “şahadet”te “tevhid”leştiğinde ve birleştiğinde “felah” başlamış olacak inşallah.

Şahadet demek  “Eşhedu En’la İlahe İllallah ve Eşhedu En’ne Muhammedun Abduhu ve Resuluhu” demektir.

Şerefsiz, haysiyetsiz, hain ve şehirlerimizi talan etmeye çalışan Siyonist haçlı zihniyetinin uşaklarına karşı Tevhide, birliğe, kardeşliğe çağrımızı Merhum Abdurrahim Karakoç’un mısralarıyla tekrarlayalım ve Siyonist haçlı zihniyetinin ayrıştırıcı politikalarını tarihin çöplüğüne atalım.

“BİRLEŞİN EY!..  YOLLARI KUR'AN DA BİRLEŞENLER.

BİRLEŞİN, İTİKATTA, İMANDA BİRLEŞENLER.

AYRILIK YAKIŞMIYOR, BÖLÜNMEK GÜNAH SİZE.

BİRLEŞİN EY!.. SECDE-İ RAHMAN'DA BİRLEŞENLER...

Selam ve Sabırla… 02.07.2024

 

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Bu Yazı Hakkında Ne Düşünüyorsunuz?