Özgürleştirme veya Köleleştirme Aracı Olarak Dil ve Edebiyat
Veysi ERKEN Dr.
Güzel söz Allah’a yükselir. Fatır-10, Güzel bir söz kökü yerde sabit dalları havada güzel bir ağaca benzer. O Rabbinin izni ile her zaman meyvesini verir İbrahim-24-25
İnsanın zihnini şekillendirmede dil (söz) ve edebiyat her zaman bir vasıta olarak kullanılmış ve kullanılmaya devam edilmektedir.
Zira insanlar konuşa konuşa etkileşir, duygularını, düşüncelerini, fikirlerini aktarır, anlaşır veya kavga eder, nizalaşır.
Özellikle dil ve edebiyat kitle iletişim araçları ile daha etkili hale gelmiştir denilebilir. Medya ve sosyal medya denilen mecralarla “dil” ve “edebiyat” anlaşılmaz, yaşanmaz ve işe yaramaz hale getirilebilir.
Ki günümüzde bunu fazlasıyla yaşıyoruz. Dilimiz dilim dilim edilmiş, edebiyatımız “edeb”ten mahrum edilmiş ve bu araçlarla köleleştirilmiş oluyoruz.
Biz” biz” olmaktan çıkmış, “özgür”lüğümüzü kaybetmiş, tefekkür zeminimizi kaybetmiş vaziyetteyiz.
Medya ve sosyal medya denilenin arkasında yer alan zihniyeti araştırma ihtiyacını bile hissetmiyoruz, yutturulanı zihnimize kazıyoruz. Bu durum yıllar önce “Ekranların Arkasında Kimler Var” isimli makalede nefis bir şekilde tasvir edilmiştir.
Okuyalım: “Dünya tarihinde hiçbir iktidar sahibi, bugün Amerikan kitle iletişim araçlarını yönlendiren bir avuç kişinin sahip olduğu imkânlara sahip olmamıştır. Üstelik bu iktidar, hiçte öyle soyut bir ‘iktidar’ değil; bu iktidar, elle tutulur, gözle görülür bir biçimde evlere giriyor, çoluk çocuk dinlemeden milyonlarca insanın zihnini denetim altında tutuyor.
Kitle iletişim araçlarıyla, önce bir dünya imajı çiziliyor, ardından da, çizilen bu imaj hakkında ne düşünülmesi gerektiği kitlelere empoze ediliyor. Bir başka deyişle, üzerinde düşünülecek dünya da, bu dünya hakkında düşünülebilecek şeyler ve düşünme biçimleri de, bu bir avuç insan tarafından tayin ediliyor.
Kendi yakın çevremiz ve yüz yüze iletişimde bulunduğumuz insanlar hakkında sahip olduğumuz bilgiler dışında, dünya hakkında bütün bildiklerimiz veya bildiğimizi sandıklarımız bize günlük gazeteler, haftalık dergiler, radyolar ve televizyonlar gibi kitle iletişim araçlarından aktarılıyor, benimsetiliyor.
Hangi haberlerin bize ulaştırılması gerektiğine, hangi sırayla ulaştırılacağına ve dünya imajımızın hangi kelimelerle çizileceğine hep bizim dışımızda yüzlerini bile görmediğimiz bu insanlar karar veriyorlar. Bununla da yetinmiyorlar, bize ulaştırdıkları bu haberleri, ayrıca tahlil de ediyorlar: Böylece neyi nasıl düşüneceğimizi de bu insanlardan öğreniyoruz. Nabi Avcı, Kitle Kültürü Enformatik Cehalet, Rehber Yayınları, Ankara 1990. 170-171”
Tedbir alınmadığı takdirde “Kim izzet isterse bilmeli ki izzet tamamıyla Allah’a aittir. Güzel sözler O’na yükselir; rızâsına uygun iş ve davranışları da O yüceltir. Sinsi sinsi kötülük tasarlayanlar için çetin bir azap vardır ve onların tuzakları altüst olur. Fatır-10” ve “Allah’ın nasıl bir misal getirdiğini görmedin mi? Güzel sözü, kökü sabit, dalları gökte olan güzel bir ağaca benzetti. O ağaç, rabbinin izniyle her zaman meyvesini verir. Öğüt alsınlar diye Allah insanlara böyle misaller getirmektedir. İbrahim-24-25” ayetlerinde belirtilen “söz” ve kökü sabit olan “edebiyat” ağacımızdan eser kalmayacak, “söz” ve “edebiyat”ımız ile birlikte tarihî olacağız.
Selam ve Sabırla… 24.08.2024
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder
Bu Yazı Hakkında Ne Düşünüyorsunuz?