13 Ağustos 2024 Salı

Gazze Mu’tasımları Selahaddinleri Bekliyor

 Gazze Mu’tasımları Selahaddinleri Bekliyor

Veysi ERKEN Dr.

Gazze.

Ah Gazze.

Tahammül Kalmadı.

İngiliz politikacı George Galloway "Eğer İslam dünyası diye bir şey gerçekten olsaydı, bu sabah Gazze'de insanların namaz kılarken katledilmesi bardağı taşıran son damla olurdu. Dünya şimdi intikamla sarsılırdı. Ama sarsılmayacak.” dedi. https://www.turkiyegazetesi.com.tr/dunya/islam-dunyasi-3-maymunu-oynuyor-ingiliz-politikaci-dunya-intikamla-sarsilmasi-lazimdi-diyerek-gercekleri-muslumanlarin-yuzune-carpti-1056728 dedi.

Evet.

İslam dünyası ve İslam ümmetinin başı olsaydı Dünya intikamla sarsılırdı. Siyonist dünyada omuz üzerinde baş kalmazdı.

Ne geçmişten ibret alabiliyoruz ne de geleceğimize yön verebiliyoruz.

Siyonist haçlı zihniyetinin bizlere biçtiği alanda savrulup duruyoruz.

Gazze’de vahşete, zulme, katliama, soykırıma, işgale sessiz kalıyoruz, sessiz kaldıkça soykırıma ortak oluyoruz ve yok olma akıbetimizi bekliyoruz.

Gazze Mu’tasımları, Selahaddinleri, dünya Kılıçaslanları bekliyor. Siyonist haçlı zihniyetini durduracak vahşet ve soykırımları bitirecek liderler, yöneticiler ve imanlı mücahit yiğitler bekleniyor.

Acilen.

Tahammül kalmadı. "Gazzeli bir kız çocuğu tüm insanlığın suçunu yüzüne vururcasına haykırdı: Sizi Allah’a şikâyet edeceğim…"https://www.yenisafak.com/dunya/sizi-allaha-sikayet-edecegim-4638438 feryadları duyulsun artık.

Esir alınmış bir mümine kadının çığlığını duyan halife Mu’tasım gibi Gazze’nin, Doğu Türkistan’nın, Arakan’nın feryadını duyacak liderler bekleniyor.

Tarihi kaynaklarda halife Mu’tasım şöyle anlatılır.

“Tarihçi el-Kelkeşendi “Measiru’l-İnaka Fi-Mealimi’l-Hilafe” adlı eserinde Abbasi Halifesi Mu’tasım Billah’ın Amuriye üzerine fetih düzenlemesine, Rumların elinde esir düşmüş bir Müslüman kadının “Va Mu’tasımah! Haykırışının sebep olduğunu anlatır.

Günümüzde de işgal altındaki Müslüman halkların ortak haykırışına dönüşmüş olan bu çığlığa neden olan hadise şu şekilde gelişmiştir:

Bugün Afyon/Emirdağ dolaylarında bulunan, eski adıyla Amuriye şehrinin Rum valisi, yağmaladığı civar Müslüman kasabalarından birisinden çıkarken birçok esir almıştır. Bu esirler içinde bulunan bir Müslüman kadın Rum valisinin kendisine eziyet ve hakaretleri karşısında “Va Mu’tasımah/Mu’tasım neredesin?!!” diye haykırmıştır. Bunun üzerine vali -dalga geçercesine-kadına: “Tabi, Mu’tasım beyaz atlı ordularıyla şimdi gelir ve seni kurtarır” der.

Bu haber Hilafet sarayına ulaşır ulaşmaz Mu’tasım Billah tam da Rum valisinin alaycı dille ifade ettiği gibi beyaz atlı 4.000 kişilik süvari birliğinin öncülük ettiği devasa bir ordu hazırlar.  

Rum valisine bir mektup gönderen Abbasi Halifesi bu mektubunda aynen şöyle der: “Müminlerin Emiri Mu’tasım Billah’dan Rumların köpeğine! Esir aldığın bacımı derhal serbest bırakmazsan sana öyle bir ordu hazırlıyorum ki, bir ucu burada (Bağdat) öteki ucu da orada (Amuriye) olacak.”

Ve Mu’tasım bir tek kadının “Va Mu’tasımah!” haykırışı üzerine dediğini yapar, devasa bir orduyla Amuriye üzerine yürür ve bu büyük Rum şehrini zapt eder. Kendisine haykırışta bulunan kadını kurtarır ve ona “Ey mümine hanım! Emin ol ki, çağrını işitir işitmez bir an bile beklemeden hemen yola koyuldum” der. (Bu, Müslüman bir yöneticinin teb’asının haklarını koruyamadığından dolayı Allah’a vereceği hesabın korkusuyla söylenmiş bir tür helallik talebini içeren bir sözdür.

Zira Allah Rasulü (s.a.v.) “Allah kime bir yöneticilik verir de o halkını aldatır halde ölürse Allah ona cenneti haram kılar” buyurmuştur.)

İbni Haldun ve İbni Esir ise hadiseyi şöyle anlatılır: “O kadının haykırışı Hilafet sarayına ulaştığında Mu’tasım Billah tahtında kurulmuş oturuyordu.  Kadının bu haykırışı kulağında yankılanır yankılanmaz: “Yetiştim! Geldim! Askerler! Askerler!” diyerek yerinden fırlayan Abbasi Halifesi derhal ordunun teçhiz edilmesi emrini verdi.  

İbnü’l-Imad el-Hanbeli “Şezirat’üz-Zeheb Fi Ahbarin Min Zeheb” adlı kitabında konuyla ilgili şu ilaveleri yapmaktadır: “O kadının haykırışı Hilafet sarayına ulaştığında  Mu’tasım Billah çok sevdiği bir içeceği yudumluyordu.  “Va Mu’tasımah!” diyerek bir kadının kendisinden imdat dilediği haberini alır almaz elindeki kâseyi hizmetkâra verdi ve “O kadını esaretten kurtarmadan, o Rum valisini öldürmeden bana yeme içme yok” dedi. Mu’tasım Billah Amuriye’yi fethedince şehre girerken şöyle haykırır:  “Yetiştim, yetiştim!”. Şehri zapt eden Mu’tasım Billah Amuriye valisini öldürür, kendisine haykıran kadının elinin bağlarını çözer, onu tutsaklıktan kurtarır ve hizmetkâra şunu söyler: “Şimdi içeceğimi getirin”.  Mu’tasım Billah içeceği içerken “İşte bunun tadına şimdi doyum olmaz” der.

Miladi 9. yüzyılda Abbasi Halifesi Mu’tasım Billah döneminde Rum diyarında esir düşmüş ve hakarete maruz kalmış bir kadının çığlığı bugün işgal edilmiş İslam coğrafyasının meydanlarında milyonların çığlığına dönüşmüş durumda.” https://gencmuslumanlar.com/bir-cglk-va-mutasma/

Maalesef çığlıklar dünyanın muhtelif bölgelerinde arş-ı âlâ’ya yükseliyor ve duyan yok.

İslam ümmetinin çığlıkları duyacak bir halifesi ve yöneticisi yok.

Unutulmamalıdır ki, sorumlu ve yönetici olan herkes sorumludur ve hadiste ifade edildiği gibi cennet onlara haramdır.

Selam ve Sabırla… 13.08.2024

 

 

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Bu Yazı Hakkında Ne Düşünüyorsunuz?