Devlet ve Kendini Kutsal Sayanlar
Veysi ERKEN
Eğiticiler unutulurken kamu adına iş gören bürokratların
gelirleri her iktidar döneminde şişirilmiş, imtiyazları arttırılmış, lojman,
makam aracı, sosyal tesis emirlerine verilmiş ve temsil giderleri adı altında
kendilerine bolca paralar aktarılmıştır.
Son dönemlerde kamu binalarına yapılan yatırımlar, kira
adı altında belirli kişilere aktarılanların hesabı tutulamaz olmuş.
“Yiyin efendiler yiyin bu hanı iştiha sizin” anlayışı had
safhaya ulaşmış.
Bunlar neden yapılıyor dersiniz?
Cevabını Rothbard veriyor.
Rothbard devletin tanımını yaptıktan sonra bürokratların
neden zenginleştirildiklerini şu şekilde açıklar.
“Devlet
toplumun içinde yer alan ve belli bir toprak üzerinde güç ve şiddet kullanımı
konusunda tekel iddiasında bulunan bir örgüttür; devlet özellikle de toplumdaki, gelirini gönüllü katkılardan veya
sunduğu hizmetlerin bedelinden değil de cebir yoluyla elde eden yegâne
örgüttür. Başka bireyler ve kurumlar kendi gelirlerini mal ve hizmet
üretimiyle ve bu mal ve hizmetlerin başkalarına barışçı bir şekilde ve gönüllü
satımı yoluyla elde ederken, Devlet kendi gelirini cebri yoldan, yani hapishane
ve süngü kullanarak veya bunlarla tehdit ederek elde eder. Gelirini elde etmek
için güç ve şiddete başvuran Devlet genellikle daha da ileri giderek tek tek
vatandaşlarının başka eylemlerini de düzenler ve emreder.”
…
“Devlet
bir kere kurulunca, hâkim grubun veya “kast”ın problemi yönetimlerini nasıl
sürdürecekleri olur. Onların modus operandi’si güç olurken, temel ve uzun
vadeli problemi ideolojiktir. Görevde kalabilmek için, her devlet (sadece “demokratik” olanı değil) tebasının çoğunluğunun
desteğine sahip olmak zorundadır. Bu desteğin, belirtilmelidir ki, aktif
coşku olması gerekmez; o pek ala kaçınılmaz bir tabiat kanununa boyun
eğermişçesine pasif bir teslimiyet de olabilir. Fakat bu bir tür kabul (onay)
anlamında destek olmalıdır; aksi halde sonunda azınlıkta olan Devlet
yöneticilerine halkın çoğunluğunun aktif direnişi daha ağır basabilir.
Yağmacılığın üretim fazlasından desteklenmesi zorunlu olduğundan, Devleti kuran sınıfın –tam zamanlı
bürokrasinin- ülkedeki oldukça küçük bir azınlık olması gerekir; mamafih,
Devlet toplumdaki önemli gruplar arasından elbette müttefikler de satın
alabilir. Bundan dolayı, egemenlerin birinci görevi vatandaşların
çoğunluğunun aktif veya teslimiyetçi (uysal) kabulünü garanti etmektir.
Şüphesiz, desteği
garanti etmenin bir yolu kazanılmış iktisadi çıkarlar yaratmaktır. Bundan
dolayı, Kral tek başına hüküm süremez; onun, hükmetmek için gerekli olan,
devlet cihazının -tam zamanlı bürokrasi veya yerleşik asalet gibi-
unsurlarına sahip olan hatırı sayılır bir taraftarlar grubunun da var olması
zorunludur. Fakat bu yine de ancak istekli destekçilerden oluşan bir azınlığı
garanti eder, hatta devlet yardımları ve başka ayrıcalıklar sağlama yoluyla
destek satın alınması bile çoğunluğun rızasını elde etmeye yetmez. Çoğunluğun
rızasının temini için, kendi devletlerinin iyi, akla uygun -en azından
kaçınılmaz- ve elbette düşünülebilecek başka seçeneklerden daha iyi olduğuna
ilişkin ideolojiye çoğunluğun ikna edilmesi gerekir.
“Entellektüeller”in hayati sosyal görevi bu ideolojinin insanlar arasında
teşvik edilmesidir. Çünkü insan kütleleri kendi fikirlerini yaratmaz veya
bağımsız olarak bu fikirlerle düşünmez, fakat entelektüeller topluluğunun kabul
edip yaydığı fikirleri pasif olarak takip ederler. Böylece entelektüeller
toplumdaki “kanaat-oluşturucular”dır. Kanaatleri şekillendirmek de Devletin en
çaresizce ihtiyaç duyduğu şey olduğundan, Devlet ile entelektüeller arasındaki
kadim ittifakın temeli de açık hale gelmektedir.
Devletin
entelektüellere ihtiyacı olduğu açıktır; açık olmayan, entelektüellerin niçin
Devlete ihtiyaç duyduklarıdır. Basit bir şekilde söylemek gerekirse, entelektüelin
geçimi serbest piyasada hiçbir zaman garanti değildir; entelektüelin insan
kütlelerinin değer ve tercihlerine bağımlı olması kaçınılmazdır; kütlelerin
karakteristik özelliği ise onların genellikle entelektüel meselelere ilgi
duymamalarıdır. Oysa Devlet entelektüellere Devlet cihazı içinde güvenli ve
daimi bir mevki –ve dolayısıyla güvenli bir gelir ve saygın bir statü- sunmaya
isteklidir. Çünkü entelektüeller artık bir parçası haline geldikleri Devlet
yöneticileri için yerine getirdikleri önemli fonksiyon karşılığında cömertçe
ödüllendirileceklerdir.”
…
“Devlet ve onun aydınlarının tebalarını
kendi yönetimlerini desteklemeye ikna ve teşvik eden çok çeşitli argümanlar
geliştirilmiştir. Bu argümanların başlıcaları şöyle özetlenebilir: (a) Devlet
yöneticileri büyük ve hikmetli adamlardır (onlar “ilahi hakka dayanarak”
yönetirler, onlar insanların seçkinleridir; onlar “bilimsel uzmanlar”dır), iyi
fakat basit tebaadan çok daha büyük ve bilgedirler ve (b) büyük bir devlet
tarafından yönetilmek kaçınılmazdır, mutlak olarak zorunludur ve devlet çökmesi
halinde ortaya çıkacak tarife gelmez kötülüklerden çok daha iyidir.
Devletin Anatomisi, Murray N. Rothbard, Çeviren: Mustafa
Erdoğan Liberal Düşünce, Sayı 36, Güz 2004.
”
Olanı
biteni birde bu gözle okursak politikacıların ve bürokratların bitmez tükenmez
iştahlarını daha iyi anlarız.
Selam ve Sabırla…
Not: Dostların “Devletin Anatomisi” isimli makalenin
tamamını okumalarını tavsiye derim. Devletin Anatomisi, Murray N.
Rothbard, Çeviren: Mustafa Erdoğan Liberal Düşünce, Sayı 36, Güz
2004.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder
Bu Yazı Hakkında Ne Düşünüyorsunuz?