Ümmeti
Bölen Duvar
Veysi ERKEN
Bu milletin
ve ümmetin tüm sevdalılarına sesleniyorum.
Bizim
vazifemiz ümmeti duvarlarla bölmek değil, tevhid dili ile bileştirmektir.
Gönülleri merhum Abdurrahim Karakoç Ağabeyinin ifadesiyle secde-i rahmanda
birleştirmek, kardeşlik hukukunu pekiştirmek bizim asli vazifemizdir.
Bunu
hatırlatmamın sebebi şu haberdir. “Beton
blokla sınır uzunluğunda Çin Seddi ve ABD-Meksika sınırının ardından dünya
üçüncüsü olmaya hazırlanan Türkiye’nin 911 kilometrelik Suriye sınırına
güvenlik duvarı projesi hızlandı. Sınır duvarının 200 kilometresi yapıldı.
Kalan bölümü yapacak TOKİ’nin Başkanı Ergun “5 ayda tamamlayacağız. Sınır
duvarı, genişliği 2, yüksekliği 3 metre portatif bloklardan olacak” dedi. http://www.milliyet.com.tr/sinira-turk-seddi-toki-suriye-ekonomi-2317923/
“
Evet TOKİ
Çin Seddi inşa etmekle övünüyor.
Bu
övünülecek bir şey değil. Ağlanacak bir durumdur. Bu Siyonist haçlı oyununa ram
olmaktır. 2013 yılında DUVAR faciası ile ilgili yazı yazmıştım. O yazıdan bir
parça “Duvar’a Karşı Barışın Şifresini
Fısıldayan Dil Mardin” http://veysierken.blogspot.com.tr/2013/11/barsn-sifresini-fsldayan-dil-mardin.html
Tevhid inancı, yeryüzünde tevhidin dilini hâkim kılmayı
gerektirir. Tevhidin dilini “duvar”larla değil gönüllerde oluşturulacak
köprülerle inşası mümkün olur.
Yer Mardin olunca konu biraz daha
fazla hassaslaşır.
Evet, Mardin hassas bir yerdir.
Mardin tevhidin kalesi olmuş ve
olmaya devam eden bir yerdir.
Mardin tarihi
boyunca tevhidin direnç noktası olmuştur.
Birliğin,
beraberliğin ve bütünlüğün temsilidir Mardin.
Mardin
çoğulculuğun, dillerin sembolüdür. Artuklu bunun nişanesidir.
Mardin kurtuluş
savasında Urfa’yı, Maraş'ı, Anteb'i işgal edenlerin suratında patlayan
tokattır.
Kısaca Mardin
nizamı Âlemin nişanesidir.
Mardin inşa
edilmek istenen “duvar”larla değil, nizamı Âlem şerefiyle anılmak istenen bir
belde-i tayyibedir.
Utanç
duvarlarını inşa etseniz bile bir gün bu duvarlar üzerinize yıkılır, tıpkı
Berlin duvarı gibi.
Geliniz
Mardin’de duvarları yükselteceğimize beldemizin kültürünü ve mayasını bir bütün
olarak haykıralım ve tevhidin sesini yükseltelim.
Sesimiz
sınırlar olmadan Kerkük’te, Erbil'de, Şam’da, Mekke’de, Medine’de, Kahire’de,
Bin gazi’de, Çeçenya’da, Kazan’da, Türkistan’da, Balkanlarda yankı bulsun.”
Yazıyı
fazla uzatmak istemiyorum. Meramımı Sayın Celal Kazdağlı net bir şekilde ortaya
koymuştur.
Yazısını
okumanızı tavsiye ederim.
Umarım ki,
aklıselim galip gelir ve Siyonist haçlı zihniyetine ram olmaktan kurtuluruz.
İşte Sayın
Celal Kazdağlı’nın Yazısı:
O
Duvar Sykes-Picot’tur Kut’ül Ammare Değil
Sizin
inşaatçılıktaki hızınızı tartışan yok. Siz TOKİ’siniz. Hızlıca yapar, eskiye
ait ne var ise göz açıp kapayıncaya kadar siler, farklı, yepyeni şeyle
karşımıza çıkarsınız.
Mahirsiniz; size
söyleyecek sözümüz yok. Ama bu işe karışmayın.
“Biz duvarın 711
kilometrelik bölümünü 5 ayda yaparız” diye ortaya çıkmayın.
“Biz yapılan 200
kilometrelik duvarı bir ayda yıkarız” diyebiliyorsanız; buyurun, söyleyin.
Değilse, susun, konuşmayın!
100 yıldır bu millet
o duvarlar yıkılsın diye uğraşıyor; yenisi yapılsın diye değil.
Duvar güvenlik
değildir; düşmanlığın işaretidir.
Türkiye, Suriye’ye,
düşman mıdır?
Yoksa İslam ümmetiyle
kavgaya mı tutuştu?
DEVAMI
http://www.haber10.com/yazar/celal_kazdagli/o_duvar_sykes_picottur_kutul_ammare_degil-656763