GÖNÜLLE YÖNETMEK*
Veysi ERKEN
Giriş
İki
insanın bir amaç doğrultusunda belirlenmiş hedefleri gerçekleştirmek üzere
ortak olarak bir faaliyeti gerçekleştirme çabasına girdikleri yerde “yönetim” olgusunun varlığı
kaçınılmazdır.
Her
yönetim olgusunda “yöneten” ve “yönetilen”ler bulunur. Bu kaçınılmaz
bir durumdur. Özellikle “yönetim”de
benimsenen ilkeler, yazılı hale getirilen kurallar, oluşturulan mevki ve
makamlar ve bunlardan da önemli mevki ve makamlara kurulanların tutum ve
tavırları yönetimin niteliğine damgasını vurur.
Demokratik,
bürokratik, otokratik gibi nitelemeler hem yönetimin, hem de yöneticinin
niteliğinin anlamlandırılmasında kullanılır.
Gönülle yönetmek demokratik nitelikli yönetimlerde
karşımıza çıkan bir olgudur. Kalbiyle yönetmek(*),bir başka ifadeyle
“gönülle yönetmek” kavramı yönetim
olgusunda yeni kullanılmaya başlanmıştır. Organizasyondaki takım çalışması ve
grup zekâsı ile yakından ilgili olan bu kavramın yönetimdeki önemi ortaya
konulması gerekir. Bizim yapmaya çalıştığımız budur.
Yönetme
Gönlü
ile yönetemeyen, takım arkadaşlarıyla iletişim kuramayan ve uçağının düşmesine
yol açan Mc Broom’un acı tecrübesi havayolu uçuş eğitiminde bir ibret öyküsü
olarak anlatılır(Goleman,1998,s.191) Mc Broom’un temel eksiyi gönlüyle
personeline yaklaşamamak ve ekip çalışmasını sağlayamamasıydı. Ortaya çıkan bir
arıza hakkında fikir beyan etmekten korkan bir ekiple çalışmaktaydı. Ekipteki
korku Mc Broom’un tutumundan kaynaklanmaktaydı.
Hâlbuki
yönetim olgusunun temel süreçlerinden biri olan “yönetme” organizasyonun temel amacı doğrultusunda belirlenmiş
hedeflerin gerçekleştirilmesi için maddi ve maddi olmayan kaynakların sevk ve
idaresi biçiminde tanımlanmaktaydı. Mc Broom maddi olmayan unsurların
duygularını ihmal etmişti ve sonuç hüsran.
Yöneticinin Nitelikleri
Yönetme
faaliyeti yönetici veya yöneticiler marifetiyle gerçekleşir. Dolayısıyla
yöneticinin nitelikleri kaynaklar kadar önem kazanır.
Yöneticide
aranılan nitelikler finans, maliyet kontrolü, kaynak dağılımını yapabilme, ürün
geliştirme, pazarlama, üretim, teknoloji gibi geleneksel becerilerin yanında,
yönetim teknikleri olan strateji, ikna, müzakere, yazma, konuşma, dinlemede
ustalaşmış olması, örgütsel başarı için sorumluluk üstlenmeleri, kazanma ve
cömertçe paylaşma özelliklerine sahip olması yanında liderliği, dürüstlüğü ve
karakteri tanımlayan vizyon, sebat, tutku, duyarlılık, bağlanma, içgörü, zekâ,
ahlak standartları, karizma, talih, cesaret, kararlılık ve alçakgönüllülük
niteliklerine sahip olması beklenir.( Teal, 1999,s.149)
Yönetim
olgusunda gönülle yönetmenin hâkim kılınması yöneticinin empati ve merhamet
hissinin kurumsal hedeflerle çelişmediğini kavraması ile başlar. Bir başka
deyişle gönülle yönetmek “kalbimi değil,
kafamı kullanayım” önermesi yerine “kalbimi
ve kafamı kullanayım” önermesinin kullanılması sorunudur.
Bu
yaklaşım yöneticinin nitelikleriyle kurumda duygusal dengenin kurulmasına ve
grup zekâsının oluşmasına yol açar.
Unutulmamalıdır
ki, yönetim olgusunda “duygusal dengesi
bozulan kişiler hatırlayamaz, dikkatini toparlayamaz, öğrenemez ya da zihin
açıklığıyla karar veremez.” Bir yönetim danışmanının dediği gibi ‘Stres insanları aptallaştırır.(Goleman,1998,s192).
İşgörenin Duygularıyla
Uyumlu Olmak
Gönülle
yönetmenin en önemli özelliği yöneticinin sahip olduğu niteliklerle
işgörenlerin hissettikleriyle uyum içinde olmasıdır. Böyle bir uyum yöneticiye
kurumdaki anlaşmazlıkları tırmandırmadan çözme ve iş akışının hızlandırılması
becerisini kazandırır. Zira liderlik
işgörene hükmetmek değil, işgöreni ortak bir hedef doğrultusunda birlikte
çalışmaya ve gayret sarf etmeye ikna etmektir. Bu nitelik personelin
hissetlikleriyle uyumu sağlar.
Gönülle Yönetmenin ÖzellikleriGönülle yönetmenin temel
özelliği organizasyonun iskeleti durumunda olan şema ile değil sinir sistemini
oluşturan insanî temas noktalarıyla ilgilenmedir. Bu özellik yöneticiye ve personele
“Anlaşmazlıkları yapıcı eleştiriler olarak dile getirebilmek, farklılığa değer
verilen ve bir sürtüşme kaynağı olarak bakmayan bir ortam yaratabilmek ve
etkili bir iletişim ağı kurabilmek (Goleman,1998,s193)” niteliklerini
kazandırır.
Organizasyon
içinde yöneten-yönetilen veya yönetilenin kendi aralarında anlaşmazlıkları her
zaman söz konusu olmaktadır. Kalbiyle yöneten bir yönetici bu insani temas
noktasına “yıkıcı” değil, “ustaca” bir eleştiri getirmesini
bilir. Yıkıcı eleştiri karektere, ustaca eleştiri kişinin yaptığı ve yapabileceği
iş üzerinde durmayı ifade eder. Dolayısıyla yönetilenlerin hissettiklerinin
dikkate alan bir yönetici duygusallığı ortaya çıkaran karekterleri değil
yapılan veya yapılması gereken işleri eleştiri konusu yapar.
Organizasyonlarda
hissedilen bir yön de farklılıklardır. Yönetilenlerin farklı anlayışları ve
hizmet alanlara karşı tutumları genel olarak sürtüşme kaynağı durumdadır.
Gönülle yönetmede farklılıklar sürtüşme kaynağı olarak görülmez. Hizmet
alanların farklılıkları bir zenginlik kabul edilir. Bu tutum personelin ön
yargılarını azaltır.
Gönülle
yönetmenin yönetim alanına kazandırdığı bir diğer nitelik etkili ve esnek
iletişimdir. Organizasyonda iletişim her zaman şemada belirtildiği gibi
işlemez. Etkili ve esnek iletişim ağı kurum aklının oluşmasını ve “yıldız”laşanlardan daha etkin
faydalanılmasını sağlar. Etkili ve esnek iletişim anlayışı örgütte resmi
iletişim ağının dışında gayrı resmi iletişim ağlarının oluşmasına ve böylece
işlerin kolayca çözülmesine yol açar. Goleman bu durumu: “Resmi örgüt beklenen sorunlarla kolayca baş edebilmek için kurulur,
ancak beklenmedik sorunlar ortaya çıktığında, devreye gayri resmi örgüt girer.
Meslektaşlar birbiriyle iletişime girdikçe, karmaşık sosyal bağlar oluşur ve bu
zamanla bütünleşerek şaşırtıcı derecede dengeli, kalıcı ağlara dönüşür. Kolay
uyarlanabilen gayri resmi ağlar, kestirmeden giderek işleri halledebilmek için
bazı fonksiyonları atlar.”(Goleman,1998,s209) biçiminde açıklar.
Sonuç
Yönetim
olgusunun hedeflerinin gerçekleşmesinde yöneticinin tutumları büyük ölçüde
etkilidir. Liderlik özelliklerine haiz olmayan yöneticilerin yönetimindeki
organizasyonların başarısı azdır.
Liderlik, yönetilenlerin
hissettiklerini kavramayı ve onları organizasyonun hedefleriyle uyumlu hale
getirmeyi gerektirir.
Bu
durum ise ancak yönetme sürecine “gönülle
yönetmek” anlayışını hâkim kılmakla mümkün olur.
* Bu kavram Danıel
Goleman’a aittir.
KAYNAKLAR
Goleman,
Danıel, Duygusal Zekâ, Çev. Banu Seçkin Yüksel, Varlık/Bilim, İstanbul 1998.
Teal,
Thomas, Yöneticiliğin İnsani Yönü, Liderlik, Çev. Meral Tüzel, MESS
Yayınları,İstanbul 1999.