Bir Cinayet, Kastamonuluların ve Üniversitelerin Sessizliği
Veysi
ERKEN
“Her
can ölümü tadacaktır. Sonra bize döndürüleceksiniz. Ankebut 57” ayetinde
ifadesini bulan her nefsin ölümü tadacağına inanıyoruz.
Ve
Rabbimize
döndürüleceğimize de inanıyoruz. Şeksiz ve şüphesiz inanıyoruz.
İnancımız
bununla da sınırlı değil.
Bize
takdir edilen ömrün vadeli olduğuna da inanıyoruz.
“De
ki: “Sizin için belirlenen bir gün vardır ki, ondan ne bir saat geri
kalabilirsiniz, ne de ileri geçebilirsiniz.” Sebe 30”.
Vadesi
dolanın göçüp gittiği gibi, Genel Sekreterimiz Muhittin Sağlam’ın da vadesinin
bittiğine inanıyorum.
Ölüm
haktır.
Ölüm
bizim için vuslattır.
İnanıyoruz
ve cinayete sessiz kalanları kınıyoruz.
Bir
üniversitenin genel sekreteri öldürülüyor.
Cinayete karşı
herkes sessiz ve ilgisiz.
Kastamonulular
ve bütün üniversitelilerin üzerine ölü toprağı atılmış adeta.
Kastamonu’daki
oda, sendika, dernek, vakıf ve adlarını sayamayacağımız sözde STK’ların
başkanları sırra kadem bastı.
Ses
seda yok.
Ya
üniversiteler.
Sayıları
200’e yaklaşan üniversitelerden tık yok.
İnsanın
değeri bu kadar mı?
İlim
yuvaları kabul edilen üniversitelere ve üniversitelilere hizmetin bedeli bu mu?
Evet.
Üniversitemizin
Genel Sekreteri Muhittin Sağlam öldürüldü. İnanıyorum ki, şehittir.
Bir
can gitti.
Bir
aile ocağına da ateş düştü.
Yüreğimize
sadece Genel Sekreterimizin vefatının ateşi düşmedi.
Asıl
ateşi sessiz ve ilgisiz kalanlar düşürdü.
İlgisizlik
ve vefasızlık ateşi daha yakıcıdır.
Bunu
gördüm cinayetin protestosunda.
Vefasızlığı
gördüm cenazenin defninde.
Üniversiteleri
yakmak ve yıkmak isteyenleri sahiplenenler neredesiniz. Cinayetten haberiniz
var mı?
Artık
bir nefis muhasebesi yapacak mısınız?
Hiç
zannetmiyorum.
Siz
sadece sırça köşklerinizden nutuk atmayı bilirsiniz. Cinayete karşı
herkes sessiz ve ilgisiz.
Ruhun
şad, mekânın cennet olsun İskilipli Muhittin.
Selam
ve Sabırla…