29 Kasım 2021 Pazartesi

Sevmek- Sevmemek

 Sevmek- Sevmemek

Veysi ERKEN

Sevgi ile ilgili felsefi, hissi veya başka ilmî(!) konuşmalar, tartışmalar veya muhabbetler yapılır.

İnsanları ekseriyeti canım, cicim, seni çok seviyorum gibi ifadeleri çokça kullanır. Bu ifadelerin ekseriyeti riyakârlıktan öte gitmez.

Müslüman için sevgide bir ölçü olmalıdır demiyoruz, vardır diyoruz. “El hubbu lillah, el buğzu lillah” denilir. Yani Allah için sevgi, Allah için sevmeme/ buğz etme.

Ölçü Allah için olunca ayetleri esas almalıyız.

Dolayısıyla Allah’ın sevdiğini sevme, sevmediğini sevmeme şiarımız olmalıdır.

Bu anlamda Allah kimleri sever ve kimleri sevmez başlıklı bir ayetler derlemesini gündeme getirmemiz gerekir diye düşünüyorum.

Elbette bu konuyu daha güzel ifade edenler vardır ve olacaktır.

İşte ölçümüz olacak ayetlerden bir demet.

 

ALLAH KİMLERİ SEVER?

…Allah, iyilik edenleri sever. (Bakara, 195)

…Allah, çok tövbe edenleri sever, iyice temizlenenleri de sever. (Bakara, 222)

…Allah muttakileri sever. (Al-i İmran, 76)

…Allah, güzel düşünüp güzel davrananları sever. (Al-i İmran, 134)

…Allah sabredenleri sever. (Al-i İmran, 146)

…Allah, güzel düşünüp güzellik sergileyenleri( Muhsinleri) sever. (Al-i İmran, 148)

…Allah, tevekkül edenleri sever. (Al-i İmran, 159)

…Allah, sakınanları sever. (Tevbe, 4)

…Allah, adaletle hükmedenleri/adaleti ayakta tutanları sever. (Maide, 42)

… Allah, müminlere karşı şefkatli kâfirlere karşı izzetli olanları sever Maide 54

…Allah, güzel düşünüp güzel davrananları sever. (Maide, 93)

…Allah, temizlenenleri sever. (Tevbe, 108)

…Allah, adalette titiz davrananları sever. (Hucurat, 9)

…Allah kendi yolunda, duvarları bir birine perçinlenmiş bir bina gibi, saf bağlayarak çarpışanları sever. (Saff, 4)

 

ALLAH KİMLERİ SEVMEZ?

…Allah, harsı ve nesli bozanları, fesadı sevmez. (Bakara, 205)

…Allah, nankörlüğe batmış günahkârların hiçbirini sevmez. (Bakara, 276)

…Allah, küfre sapanları (kâfirleri) sevmez. (Ali İmran, 32)

…Allah, zalimleri sevmez. (Ali İmran, 57)

…Allah, zulme sapanları sevmez. (Ali İmran, 140)

…Allah, kasılıp böbürlenen şımarıkları sevmez. (Nisa, 36)

…Allah, sürekli hainlik eden günahkârı sevmez. (Nisa, 107)

…Allah, bozguncuları sevmez. (Maide, 64)

…Allah, azıp sınırı aşanları sevmez. (Maide, 87)

…Allah, israf edenleri sevmez. (En’am, 141 / A’raf, 31)

…Allah, haddi aşanları/azmışları sevmez. (A’raf, 55)

…Allah, hainlik edenleri sevmez. (Enfal, 58)

…Allah, hiçbir haini, hiçbir nankörü sevmez. (Hac, 38)

…Allah, şımaranları, böbürlenenleri sevmez. (Kasas, 76)

…Allah, fesat peşinde koşanları sevmez. (Kasas, 77)

…Allah, kurula-kurula kendini övenlerin hiçbirini sevmez. (Lokman, 18)

…Allah, zalimleri hiç sevmez. (Şura, 40)

…Allah, kendini beğenip övünenlerin hiçbirini sevmez. (Hadid, 23)”

İnşallah hayatımızı, sevgimizi ve buğzumuzu buna göre yaşarız.

Selam ve Sabırla…

25 Kasım 2021 Perşembe

Çorumlu Dostum: Hasan Hüseyin Ekiz Allah’ın Rahmetine Sığındı

 Çorumlu Dostum: Hasan Hüseyin Ekiz Allah’ın Rahmetine Sığındı

Veysi ERKEN

Kırk yıl oldu tanışalı.

Dostluk zamanla oluşur ve pekişir.

Hasan Hüseyin Ekiz ile tanışalı kırk yıl oldu.

Çalıştığım Solfasol (sonradan Hacı Bayram) imam- Hatip lisesi yeni kurulmuş adeta öğretmeni olmayan bir mektep.

Diyanette çalışan dostlarıma okulumuzda derse girmelerini telkin ettim.

Merhum Hasan Hüseyin Ekiz ile o vesile ile tanıştık.

Diyebilirim ki, o zamandan beri dost olduk.

Rabbulalemin’in rahmetine sığındı.

Hepimizin ihtiyacı var Allah’ın rahmetine.

Gerçekten bir dost idi.

Tam bir Çorumluydu.

Tabii ki, Çorumluluğu bilenler için diyorum.

Hani meşhur bir söz var.

“Çorumlunun yaptığını kimse yapamaz”

Evet.

Merhum dostum herkesin yapmadığını yapan biriydi.

Çorumluydu.

Yaşanmış bir hadisedir.

Kafkaslardan gelen muhacir ve mültecilere Çorumlular sahip çıkar. Karşılıksız yardımda bulunurlar. Ev yaparlar. Bütün ihtiyaçlarını karşılarlar.

Tam ensar olurlar.

Hadiseyi öğrenmek isteyenler linkteki yazıyı okuyabilirler.

http://veysierken.blogspot.com/2019/07/corumlunun-yaptgn-kimse-yapamaz.html

Merhum dostum Hasan Hüseyin işte böyle biriydi.

O bir Çorumluydu.

Emeğini ve imkânını hiç esirgemeyen, ağzından kötü söz çıkmayan gerçek bir mümin ve muttaki.

Koşturmaktan ve yardım etmekten yüksünmeyen gerçek bir dost.

Diyanet İşleri Başkanlığında çalışırken en çok ziyaret ettiğim ve çayını içtiğim dostlardan biriydi.

Salgın dönemi hariç Ankara’da olduğumuz müddetçe ayda en az bir defa görüştüğüm bir iman ehli.

Tam bir teslimiyete haizdi.

Allah’a teslim olmuş bir kul.

Kızı Ayça mezun olduktan sonra yahu pek çok tanıdığın var söyleyiver de işe alsınlar dediğimde Rabbulalemin rızkını verir, kimseden bir şey talep etmem dedi.

O bu yönüyle sadece “iyyake na’budu ve iyyake nestain” diyordu.

Gücü nispetinde yardıma koşan kimseden yardım talep etmiyordu merhum dostum.

En son bir arkadaşımızın kalacak yer soru ile ilgili çabası unutulacak gibi değildir.

Vade dolunca yapabileceğimiz bir şey yok.

Sadece “inna lillah ve inna ileyhi raciun” deriz.

Biz de bunu terennüm ediyor ve Fatihalarımızı, Yasinlerimizi okuyor, dua ediyor ve rabbimizin merhametine tevdi ediyoruz.

Biliyoruz ki, her nefis ölümü tadacaktır.

Bunun zamanı ve mekânını bilemeyiz.

Ancak ahrette bu dünyada yaptığımızın, amellerimizin ve fiillerimizin karşılığını bulacağımıza inanıyoruz.

Hani derler ya.

Dünya ahretin tarlasıdır.

Dünyada ne ekersek ahrette hasad edeceğiz diye.

Merhum dostum Hasan Hüseyin Ekiz’in de güzel şeyler ektiğine iman edip “ameli Salih”te bulunduğuna, hakkı ve sabrı tavsiye ettiğine inanıyorum.

Rabbulalemin mekânını cennet etsin Resulullah Hz. Muhammed Mustafa’ya komşu eylesin.

Ruhuna el-Fatiha aziz dostum.

Cennette mülaki oluruz inşallah.

Selam ve Sabırla…

23 Kasım 2021 Salı

Hukuk Hâkim Değilse Sanal Suç Her Zaman Mümkündür

 Hukuk Hâkim Değilse Sanal Suç Her Zaman Mümkündür*

Veysi Erken

 

             “Ya korkularımızla koyun koyuna yatıp, hiçbir şey üretmeden kendimizle cedelleşmeye devam edeceğiz ya da birbirimize ve hayat tarzlarımıza tahammül edip, prangaları sökerek geleceğe doğru dev bir adım atacağız...”

                                                                                               Muhsin YAZICIOĞLU

“Hak hukuk hak getire”. Bu deyimi duymayanımız yoktur sanıyorum. Deyim, bir ülkede yaşanan hukuksuzluğun kısa, net ve öz bir izahı durumundadır.

Hakkın en çok ihlal edildiği ülkelerin başında kalabalıkların egemenliği yerine, egemenlerin kalabalıkları gütmüş olduğu yerlerdir.

“Kalabalıkların egemenliği değil, egemenlerin kalabalıkları”...

 Bu durumlarda egemenler kendilerini “He-Man” ilan eder. Bütün güç kendilerindedir. Hatta kendilerinin söz sahibi olmadıkları hallerde toplumun, demokrasinin, insanlığın ortadan kalkacağını ileri sürmekten geri durmazlar. Her şey onlarla kaimdir!..

Kendilerini He-Man ilan edenlerin söz sahibi oldukları toplumlarda halk koyun hükmündedir. He-Man olanlar her şeyin belirleyicisidir.

 “Hukuk herkese lazımdır” gerçeğini kabul etmezler. Egemenler için kanunlar heva ve heveslerine göre yorumlanabildiği ölçüde geçerlidir.

He-Man konumunda olanların hevâ, heves ve menfaatlerine hizmet etmeyenler için daima “suç” icat edilir. Zira onlar için suç icadı zor bir zanaat değildir.

“He-Man”lere muti olmayanlar için “sanal suç” her zaman bulunur.

 Onlar, bir başka deyişle sanal suçlar raflarda saklanır. Hatta kokmasın diye tuzlanır, salamura edilir. Zira sanal suç egemenlerin dışında kalan herkes için lazımdır(!).

 Kaçınmak da mümkün değildir toplumu oluşturan kalabalıklar için.

Egemenlere “kaşın karadır, gözün eladır” şarkısını söyleseniz suç teşkil eder. Çünkü bu şarkı imâlarla doludur, hakaret ifade eder!...

Temyizi kabil olmayan sanal bir suçun teşekkülünün vasıtasıdır.

Egemenler sanal suçları işleyenleri bulmak ve onlara suçlarını itiraf ettirmek için her yola başvurmaktan geri durmazlar. Çünkü bütün yollar Roma’ya çıkar. Tıpkı “Hayvan Çiftliği”nde olduğu gibi(1).

 “Hayvan Çiftliği”ni okuyanlar bilir.

 Egemen olan Napoleon, hâkimiyetini daim eylemek için her yolu mubah görür. Geçmişte kendisiyle aynı safta olan Snowball’ı saf dışı edip düşman ilan ettikten sonra bütün olumsuzlukların ve haksızlıkların kaynağında Snowball’ın olduğunu etrafa yayar. Tabii ki, hamili kartlıları vasıtasıyla. Tıpkı bugünün hamili kart olan bir kısım medya kalemşorlarının fitne yayıcılığı yaptığı gibi.

İşte He-Man konumunda olan Napoleon sanal suçlarla suçladıklarının itirafta bulunmalarını ister.

İtiraf ve itirafın akabinde hemen ceza vardır.

 Ceza itirafçının itlafıdır.

Hak hukuk hak getire deyimi burada bütün harflerine kadar geçerlidir. Çünkü sanal suçlar çiftliği “korku çiftliği”ne çevirmiştir.

Zihinden bile geçmeyen şeyler için suç bulmak ve zihinden bile geçmeyenler için çiftlik sakinlerini cezalandırmak her zaman ve zeminde geçerlidir.

Yeter ki, Napoleon taifesiyle birlikte mutlu ve mesrur olsun.

Hulasa-i kelam, bir ülkede hukuku hâkim kılamazsanız o ülkede kendilerini He-Man ilan eden “sanal suç” mucitlerinin hâkimiyeti devam eder.

Vesselam. 14.11.1998

·         Değişen bir şey var mı?

 

 1-Orwell, George. :Hayvan Çiftliği, M.E.B. Yayınları, İstanbul 1997.

20 Kasım 2021 Cumartesi

“Midyat” Bir İncidir

“Midyat” Bir İncidir

 Veysi ERKEN

             Midyat.

            Ah Midyat.

            Kadim şehir.

            Kadimliği kadar ihmal edilmiş şehir.

            Her daim vatan sevdalıların şehri olmuş şehir.

            Midyat ülkemizin ve Mardin’imizin incisidir.

            İhmaller içinde kıvranan inci.

            Yatırımlardan mahrum olan Midyat.

            Kayyumlar marifetiyle diğer yerler imar edilirken sorunlar içinde boğuşmakla baş başa bırakılan Midyat.

            Sorunlar ve dertler.

            Sudan doğal gaz’a.

            Ulaşımdan sağlığa,

            Üniversiteden imara kadar her şeyi sorun haline dönüşen bir yerin adıdır Midyat.

            Dertleri bitmiyor.

            Yolları bir türlü bitirilmiyor.

            Konumu itibarıyla ülkemizin cazibe merkezlerinden birisi olabilecek potansiyeli olan Midyat’ın yolları berbat. Midyat- Mardin yoluna başlanmış ise de Midyat-Batman, Midyat- Cizre, Midyat- Nusaybin yolları bir türlü bitmiyor.

            Sebebi ne ola?

            Ya üniversite. Pek çok ilçe merkezinde üniversite varken Midyat’ta yok.

             Yok, ses seda da yok.

            Elbette Belediye başkanı Veysi Şahin Bey’in çalışmalarını ve gayretlerini takdir ediyor ve destekliyoruz. Midyat’ta güzel gelişmeler oluyor. Ama yetmiyor.

Destek şart.

            Diğer etkili ve yetkililerin de çabalarını da bekliyoruz. Kent konseyi, STK’lar, şehrin dışında yaşayan ilim, fikir, sanat erbabı ve dahi zenginler ne güne duruyor. Tabii ki, Midyat da ilim, fikir, sanat ve yazar erbabına sahip çıkmalıdır.

            Evet, Bilebildiğim kadarıyla Cumhurbaşkanı Sayın Tayyip Erdoğan Midyat’a çok değer veriyor. Üniversite konusunu sayın başkan’a iletecek kimse yok mu? Kent konseyi, STK’lar, valilik ve kaymakamlık neden gayret etmiyor.

            Evet, Belediye başkanının çabası ve gayreti var artık sıra diğer yetkililerde. Destek şart.

            Vekiller de ilgilenmelidir.

            Artık Midyat’ta üniversite kurulmalıdır.

            Bilindiği üzere becerikli yönetime sahip üniversiteler şehirlerin kalkınmasını sağlar.

            Üniversiteyi oluşturacak fakülteler hemen cumhurbaşkanlığı kararnamesi ile hemen kurulmalı ve faaliyete geçirilmelidir.

            Midyat üniversiteye kavuşturulmalıdır.

            Ya doğalgaz. Akmercan doğalgaz çalışmasını hızlandırırsa DOLARLA İTHAL KÖMÜR’e mahkûmiyet bitecek.

            Akmercan kaybını telafi etmeli ve merkez mahallelerin tamamında çalışmalarını hava durumu elverdiği durumlarda yaygınlaştırmalıdır. Yıl bitmeden çalışmalar bitirilmelidir.

            Hastahane bölgeye hitap edecek hale getirilmelidir. Artık insanımız başka yerlere taşınmamalıdır.

            Sağlık turizmi yönünden kaplıcadan da faydalanılabilir. Dargeçit bölgesi, ılısu kaplıca bölgesidir.

            Bir nefes sıhhat için şifahane olabilmelidir hastane.

            Su ve Sanayi bölgesi konusu acilen çözülmeli, iller bankası yatırımlarını hızlandırmalıdır ve Midyat’ın, dolayısıyla Türkiye’nin hizmetine sunulmalıdır.

            Umarım ki, bu sorunları çözmek için çalışmalar hızlandırılır ve Midyat bir inci olarak huzurunu devam ettirir.

            Haydi, birliğe, huzura, kalkınmaya ve refaha.

            Temel düsturumuz “Midyat bütün Türkiye’de, Türkiye Midyat’ta.”

            Selam ve Sabırla…