Bu Sözü Unutma: Fiili Durumu Resmileştirdik
Veysi ERKEN
Hep diyorum.
Unutmak pusudur. Unutursan kalbin “kara”yı “ak” görmeye başlayabilir. Bu anlamda Müslüman affeder ama unutmaz.
Bütün coğrafyalarda Müslüman kendine yapılan zulümleri, haksızlıkları, işkenceleri unuttuğu için yenileriyle, daha şedidiyle ve ahlaksızıyla karşılaşıyor.
Bunun için diyorum ki, ilahı kelimetullahın davacısı olan, bu ülküde birleşenler, âleme nizam vermeye çalışanlar unutma hastalığına duçar olmamalıdırlar.
Unutursa vicdanları, ahlakları ve bütün güzel vasıfları kurur, bedenen yaşayan ölüler olurlar.
Ki bugün dünün zalimlerini ve zulümlerini unutan milyonlar vardır Türkiye’de.
Kendilerine zulmeden zihniyetle iltisak haline dönüşmüşlerdir.
CHP’lileşmişlerdir.
Her şeylerini kaybetmişlerdir.
İbret alanlar ve hatalarından dönen yok mu? Tevbe istiğfar eden yok mu?
Elbette vardır.
Ama acı olan Bilhassa 28 Şubat zulmüne direnenlerin bir kısmı bugün 28 Şubat savunucusu zihniyetin iltisaklısı olmuş, alagarson saçlıların peşine takılmış ve “zehir”leşmiştir.
Unutmak pusudur diyorum ya.
İşte unutmanın kötülüğünü anlatan 2001 tarihli bir yazım.
“ABD Kongresi Kur’an’la açılacak ( 04.05.2001 Gazeteler) haberinin çıktığı bir zaman diliminde ………. tarihe geçecek bir itirafta bulundu.
Bu ülkenin sevdalıları, inançlıları, hicrete zorlananları siz siz olun ………’nın cümlesini asla unutmayın. Eğer unutursanız tekrar tekrar aldatılmanızın delili olacak bu cümle.
…….“28 Şubattan beri altını çizerek söylüyorum ki, polis okullarına bir tane bile İmam-Hatip Lisesi mezunu alınmamıştır. Geçen hafta Mecliste yaşanan tartışmalar bu fiili durumun resmileştirilmesinden başka bir şey değildir” diyordu.
İşte tarihi itiraf.
Bu itirafı unutan iflah olmaz.
Bu itirafı…….’ya ve onun içinde yer aldığı partiye/ partilere hatırlatmayanlar nadanlık etmiş olur.
Ben şimdiden vazifemi yapayım da mahşer gününde mesul olmayayım.
Evet, ………. memleketlisi. Sizin resmileştirmediğiniz herhangi bir fiili durum var mı?
Resmileştirmediğiniz bir zulüm var mı? Siz fiili zulümleri ……beri resmileştirmektesiniz.
Cengiz Çandar’ın tabiriyle Bülent Ecevit’in tarikatının müridi oldunuz ve inananlara “had” bildirmeye başladınız. Ülkücülere hakaret edeni ana bildiniz. Tam teslimiyetle ülkücüleri katillikle suçlayanlara ittiba eylediniz.
Bu da yetmedi.
Çalışanların, esnafın, köylünün canını çıkardınız pirinizi memnun etmek için yetmedi. Yolsuzluk ve hırsızlıklara batmış olanları akladınız(!) pakladınız(!) sütten çıkmış kaşığa çevirdiniz. Hiç kimse bu kadar aklayıcı(!) olduğunuzu bilmiyordu.
Yine tatmin olmadınız.
Deprem oldu tınmadınız. Deprem sarsıntıları arasında mezarda emekliliğe mahkûm eylediniz insanları şeriklerinizle.
Kur’an öğretimini yasakladınız. Hem de dünyada eşi menindi olmayacak bir şekilde hızınızı alamadınız.
Katilleri, hırsızları, uğursuzları ve ırz düşmanlarını saldınız sokaklara yeni cinayetler işlesinler diye. İçinize bunu da sindirdiniz. Çünkü değirmen gibi her şeyi sindiriyordunuz ne de olsa.
Yoksullukla, yolsuzlukla ve haksızlıkla mücadele edeceğinizi söyleyerek meydanlara inmiştiniz. Bunların gereğini(!) yaptınız ortaklarınız ve müntesibi olduğunuz pir-i faniyle. Bankalar hortumlandı devr-i saadetinizde tınmadınız. Binler ülkeden hicret etti tınmadınız. Duygular yaralandı tınmadınız. Yoksullukla, yolsuzlukla ve dahi haksızlıkla mücadeleden anladığınız buymuş.
Sınırlar açık olsa yönetecek halk kalmayacak yine kılınız kıpırdamadı.
İlla da ananız ve pirinizin memnuniyeti önemliydi sizin için. İki kişi mutlu olsun yeterdi. İki kişinin mutluluğu için Çeçenleri Putin’e, Ata yurdunu Zemin’e sattınız.
Ülkenin felaketlerine seyirci kaldınız.
Lal olmuştunuz adeta.
Bataklık gizlenemeyecek noktaya gelince Mesih beklediniz.
Ve beklediğiniz Mesih(!) gönderildi.
Derviş yasaları gerekliydi Mesih(!)i gönderenler için. Bunlara da eyvallah dediniz. “Emret Başkanım” dediniz topluca ve huşu içinde.
Ülkeyi müstemlekeye çevirdiniz “boğazdaki aşiret” ve “dönmeler”den müteşekkil “Tapınak Şövalyeleri”yle birlikte.
İşte itirafınız bunun için önemlidir. Bu sözünüz resmileştirdiğiniz bütün fiili zulümlerin bir nişanesidir. Yukarıda sayılan sadece küçük bir demettir. Resmileştirdiğiniz fiili zulümleri asla unutmayacağız ve gücümüz yettiğince unutturmayacağız. Çünkü unutanlar ve unutturanlar mesuldür. Hem bu tarafta hem de ukbada hesabını veremezler.
Evet ……
“ 28 Şubattan beri altını çizerek söylüyorum ki, polis okullarına bir tane bile İmam-Hatip Lisesi mezunu alınmamıştır. Geçen hafta Mecliste yaşanan tartışmalar bu fiili durumun resmileştirilmesinden başka bir şey değildir” tarzındaki itirafınızı unutmayacağız ve unutturmayacağız, daima sizlere hatırlatacağız.
Ecevit’e tabi olanların hal ü pür melalini hatırda tutmak ülkücülüğümüzün gereğidir.
Selam ve Sabırla...29.08.2001”
Not: Hatalarını anlayıp tevbe edenler olduğu için isimler yazıdan çıkarılmıştır. Geçmişin yazısını bugün Bidenin kurdurduğu 1 ayaklı çokgen masanın kenarında olan, destekleyen herkese ithaf ediyorum. Çünkü geçmişinizi unuttunuz, zalimlerin yanında yer aldınız. İbret alacağınızı zannetmiyorum.