Kut-ul’Amare Zaferi
Veysi ERKEN
Çanakkale zaferinin 101’ci Kut-ul’Amare zaferinin 100.cü yıl
dönümü.
İki zaferin de bir tarafında İngilizler
var.
Atasözü haline gelmiş bir darbı
mesel vardır. “İngilizler kibrit suyu
gibidir. Girdikleri yeri kökten yok etmeye çalışır”.
Haçlı zihniyetinin baş
mümessillerinden biri olan İngilizler tarih boyunca İslam Türk coğrafyasında
hilelerini, desiselerini ve fitnelerini eksiltmemiştir.
Dün olduğu gibi bugün de fitne ve fücurları
devam etmektedir.
Haçlı zihniyeti işgal etmek
istedikleri yerlerde öncelikle “aidiyetler”
üzerinde “kimlikler” inşa etmeye ve
bu aidiyetleri tokuşturmaya çalışır.
Son örnekleri çoktur.
Ruanda’da Hutu ve Tutsi kabileleri,
Sudan’da kuzey ve güney toplulukları, Irak, Suriye, Libya, Cezayir ve Türkiye’de
yaşayanlar arasında sokulan nifak bunun misalleridir.
Dün veya bugün fark etmez.
Haçlı zihniyeti emellerinden
vazgeçmez.
Bu zihniyet siyonizmle de
şerbetlenmiştir.
İşte bu zihniyet İslam coğrafyasının
kalbini işgal ve yok etmek için her taraftan harekete geçti. Balkanlar,
Kafkaslar, Çanakkale ve Irak cephelerinden saldırı başlatıldı.
İngiliz işgal ve sömürü kuvvetleri
Hindistan üzerinden Irak bölgesine çıkartma yaparak İslam coğrafyasının
başkentine, İstanbul’a doğru harekât başlattı.
Bu harekât İngilizlere pahalıya mal
oldu.
Çanakkale zaferinden bir yıl sonra Kut-ul’Amere bölgesinde hezimete
uğradı. Onbinlerce ölü ile onlarca subay ve 13 binden fazla askeri esir
edilerek vatan toprağını terk etti.
Vatan toprağının ne olduğunu
bilmeyenler Kut’ta ne işimiz vardır
diyebilirler. Zaten diyorlar.
Türkiye’nin Suriye, Libya, Sudan,
Afganistan, Türkistan, Irak ve bütün diyarlarla ilgisini vatan kavramını
bilmeyenler anlamazlar. Özellikle bizden görünümlü haçlı zihniyetliler bu
ilgiyi asla kabullenmezler.
İçimizdeki haçlı zihniyetliler bunun
için KUT’tan hazzetmezler.
Unutturmak istediler, kısmen
başarılı oldular.
Bilinmelidir ki, Kut-ul’Amare büyük bir zaferdir.
Bilinmesi gerekir. Anılması ve yeni
nesillere aktarılması icap eder.
Unutulmamalıdır ki, Milletler
zaferlerini ve hezimetlerini bilip sorguladıkları oranda varlıklarını devam
ettirirler.
Hezimetlerden dersler çıkarılmalı,
zaferlerden yeni zaferlere zemin hazırlanmalı.
29
Nisan 1916 tarihli Kut-ul’Amare zaferi bunun için önemlidir.
Hatırlanmalı ve yeni zaferlerin
yolunu açmalıdır.
Vatan coğrafyasının gönüllerde birleşmesini
sağlamanın yolu zaferleri yeni zaferlerle taçlandırmaktan geçer.
Anadolu
coğrafyasının Türkistan coğrafyasına, Balkanların Kafkaslara, Afrika’nın Asya’ya
gönül köprüleriyle bağlanmasının zemini bu zaferlerdir.
Birliğe ihtiyacımız vardır.
“Tevhid”
anlayışıyla “vahdet”.
Bu coğrafyaların geleceğidir.
Gelecek zaferlerin geleceğe
taşınmasıdır.
Kut-ul’Amare
ve Çanakkale bunun için önemlidir.
Zaferler unutulmamalı,
unutturulmamalı.
Bakınız Yeni Zelandalıların, Anzakların
yaptıklarına.
Mağlubiyetlerini bile her yıl
topraklarımızda unutturmuyorlar.
Bizler zaferlerimizi unutturuyoruz.
İbret alalım ki, tarih tekerrür
etmesin.
Selam ve Sabırla…
NOT: Haçlı zihniyetinin
tahribatını anlamak isteyenlere David Fromkin’in yazdığı “BARIŞA SON VEREN BARIŞ Modern
Ortadoğu Nasıl Yaratıldı?” kitabını tavsiye ederim.