27 Eylül 2013 Cuma

Kastamonu Üniversitesi Yeryüzü Üniversitesi



Kastamonu Üniversitesi Yeryüzü Üniversitesi
Veysi ERKEN
Üniversiteler şehirlerin kalkınmasına ve gelişmesine katkı sağlayan müesseselerdir. İlim ve irfan mekânları olmaları gerekir.
Yıllardır şehirlerimiz ihmal edilmiş ve kalkınmaya katkı sağlayacak üniversitelerden mahrum bırakılmıştır. Her şeye rağmen bugün her ilimizde üniversite bulunmaktadır.
İki seneye yakın bir zamandan beri Kastamonu üniversitesinde görev yapıyorum. Çalıştığım şehir ve üniversitesine katkımız olsun istiyorum. Çalıştığım üniversitenin yeryüzüne hitap etmesinin gerekliliğine inanıyorum.
Kısaca Kastamonu Üniversitesi yereli evrensele taşıması gerekir.
Yerel evrensele taşınabilir mi?
Elbette mümkün. Eksisi-hatası ile beraber bu çabanın olduğunu görüyorum. Hem öğretim üyesi hem de öğrenci kapasitesi iki- üçe katlanarak artmış.
Değişim programları çoğalmış.
İki yıla sığan bu gelişmelerin daha güzel olması mümkün müydü?
Elbette.
Ama gördüğüm kadarıyla Kastamonulu kendi üniversitesine sahip çıkmıyor ve ilgilenmiyor.
Kastamonulu derken iş adamlarını, sanayicilerini, STK temsilcilerini ve oda yöneticilerini kastediyorum.
Kastamonulu İbrahim Çeçen, Eren holding, Süleyman Bölünmez, Sıtkı Koçman gibi varlıklıların kendi şehirlerindeki üniversitelere sahip çıktığı gibi kendi üniversitesine sahip çıksaydı bugün öğrenciler yurt ve derslik sorunu yaşamazdı. Üniversite “Yeryüzü Üniversitesi” olma yolunda daha hızlı ilerlerdi. Öğretim üyesi için daha cazip olurdu.
Kastamonulu sadece mevcut üniversiteye sahip çıkmıyor diyemeyeceğim. Hemşerisini doğrudan ilgilendiren tıp fakültesinin taşınması için de adım atmıyor.
Kısaca ilgisizlik her konuda ve had safhada.
Sadece tenkit var.
Teklif yok. Destek yok.
           
           
            Özellikle İstanbul’da oturup da Kastamonu Üniversitesine yardım edebilecek yüzlerce Kastamonulu varlıklı insan var.
            Değerler şehri insanının ilgisizliği anlaşılır gibi değil.
            “Yeryüzü Üniversitesi” olma potansiyeline sahip olan Erasmus, Mevlana ve Farabi değişim programlarını başlatan ve uygulayan üniversiteye ve rektörüne ve çalışma arkadaşlarına destek olmak Kastamonulu varlıklılarının ve medyasının görevidir.
            Yapılanı görmeden, gelişmeler takip edilmeden ve dahi katkı sağlanmadan yapılan yorumlar faydasız ve gereksizdir.
            Buradan bütün Kastamonululara iki yılda yapılanı ve kat edilen mesafeyi görünüz diyorum.
            Katkı sağlayınız.
            Şehrinize ve üniversitenize değer katınız ki, üniversiteniz dünyaya değer katsın. Eleştiri hakkınız olsun.
            Selam ve Sabırla.

19 Eylül 2013 Perşembe

Türkiye Dünyaya Yön Verebilecek mi?



Türkiye Dünyaya Yön Verebilecek mi?

Veysi ERKEN

            Türkiye dünyaya yön verebilecek mi?
            Bu sorunun cevabını mutlak olarak vermek mümkün değildir. Ancak böyle bir çabanın olduğunu söyleyebiliriz.
            Bu yazıyı okuyanların bir kısmı konuyu farklı noktalara çekmeye çalışacaklarından şüphem yok. Ancak doğruluğuna inanılanları tarihe not düşmek için yazılması gerektiğini düşünüyorum.
            Bu girizgâhtan sonra sorumuzun cevabına geçebiliriz.
            Mevcut iktidar halka yönelik iyi görünen düzenlemeler yapmakla birlikte istenilenlerin tam olarak yapılmadığı bir gerçektir. Düzenlemelerin ekseriyeti ülkeyi sömüren sermaye çevreleri ve uzantılarına yaramaktadır. İçteki düzenlemeler ayrı bir yazının konusudur.
            İçte bunlar olurken dışta dünyaya yön verecek hamlelerin yapılmaya çalışıldığını görüyoruz.
            Âleme nizam verme olarak ifade edebileceğimiz hamleler küresel haydutlar ve içerideki işbirlikçileriyle akamete uğratılmaya çalışılmaktadır. Bugün olagelen dünün tekrarıdır. Geniş bilgi (1)
            Ülkesini seven herkes olanı biteni bu gözle okumalıdır diye düşünüyorum.
            Bilinmelidir ki, küresel haydutlar sadece ülkemizi engellemeye çalışmıyorlar. Kendilerine ram olmayan herkesi ve her yönetimi hedef almaktalar ve o ülkenin içindeki uşakları vasıtasıyla ülkeleri kargaşaya sürüklemeye çalışmaktalar.
            Asya kıtasında Endenozya ve Malezya’da sahnelenen oyun Sudan’da, Brezilya’da, Venezüella’da ve dünyanın başka yerlerinde tekrarlandı.
            Aynı oyun Türkiye’de de sahnelenmekte. Ülkemizin etrafını kan deryasına çeviren küresel haydutlar bilmektedirler ki, bu coğrafyanın rahatı Türkiye’nin gücüne ve liderliğine bağlıdır.
            Küresel haydutların bütün faaliyetleri Türkiye’nin gelişimini ve liderliğini akamete uğratma yönündedir. Bunun için taşeron olarak pek çok grubu, medyayı devreye sokmuş vaziyetteler.
            Bilhassa ister fevri iste şuurlu deyin “Bir Dakika” çıkışından sonra taşeronlar devreye hızlı bir şekilde devreye sokulmuştur. Küresel haydutların taşeronları yüksek sesle otoritelerden izin alınmadan hareket edilmemesi gerektiğini dillendirmeye ve yazmaya başlamışlardır.
            Maalesef iyi kabul edilen pek çok grup liderlerinin ifadelerini tartışmadan kabul edip olanı biteni görememektedir.
            Esasında medya denilen alanda cereyan eden yorum, tartışma ve haberlerden bunu anlamak mümkündür.
            Sadece “uluslararası toplum” ve “dünyayı yönetenler” tabirlerinden hareketle kimin kime taşeronluk yaptığını anlamak mümkündür. 
            Hâsılı kelam efendilik taslayan küresel haydutlara karşı bir Selahaddin Eyyubi, bir Kılıçaslan sergileyebilmenin yolu sadece dış mihrakları anlamaktan değil içteki taşeronları da bilmekten geçmektedir.
            İçteki taşeronlar bazı gruplara finansör bir kısmına sponsor olmaktadır.
            Bu böyle biline.
            Şayet oyunlaştırılmakta olan senaryo deşifre edilirse Türkiye dünyaya yön verebilecek konuma Cenabı Allah’ın yardımıyla geleceğinden şüphe edilmemelidir.
            Selam ve Sabırla.

            Not: Bu konunun daha iyi anlaşılması için;
(1)   Filistin-Suriye Cephesinde Kahramanlar ve Hainler,
                         2- Din, Terör ve Hoşgörü,
                     3-Mabet ve Loca isimli kitapların okunmasında fayda vardır.

11 Eylül 2013 Çarşamba

Öğretmenlere Forma ve Önlük Zorunlu Olsun



Öğretmenlere Forma ve Önlük Zorunlu Olsun

Veysi ERKEN

            16 Eylül günü ilkokul, ortaokul ve Lise öğrencileri okullarına başlayacaklar. Yeni bir öğretim yılı başlıyor.
Hala bazı öğretmenlerimizin zihninde zorunlu kıyafet kavramı var.
Öğrenciler forma ve önlük giymelilermiş.
Sanki elbiseler bilgi sahibi olacak.
Forma ve önlük madem bu kadar gereklidir.
Bu zorunluluğu savunan öğretmenlerimiz öğrencilerine örnek olmalıdır.
İlk önce kendileri önlük ve forma giymeliler.
Formayı ve önlüğü zorunlu olarak gören öğretmenlere önlük ve forma zorunlu hale getirilmelidir.
Bu zorunluluk sadece yönetmelikle değil kanunla getirilmelidir.
Formacı ve formatlamacı öğretmenlere önlüklerin çok yakışacağını düşünüyorum.
Özellikle özgürlükçü olduğunu beyan ederek forma ve önlüğü, bir başka deyişle zorunlu kıyafeti savunarak tezat tavır sergileyen öğretmenlerin bu tavırlarıyla öğrencilerine model olacakları kesindir(!).
Velhasıl hem lafı hem de yazıyı uzatmaya gerek yok.
Önlüklü ve formalı öğretmenlere hoş geldiniz, yeni öğretim yılınız hayırlı olsun diyorum.
Selam ve Sabırla…

6 Eylül 2013 Cuma

28 Şubat



28 Şubat

Veysi ERKEN

            Darbeler serisinin halen devam ettiği kanaatindeyim.
Balyoz ve Ergenekon davaları gibi 28 Şubat darbesi davası da başlamasıyla beraber sulandırılmak üzere. Böyle devam ederse darbeciler ve darbe heveslileri bitmez.
            Korkarım ki, darbeler devam eder.
            28 Şubat host-post darbesinin bütün aktörleri, planlayıcıları, destekçileri yargılanmadan ve hak ettikleri cezalara çarptırılmadan darbe teşebbüsleri ve planlamaları bitmez. Bunun bilinmesi gerekir.
            Hukuki düzenleme gerekiyorsa acilen yapılmalı ve 28 Şubat host-post darbesinin siyasi, sivil, medya, ticari, sınaî ve diğer unsurları hâkim karşısına çıkarılmalıdır. Siyah, beyaz, turuncu veya başka renkli hazır kıtalar bitirilmelidir.
            Bilinmelidir ki, 28 Şubat darbesi diğer darbeler gibi bu ülkenin insanının canını çok yakmıştır. Eşinden, işinden ve aşından olan binlerce mağdur olmuştur.
            Akli dengesi bozulanlar, dalgınlığı artanlar ve çıldıranlar olmuştur. Bu mağdurların bir nebze de olsa mağduriyetleri giderilmeden darbeler bitmez.
            Tapınakçıların yerli görünümlü holding patronları, medya sahipleri, kalemşorları hâkim karşısını çıkarılmadan darbeler bitmez.
            28 Şubatları devam ettirmek isteyen melun zihniyet hala ayakta. Yerinden kımıldatılsa ölecek denilen zihniyet ayakta ve faal.
            Yerli görünümlü faiz lobisi, rant erbabı düğmeye basmaya hazır. Ülkemizi yok etmek isteyenler uşaklarını ve köstebeklerini harekete geçirmeye hazır.
            Gezi zekâlı ve kullanılmaya hazır tipler mevcut.
            Evet…
            28 Şubatın failleri bugün hâkim karşısına çıkarılanlardan ibaret değildir. Turpun büyüğü heybededir. Aysbergin görünmeyen kısmı denizdedir.
           28 Şubatın destekçilerinin bir kısmı başta iktidar partisi olmak üzere partilerde, sivil görünümlü kuruluşlarda, sendikalarda, derneklerde faal olduğunu düşünüyorum.
            Muhtelif yapılardaki 28 Şubat köstebekleri af, gaf ve paket peşinde. Defterler karıştırılmasın, pislikler ortaya saçılmasın derdindedir 28 Şubatın köstebekleri.
             Yargı paketleri adı altında yakında darbeciler salınsa hiç şaşırmam.
            Ülkemizin gelişimini durdurmak için uluslar arası 28 Şubat çetesi hareket halinde. Bilinmelidir ki, bu çetenin faaliyetleri sadece gelişmeyi durdurmaya yönelik değildir. Bu çetenin faaliyetlerinin amacı Türkiye’ye diz çökertmektir.
            Bir kısım holding ve medya patronlarının faaliyetleri, mebzul miktarda kalemşorların kusmukları deşildiğinde olan biten açık bir şekilde anlaşılır.
            Hülasa;
            Darbe heveslilerinin bir daha darbeye tevessül etmemeleri için 28 Şubat yargılamaları bir başlangıç kabul edilmeli. Zalimlerin tamamından hesap sorulmalıdır.
            Zalimlerin tamamı derken siyasi, sivil, sınaî, ticari ve diğer bütün unsurlar dâhildir.
            Mevcut yargılamalar eksiktir.
            Acilen tamamlanmalı ve diğer unsurlar hakkında dava açılmalıdır.
            Aksi takdirde darbecilerin emriyle gezi zekalılar harekete geçmeye hazırlar.
            Selam ve Sabırla.