19 Ekim 2025 Pazar

Fatura Kesilmeli Bedel Ödetilmelidir

Fatura Kesilmeli Bedel Ödetilmelidir

Veysi ERKEN Dr.

Siyonistlere saldırılarından, işgallerinden, katliamlarından, soykırımlarından dolayı fatura kesilmeden, bedel ödetilmeden, İsrail denilen kışla tasfiye edilmeden barışın gerçekleşmesi mümkün değildir.

Unutulmamalıdır ki Siyonist şeytanlar hiçbir zaman barıştan, insanlıktan, insani değerlerden taraf olmamışlardır ve olacakları yoktur.

Şeytan nasıl ki insanla barışık olamazsa, insanı kandırmaya çalışıyorsa Siyonist şeytanlar da iyi insanlarla asla barışık olmazlar, iyi insanları kandırmaya çalışırlar.

Bilindiği üzere Siyonist şeytanlar Hamas ile kısmi bir anlaşma imzaladı. Güya saldırmayacaktı.

Ama hemen Lübnan’a, Yemen’e, Suriye’ye ve Batı Şeriaya saldırdı. Son saldırıları şöyle haberleştirildi. “İsrail güçlerinin, buldozerler eşliğinde işgal altındaki Batı Şeria'nın Tubas kentine baskın düzenleyerek geniş çaplı saldırı başlattığı bildirildi. https://www.haber7.com/dunya/haber/3572562-son-dakika-israil-ordusu-genis-capli-saldiri-baslatti-kente-girisler-kapatildi

Evet.

Siyonist şeytanların duracağı yok.

Dünyanın her yerinde saldırıları, işgalleri, soykırımları, ihanetleri, vahşetleri, sömürüleri devam ediyor ve fatura kesilmeden, bedel ödetilmeden duracakları da yoktur.

Dünyada işledikleri her suçun, vahşetin, sömürünün, soykırımın faturası kesilmeden bedeli ödetilmeden coğrafyamızda, Gazze’de ve bütün dünyada gerçek anlamda huzur, güven ve sükûnet olmaz. Sömürü bitmez.

Soykırımın, işgalin, vahşetin bedeli ancak Siyonistlerin İsrail denilen kışlalarının ve dünyadaki hakimiyetlerinin tasfiyesi ile mümkün olur.

Başka yolu yoktur.

Bunun için katliam, soykırım, işgal, vahşet asla unutulmamalı, unutturulmamalıdır.

Boykot daim olmalıdır.

Doğan bebeklere bile bu soykırım ve sömürü anlatılmalı, iyi insanlar öfkelerini diri tutulmalı ve birgün dünya “aksa tufanı”na dönüşsün ve İsrail denilen kışlayı ve bütün Siyonist şeytanları tasfiye etsin, Siyonistlere bedel ödetsin.

Siyonist şeytanlara fatura kesilmeden, bedel ödetilmeden GAZZE’DE ve DOĞU TÜRKİSTAN’DA ve dünyanın muhtelif bölgelerinde vahşet, işgal, sömürü ve soykırım bitmez.

Gazze’de, Doğu Türkistan’da ve dünyanın muhtelif yerlerinde şehirler yerle yeksan edilmiş “enkaz-ı beşer” tepe tepe olmuştur.

Bu zulümlerin sebeplerinden biri, mazlumların fatura kesme ve bedel ödetme hedeflerinden şaşmalarından, öfkelerini diri tutmamalarından kaynaklanmaktadır.

 Kısaca insan olan bir şeyler yapmalıdır, elinden bir şey gelmiyorsa hiç olmazsa zalimlere karşı öfkesini diri tutmalı, fatura kesme, bedel ödetme hırsını harlamalı ve soykırımları unutmamalıdır.

Zalime karşı öfkeli olmak, mallarını ve yaşayışlarını boykot etmek, soykırımın faturasını kesmek ve bedel ödetmek her insanın görevidir, Müslüman için farzdır.

Boykot bedel ödetmenin bir yöntemidir.

Şimdi zalim Siyonist haçlı zihniyetine, zalimlerine öfkemizi diri tutma, zulme alışmama, unutmama,  zafere ermek için fatura kesmek bedel ödetmek zamanıdır.

Selam ve Sabırla… 19.10.2025

18 Ekim 2025 Cumartesi

Siyonistler Dünyadan Tasfiye Oluncaya Kadar Boykot

Siyonistler Dünyadan Tasfiye Oluncaya Kadar Boykot

Veysi ERKEN Dr.

Boykot insan olanlara, İman edenlere, Müslüman olanlara, Siyonist haçlı zihniyetinden kurtulmak isteyenlere açık ve her zaman geçerli bir çağrıdır.

Boykot Siyonistler dünyadan tasfiye oluncaya kadar olmalıdır, devam etmelidir.

Bütün dünya insanlarına çağrıdır.

Siyonistleri boykot et hayat bul.

Siyonistleri boykot et, Amerikan, İngiliz, kışlaları olan İsrail sömürgeciliğini, katliamlarını, soykırımlarını, işgallerini bitir.

Boykot insan olanın silahıdır.

Siyonistleri boykot et, Gırnata’yı, Endülüs’ü, İnka’ları, Aztek’leri, Maya’ları, Türkistan’ı dirilt.

Siyonistleri boykot et, azaptan kurtul.

Siyonistleri her şeyle, yol ve yöntemle boykot et, onlarla CİHAD eyle ki, kurtuluşun yakın olsun.

Allah siyonistleri boykot etmemizi onlarla cihad etmemizi buyurur.

 “Ey iman edenler! Sizi, elem verici azaptan kurtaracak bir ticareti size göstereyim mi? Allah’a ve resulüne iman edersiniz, Allah yolunda mallarınızla ve canlarınızla cihad edersiniz. Bilirseniz bu sizin için daha hayırlıdır. Saff, 10-11

Evet.

Boykot CİHADTIR.

Boykot Siyonistlerin ateşlerini söndürmedir, zulümlerini ortadan kaldırma, soykırımlarını durdurma, işgallerini bitirmedir.

Boykot fitne ve fesada son vermedir.

Boykot hayattır.

Boykot izzettir.

Boykot şereftir.

Boykot namustur.

Boykot kurtuluş yoludur.

Boykot direniştir.

Boykot sabırdır.

Boykot topyekûn Allah’ın ipine sarılmadır.

Boykot zalimlerin ateşini söndürmedir, ondan korunmadır.

Boykot Siyonist haçlı zihniyetinin her şeyini terk etmedir. Mallarını almama, kullanmama, ilaç diye yutturulan zehirlerini terk etmedir.

Boykot büyük cihattır.

Boykot Siyonistlerden, ABD, İngiltere, kışlaları İsrail’in vahşetinden kurtulmadır.

Kısaca Boykot, Siyonist haçlı zihniyetini, ABD’yi, İngiltere’yi ve bütün Siyonist haçlı yönetimlerini ademiyete/ yokluğa terk etme ve dünyadan tasfiye etme yöntemidir.

Herkes gücü yettiğince Siyonist haçlı zihniyetini, evanjelikleri ademiyete terk etme ve onları tasfiye ederek ateşini söndürme ile mükelleftir.

Hâsılı kelâm şimdi gevşememe, direnme, cihad ve boykot etme ve Siyonist zihniyeti dünyadan tasfiye etme zamanıdır.

Zalimlere boykotla diz çöktürme zamanıdır.

 Evet,

BOYKOT cihadtır.

Dünyanın ABD’den, İngiltere’den ve kışlaları İsrail’den kurtulmasıdır.

Selam ve Sabırla… 18.10.2025

Hepimiz İçin Dua

Hepimiz İçin Dua

Veysi ERKEN Dr.

Mümin dua ederken sadece kendini düşünmez.

Duası hem kendi için hem de bütün iyi insanlar içindir.

Bunun için şöyle dua ediyorum kendim, ebeveynim, müminler, Gazze’nin, Doğu Türkistan coğrafyasında yaşayan Uygurlar, bütün mazlumlar, Arakanlılar, Afrikalılar için.

“Allah; nasibimizi güzelleştirsin, kısmetimizi hayırlı eylesin, kaderimizden kederi gidersin, yolumuzdan taşı, gönlümüzden gamı, ruhumuzdan sıkıntıyı alsın, Beklemediğimiz bir anda sevinçli haberlerle bizleri müjdelesin.”

Ve şu ayetlerle hepimiz için dua etmeyi unutmayalım.

“Rasûlüm! Kullarım sana beni sorarlarsa, şüphesiz ben onlara çok yakınım. Bana dua edenin duasına icâbet ederim. Öyleyse onlar da benim dâvetime uysunlar ve bana iman etsinler. Böyle yaparlarsa, en doğru yolu bulmuş olurlar. Bakara-186”

“Bazı insanlar da: “Rabbimiz bize dünyada da iyilik ver, âhirette de iyilik ver ve bizi cehennem azâbından koru” derler. Bakara-201”

“O mü’minler, niyazlarına şöyle devam etiler: “Rabbimiz! Unutur veya hata edersek bizi cezalandırma! Rabbimiz! Bizden öncekilere yüklediğin gibi bize de ağır bir yük yükleme! Rabbimiz! Kaldıramayacağımız şeyleri de bize yükleme! Günahlarımızı affet, bizi bağışla, bize merhamet et! Sen bizim sahibimiz ve yardımcımızsın. Kâfirler gürûhuna karşı bize yardım eyle!” Bakara-286”

“De ki: “Ey mülkün gerçek sahibi olan Allah! Sen dilediğine mülkü verirsin, dilediğinden mülkü çekip alırsın; dilediğini yüceltip aziz kılar, dilediğini alçaltıp zelil edersin. Bütün hayırlar yalnız senin elindedir. Şüphesiz sen, her şeye kâdirsin. Âl-i İmrân-26”

“Rabbimiz! Gerçekten biz, «Rabbinize iman edin!» diye imana çağıran Peygamber’i işittik ve hemen iman ettik. Rabbimiz, günahlarımızı bağışla, kusurlarımızı ört. Vefatımızla bizi hayırlı, fazilet sahibi ve itaatkâr kullarının arasına kat!” Âl-i İmrân-196”

 “Gerçek dua ve ibâdet, ancak Allah’a yapılan dua ve ibâdettir. Müşriklerin, O’ndan başka yalvardıkları putlar, kendilerine hiçbir şekilde karşılık veremez. Onların durumu, tıpkı ağzına su gelsin diye iki avucunu açık bir şekilde suya doğru uzatıp öylece bekleyen kimse gibidir. Oysa bu şekilde onun ağzına su hiçbir zaman gelmeyecektir. İşte kâfirlerin duası da hep böyle boşa gider. Ra’d-14”

“Rabbim! Beni ve zürriyetimi namazı dosdoğru kılanlardan eyle! Rabbimiz dualarımızı kabul buyur!” Rabbimiz! Hesap kurulacağı gün beni, anamı, babamı ve müminleri bağışla.” İbrahim-40-41

Selam ve Sabırla… 18.10.2025

17 Ekim 2025 Cuma

İlham Tohti

İlham Tohti

Veysi ERKEN Dr.

“Yolum ve Gayem, Uygur Türkleri ve Çin Meselesi”*  kitabını okuyunca Doğu Türkistan’ın zindana, işkencehaneye nasıl çevrildiğini ve Uygur Türklerinin işkencehaneye dönüştürülen bölgede hangi işkencelere maruz kaldıklarını derinlemesine öğrendim.

Çaresizliğimizi ve sessizliğimizi bir kere daha kavradım.

İlham Tohti bir akademisyen.

Bir tek gayesi olan bir akademisyendir.

Uygur Türklerinin adalete, haklarının iade edilmesine ve özgürlüklerine kavuşmasını talep eden bir akademisyen.

“İlham Tohti 25 Ekim 1969 tarihinde Atuş ilçesinde doğdu. Çin'in başkenti Pekin'deki Milletler Üniversitesi'nde ekonomi profesörü. 2005 yılında Uygur Online internet sitesini kurdu. Bu sitede Pekin'in Uygur Türklerine karşı uyguladığı asimilasyon politikalarını eleştiren yazılar yazdı. Site, 15 Mayıs 2008 tarihinde Pekin yönetimi tarafından kapatıldı.

İlham Tohti, hayatının her safhasında Uygur Türklerinin büyük ölçüde haksızlığa ve ayrımcılığa maruz kaldığını dile getiriyordu. 2009 ve 2011 yıllarında iki kez gözaltına alındı. Eylül 2011'de Pekin'de öğretim görevlisi olarak çalıştığı Milletler Üniversitesi'nde ders vermesi engellendi. Bilgisayarları, cep telefonları ve akademik çalışmalarına el konuldu. Onlarca kez gözaltına alındı, defalarca sorgulandı. Hatta Amerika Birleşik Devletleri'ndeki (ABD) İndiana Üniversitesinde bir yıl ekonomi ders vermesi için teklif aldı. Bunun için bütün evraklarını tamamlayan Tohti kızıyla birlikte 2 Şubat 2013 tarihinde Pekin Havalimanından 08.45'te uçağa binmek üzere son kontrolden geçerken uçağa binişi engellendi. Hiçbir gerekçe gösterilmeksizin gözaltına alındı. Uzun süre sorgulandı. Gözaltına alındıktan sonra Urumçi'de çıkarıldığı mahkemede ömür boyu hapis cezasına çarpıtıldı.

İlham Tohti, Çinli aydınlar tarafından “Uygurların Mandelası” olarak anılan Çin Halk Cumhuriyeti’nin en ünlü Uygur entelektüelidir. Bu nedenle, yirmi yılı aşkın bir süredir, Uygur halkına yönelik baskıcı dini, kültürel ve siyasi koşulları araştırmaya odaklandı; Uygurlar ve Han Çinlileri arasında diyalog ve anlayışı geliştirmek için yorulmadan çalıştı. Bu çabaları nedeniyle 15 Ocak 2014’te gözaltına alındı ve ardından aynı yıl 23 Eylül’de iki günlük göstermelik yargılamanın ardından müebbet hapis cezasına çarptırıldı. https://www.qha.com.tr/turk-dunyasi/uygur-turku-aydin-ilham-tohti-9-yildir-cin-esaretinde-465432

Tohti, “Çin gerçek anlamda çok kültürlülüğü sağlayamadığı sürece hiçbir zaman cezbedici ve büyük bir ülke olmayı başaramayacak.”  gerçeğine inanan ve ülkesini terk etmeyen biridir.

İlham Tohti’nin mücadelesini, cehdini ve zindandaki esaretine rağmen duruşunu öğrenmek, davasını kavramak isteyenler “Yolum ve Gayem, Uygur Türkleri ve Çin Meselesi” kitabını bulup okumalıdırlar.

İlham Tohti “Kendi topraklarında köle gibi yaşayan Uygur Türklerinin var olma mücadelesinin sembolü ve “Mandela”sıdır.

Tohti düşüncesini, amacını şu şekilde izah etmektedir.

“Bugün Uygur Özerk bölgesi ya da başka azınlık gruplar yaşayan bölgelerde olsun etnik milliyetler sorunu çetin testlerle karşı karşıya gelmektedir. Ben millî duygu noktasından ya da rasyonellik noktasından olsun Çin topraklarından bir kısmının bölünüp çıkıp gitmesini kabullenemem. Etnik konuda etnik milliyetlerin doğal etkileşimle birleşmesine karşı değilim. Çünkü toplumsal dönüşümün doğal yasası neyi gerektirirse o olacaktır. Ancak ben önceden planlanmış ve sistematik asimilasyon uygulamasına tabi tutulan birleşmeye karşıyım. İdari zorlamalarla etnik grupları birleştirerek eritme yöntemi, doğal olarak daha şiddetli etnik bölünmelere yol açacaktır. Çeşitliliğe hoş görü ile yaklaşmak etnik grupların kendi aralarında uyum ve etkileşime teşvik edecektir. Etnik milliyetler probleminin çözümü ancak ve ancak özerklik (yani kendi kendini yönetme) yolundan geçer. Çin çok etnik milliyetlerden oluşan çok kültürel çeşitliliğe sahip olan çekici bir ülkedir. Bugünkü Çin toplumunu yönetme noktasından baktığımızda, çeşitli milletlerden oluşan çoklu kültüre sahip bir toplumdur. Toplumsal dönüşüm aşamasında problem ve sıkıntılar bir nevi karmaşık olabilir. Ancak, kültürel ve yaratıcılık açısından baktığımızda, tüm etnik gruplar ölçüsüz derecede değerli zenginliğimizdir. Çin’in geçmiş tarihi dönemlerine bakarsak, kültürel çeşitlilik hoş görü ile karşılandığı dönemlerde devlet güçlenmiş, halkların artan yaratıcı ruhu devleti daha ileri götürmüştür. Kasten kültürel üstünlüğü vurgulayarak, diğer kavramları dışlamak feodal kapalı aşiret toplumunun düşünce yapısıdır. Bu tür düşünce yapısı, kültürün iç dinamizmini yok etmekten başka bir işe yaramayacaktır. Çin anayasasında bölgesel etnik özerklik hakkında, çeşitli milliyet, çeşitli kültürlerin bir arada yaşaması ve gelişmesi için uygun ortam ve şartların yaratılması konusunda net maddeler mevcuttur. Ama pratiğe yansıtmak için kat edilmesi gereken daha çok yol vardır. Bu konuda dış ülkelerin başarılı tecrübelerinden yararlanırsak, akıl ve zekâyı geleceği yaratmak için kullanırsak, gerçek ile yüzleşme cesaretine sahip olursak, Çin tarihi gerçeklerine saygı gösterirsek, Çin’in bölünmez bütünlüğü ile milli özerklik arasında denge kurabilen Çin gerçeğine uygun bir yolu bulabileceğimize şüphem yoktur. S.32-33”

Hâsılı kelam.

Tohti’ler unutulmamalı, unutturulmamalı ve Çin’in gerçeklerle yüzleşmesi için “özgürlük ateşi” harlanmalıdır.

Selam ve Sabırla… 17.10.2025

 

*İlham Tohti, Yolum ve Gayem. Mutlu Print Basım Ticaret ltş, 2. Baskı, İstanbul-2023

Bulanlar Daima Arayanlardır

Bulanlar Daima Arayanlardır

Veysi ERKEN Dr.

Arayış insanın fıtratında vardır.

Önemli olan onu doğru bir şekilde kullanabilmektir “Her arayan bulamaz ama bulanlar daima arayanlardır” sözlü doğrudur ancak dikkat edilmesi gereken husus “arayan belasını da "Mevla"sını da bulur” gerçeğidir.

Onun içindir ki arayışlar niyetlere göre şekillenir.

Amaç ve hedefler niyetlerle belirlenir.

Niyeti halis ise Mevla bulunur, değilse bela bulunur.

Siyonistlerin niyetleri kötü olduğundan hep belalarını bulmuşlardır. Bundan sonra da bulacaklar ve yok olacaklarıdır biiznillah.

Yeter ki bizler, insan olanlar niyetimizi ve arayışımızı halis bir şekilde sürdürelim. Bilinmelidir ki niyeti sahih olanlar, Hz. İbrahim (a.s.) gibi niyetlenenler Rablerini bulur, istikametini kaybetmez.

Ayetlerde Hz. İbrahim’in (a.s.) arayışı şu şekilde anlatılır. “Gecenin karanlığı onu kaplayınca bir yıldız gördü. “Rabbim budur” dedi. Yıldız batınca da “Batanları sevmem” dedi. Ayı doğarken görünce, “Rabbim budur” dedi. O da batınca, “Rabbim bana doğru yolu göstermezse elbette yolunu şaşırmış kimselerden olurum” dedi.  Güneşi doğarken görünce, “Rabbim budur; zira bu daha büyük” dedi. O da batınca dedi ki: “Ey kavmim! Ben, sizin (Allah’a) ortak koştuğunuz şeylerden uzağım.” “Ben, O’nun birliğine inanarak yüzümü, gökleri ve yeri yoktan yaratana çevirdim ve ben müşriklerden değilim.” En’am, 76-79”

Yunus Emre arayışını şu şekilde resmeder.

“Arayı arayı bulsam izini, 
İzinin tozuna sürsem yüzümü. 
Hak nasip eylese görsem yüzünü, 
Ya Muhammed canım arzular seni. 
Bir mübarek sefer olsa da gitsem 
Kâbe yollarında kumlara batsam 
Hup cemalin bir kez düşte seyretsem 
Ya Muhammed canım arzular seni. 
Zerrece kalmadı kalbimde hile 
Sıdk ile girmişim ben hak yola 
Ebu Bekir, Ömer, Osman´da bile 
Ya Muhammed canım arzular seni. 
Ali ile Hasan Hüseyin anda, 
Sevgisi gönülde, muhabbeti canda. 
Yarın mahşer gününde, ulu divanda 
Ya Muhammed canım arzular seni. 
Arafat dağıdır bizim dağımız 
Anda kabul olur bizim duamız 
Medine´de yatar Peygamberimiz 
Ya Muhammed canım arzular seni 
Yitirdim o dostu bilmem ne yanda? 
Sevgisi gönülde, muhabbet canda. 
Yarın mahşer günü ulu divanda, 
Ya Muhammed canım arzular seni. 
Yunus senin methin eder dillerde, 
Sevilirsin bütün bu gönüllerde. 
Ağlayı ağlayı gurbet ellerde, 
Ya Muhammed canım arzular seni.” 

Selam olsun doğru yolda arayışını sürdürenlere, adalet’i amaç edinip hedeflerini ona göre belirleyenlere, arayanlara ve hak ve hakikati bulanlara.

Selam ve Sabırla… 17.10.2025

16 Ekim 2025 Perşembe

İman ve Sadakat Düşmana Diz Çöktürür

İman ve Sadakat Düşmana Diz Çöktürür

Veysi ERKEN Dr.

Netanyahu, "Kim bir rehineyi bize geri verirse ona ve ailesine (Gazze'den) güvenli bir çıkış yolu sağlayacağız. Ayrıca her rehineye karşılık 5 milyon dolar ödül vereceğiz” vaadinde bulundu. https://ww2.kibrispostasi.com/c37-DUNYA/n541064-netanyahu-serbest-birakilan-her-rehine-icin-5-milyon-dolar-odul-verecegiz ifadesini 7 Ekim 2023 “Aksa Tufanı”ndan sonra sarf etmiştir.

Aradan yıllar geçti.

Hiçbir Gazze’li davasını, namusunu, vatanının çakıl taşını, ahlakını satmadı.

Çünkü onlar kâmil bir imana sahipler.

Soykırıma, Gazze’nin yerle bir edilmesine, aç, susuz bırakılmalarına rağmen Allah’a verdikleri sözde durdular.

Direndiler.

“Mü’minler içinde öyle yiğitler var ki, Allah’a verdikleri söze dâimâ bağlı kalmışlardır.

Onlardan kimi sözünün gereğini yerine getirip O’nun yolunda can vermiş, kimi de sırasını beklemektedir.

Onlar, verdikleri sözü asla değiştirmemişlerdir. Ahzâb-23” ayetinin ahkâmını kâmilen her şeyleriyle yaşadılar.

Siyonistlere diz çöktürdüler.

Bundan sonra da yaşayacaklar ve İnsan olanlara yaşatacaklar ve Siyonistlere diz çöktürmeye devam edecekler inşallah.

Dünya şuna şahit olmuştur.

Kamil imana sahip olan Allah’ın ve insanları düşmanına teslim olmaz, onlar için ihbarda bulunmaz, kendini, namusunu, şerefini dünya için, milyarlar için satmaz.

İmansızlar, münafıklar, müfsidler, kâfirler ise her şeyini satar, ülkesini ve insanını ecnebilere, İngilizlere şikâyet eder, onlar için çalışır.

Hâsılı kelam.

Farkında olmak ve Gazze’lilerin, Hamas’ın, Kassam’ın yanında olmak insan olmanın gereği olduğunu bilmek ve yaşamak icab eder

 

Adalet İçin, Muhatabına Göre Değil, Hakk’a Göre Davranış

Adalet İçin, Muhatabına Göre Değil, Hakk’a Göre Davranış

Veysi ERKEN Dr.

Fertlerin, toplulukların ve toplumların huzuru sosyal ilişkilerin, davranışların, muamelatın “muhatab”a göre değil, “Hakka” göre olmasına ve işlemesine bağlıdır.

Aksi takdirde huzur olmaz.

“Ey iman edenler! Allah için hakkı ayakta tutun, adaletle şahitlik eden kimseler olun.

Herhangi bir topluluğa duyduğunuz kin, sizi adaletsiz davranmaya itmesin.

Adaletli olun; bu, takvâya daha uygundur. Allah’tan korkun. Şüphesiz Allah yaptıklarınızdan haberdardır. Maide-8”

“Ey iman edenler! Kendinizin veya anne babanızın ve akrabanızın aleyhine bile olsa adaleti ayakta tutun, Allah için şahitlik eden kimseler olun.

(İnsanlar) zengin olsunlar, yoksul olsunlar Allah onlara sizden daha yakındır.

Öyleyse siz hislerinize uyup adaletten ayrılmayın.

Eğer adaletten sapar veya üzerinize düşeni yapmaktan geri durursanız bilin ki Allah yaptığınız her şeyden haberdardır. Nisâ-135” ayetleri sosyal ilişkilerin ve düzenin “Muhatab”a göre değil, “Hakk”a dayanmasının gerekliliğini ve “adalet”in ancak bu şekilde tecelli edeceğini izah eder.

Maalesef sosyal ilişkilerimizi belirleyen düzenlemelerin ekseriyeti “Hakk”a değil, “muhatab”a göre yapılmış ve yapılmaktadır.

“Adamına göre muamele” anlayışının hâkim olduğu yerlerde çöküntü başlamış, var ve hızlanmış demektir ve ülkemizde caridir.

Bu sebeplerden dolayı “adalet” tecelli etmediği gibi haksızlıklar, yolsuzluklar, ücretlerdeki dengesizlikler, israflar, kayırmalar, rüşvetler, irtikâplar, cinayetler, tecavüzler artmaktadır.

Kısaca toplumsal düzen ve sosyal ilişkiler tamamen bozulmakta ve yıkılışa meyil artmaktadır.

Misal vermek gerekirse “para kuleleri” ve belediyeler, kamu kurumlarındaki rüşvetler, konserler, heykeller vs. işlerde dönen dolaplarla ilgili muameleler, davranışlardır.

“Para kuleleri” ile ilgili rüşvetlerin, hırsızlıkların dillendirilmesinin üzerinden yıllar geçtiği halde “adalet” bir türlü gerçekleşmiyor. Bunun temel sebebi işleyişin “Hakk”a göre değil, “muhatab”a göre oluşudur.

Muhatab CHP olunca “Hakk” devre dışı bırakılıyor yerine “muhatab” esas alınıyor.

Konserler ile ilgili işleyiş de “muhatab”a göre yürütülüyor.

Toplumu derinden sarsan, güven ve ahlak düzenini bozan bu işleyiş tarzı ile ilgili binlerce hatta milyonlarca misal verilebilir.

Maalesef “Muhatabına göre” düzeni, işleyişi sadece ülkemizde değil, kapitalist dininin hâkim olduğu her yerde caridir.

Bu düzende genel anlamda “suçsuzlar” cezalandırılır “suçlular” serbest kalır ve mükafaatlandırılır, ödüllendirilir.

Bu düzenin ve işleyişin değişmesi, değiştirilmesi mümkün mü?

Elbette mümkün.

Yeter ki, Kur’an ve sünneti tefekkür, tedebbür, taakkul zemini kabul edip muamelatımızı, uygulamalarımızı ve sosyal işleyişimizi bu zeminde düzenleyelim.

Selam ve Sabırla… 16.10.2025

15 Ekim 2025 Çarşamba

Kâfirlerin Dini

Kâfirlerin Dini

Veysi ERKEN Dr.

Sohbet esnasında orada bulunanlardan biri lafazanlık ederek “kâfir” kelimesini kullanma diye kaba bir ifade kullandı.

Bunun üzerine Kur’an-ı Kerimi bilip bilmediğini sordum.

Ve.

“De ki: "Ey Kâfirler!"  "Ben sizin kulluk ettiklerinize kulluk etmem."  "Siz de benim kulluk ettiğime kulluk edecek değilsiniz." "Ben sizin kulluk ettiklerinize kulluk edecek değilim." "Siz de benim kulluk ettiğime kulluk edecek değilsiniz." "Sizin dininiz size, benim dinim de banadır."  Kâfirûn, 1-6” süresini okuyarak anlamını sordum.

Tabii ki en hafif tabiriyle zır zır cahil olduğundan cevap veremedi ve kalkıp gitti.

Evet.

“Kuşkusuz Allah katında din İslâm’dır. Kitap verilenler, ancak kendilerine ilim geldikten sonradır ki, aralarındaki hak tanımazlık yüzünden ayrılığa düştüler. Allah’ın âyetlerini inkâr edenler bilmelidirler ki Allah’ın hesabı çok çabuktur. Âl-i İmrân-19” Ayet şu şekilde tefsir edilmektedir. “İslâmî anlayışa göre din, kısaca kişinin yaratılış amacına uygun bir hayat sürebilmesi ve bu amacı belirli bir disiplin içinde gerçekleştirebilmesi için kendisine yol gösteren kurallar bütününü ifade eder.

Din bir tarafın kutsal buyruk ve egemenliğine diğer tarafın uyum ve bağlılığına dayalı ilişkileri düzenleyen bir kurum olmakla beraber, bu âyet-i kerîmeden, Kur’an’a göre Allah katında dinin ve dindarlığın değer taşımasının iradî bir teslimiyet üzerine kurulu olması şartına bağlı olduğu anlaşılmaktadır. Bir başka anlatımla İslâmî telakkiye göre din, akıl sahiplerini kendi istek ve iradeleriyle hayra ve mutluluğa yönlendiren bir kurum, beşerin kendi seçimine dayalı fiillerini düzenleyen ilâhî bir kanundur.

Kur’an-ı Kerîm’de İslâm kelimesinin geçtiği ilk yer bu âyettir. İslâm’ın sözlük anlamı, “bağlanmak, itaat etmek, teslim olmak, esenlik ve barış içinde olmak”tır.

Terim olarak İslâm “Hz. Muhammed’in din adına bildirdiklerinin tamamını bütün varlığıyla benimsemek ve bunu ortaya koyan bir teslimiyet içinde olmak” demektir. Hz. Peygamber’in getirdiği hak dinin adı da İslâm’dır. https://kuran.diyanet.gov.tr/tefsir/%C3%82l-i%20%C4%B0mr%C3%A2n-suresi/312/19-ayet-tefsiri

İslam dininin tanımından da anlaşılacağı üzere “kâfir”ler ve gerçeğin üstünü örtenler vardır.

Râgıb el-İsfahânî İslâm’ı, “kalpteki inancı dille ifade edip fiillerle gereğini yerine getirmek suretiyle Allah’a takdir ve hükmettiği her hususta boyun eğip teslimiyet göstermek” şeklinde tarif etmiş” https://islamansiklopedisi.org.tr/islam

Vahye ve sünnete mugayir söz ve fiiller küfür dairesindedir.

“İslâm âlimleri küfrü meydana geliş şekli ve sebepleri açısından dörde ayırmışlardır. 1. Küfr-i inkârî. Allah’ı, peygamberleri ve onların Allah’tan alıp getirdikleri esasları kişinin kalbiyle tasdik, diliyle ikrar etmemesidir.

2. Küfr-i cuhûd. Kişinin bildiği halde iman etmemesi, inkârı tercih etmesidir.

3. Küfr-i inâdî. Kişinin kalben Allah’ı bilip bazan diliyle de ikrar ettiği halde haset, şöhret ve makam düşkünlüğü, kavmiyetçilik gibi sebeplerle İslâm’ı bir din olarak kabullenmemesidir.

4. Küfr-i nifâk. Kişinin inanılması gereken hususları diliyle ikrar ettiği halde kalben tasdik etmemesidir. https://islamansiklopedisi.org.tr/kufur

Evet.

Tefekkür tarzımızı, söylemlerimizi, eylemlerimizi ve davranışlarımızı vahiy zeminli belirlemek ve yaşamak mecburiyetindeyiz. Aksi takdirde “ bana göre dini”ne savrulur, İslam dairesinden çıkarız.

Kafirlerlere ilgili bazı ayetler.

“Dinî gerçekleri inkâr eden ve kâfir olarak ölenlere gelince, işte Allah’ın, meleklerin ve bütün insanların lâneti onların üzerinedir. Bakara-161”

“İnkârcılara: “Allah’ın indirdiğine uyun” dendiği zaman: “Hayır! Biz, atalarımızdan gördüğümüze uyarız” derler. Peki, ya ataları aklını kullanamayan ve doğru yolu bulamayan kimseler ise! Bakara-170”

“Allah’ın dâveti karşısındaki tavırları itibariyle kâfirlerin hâli, tıpkı çobanın çağrısını duyduğu halde, bu sözleri mânasız bir ses ve gürültü olarak algılayan sürünün durumuna benzer. Onlar sağır, dilsiz ve kördürler. Çünkü akıllarını kullanmazlar. Bakara-171”

“Ey iman edenler! Kendi din kardeşlerinizden başkasını dost ve sırdaş edinmeyin. Çünkü onlar size ellerinden gelen kötülüğü yapmaktan geri durmaz; her zaman sıkıntıya düşmenizi isterler. Baksanıza, size olan şiddetli öfkeleri ağızlarından taşıyor. Kalplerinde gizledikleri kin ve düşmanlık ise daha korkunçtur. Eğer aklınızı kullanıp gereğince davranırsanız, size âyetlerimizi kesin bir şekilde açıklamış bulunuyoruz. Âl-i İmrân-108”

Ey iman edenler! Eğer kâfirlere uyarsanız, sizi topuklarınızın üzerinde gerisin geri küfre döndürürler de, büsbütün hüsrana uğrar, eli boş dönersiniz. Âl-i İmrân-149

Selam ve Sabırla… 15.10.2025

Hz. NESİBE’nin Yolunda Olanlar

Hz. NESİBE’nin Yolunda Olanlar

Veysi ERKEN Dr.

O Allah’a ve Resulüne itaat ve biat eden bir sahabe.

O. Hz. Nesibe (r.a)

O, Ümmü Umâre.

O, İkinci Akabe biatine katılan Medineli Müslüman iki kadından biri. “Bu biata iştirak eden iki kadından biri olmasının yanında savaşlarda en önde yer almasıyla da meşhurdur. Uhud’a, Benî Kurayza Gazvesi’ne Hudeybiye’ye, Hayber’in fethine, Umretü’l-kazâ’ya, Mekke’nin fethine, Huneyn’e ve Yemâme savaşına katıldı. Özellikle Uhud, Huneyn ve Yemâme savaşlarında büyük hizmetler gördü. Uhud’da savaşın şiddetlendiği ve Müslümanların zor durumda kaldığı bir sırada kocası ve iki oğluyla birlikte Hz. Peygamber’i koruyan pek az sahâbîden biridir. https://islamansiklopedisi.org.tr/ummu-umare

O,Ümmü Umâre künyesiyle meşhur Hz. NESİBE (r.a.)

O, Kur’an-ı Kerimi yaşayan, vahye şeksiz şüphesiz uyan biri.

Kim Allah’a ve Peygamber’e itaat ederse, işte onlar Allah’ın kendilerine nimetler verdiği peygamberler, sıddîklar, şehitler ve sâlihlerle beraberdirler. Bunlar ne güzel arkadaştır! Nisâ-69”

Peygamber’e itaat eden, Allah’a itaat etmiş olur. Kim de itaatten yüz çevirirse aldırma! Çünkü biz seni, onların üzerine bekçi olarak göndermedik. Nisâ-80”

“Ey iman edenler! Allah ve Rasûlü sizi, size hayat verecek şeylere çağırdığı zaman onlara uyun. Şunu bilin ki Allah kişiyle kalbinin arasına girer. Sonra hiç şüphesiz, hepiniz O’nun huzurunda toplanacaksınız. Enfâl-24”

“Ey iman edenler! Allah’a itaat edin, Peygamber’e itaat edin de sakın amellerinizi boşa çıkarmayın! Muhammed-33”

Hz. Nesibe kendinden sonrakilere yaşayışıyla, mücadelesiyle, cihadıyla “usve” olan bir sahabi.

Onun örnekliğini ittihaz eden günümüzün Nesibeleri vardır dünyanın her tarafında. Gazze’de, Doğu Türkistan’da ve yeryüzünün pek çok yerinde.

Mavi Marmara’ya, Madleen’e ve SUMUD filosuna iştirak eden hanımefendilerin Hz. Nesibe’yi örnek aldıklarını düşünüyorum.

Zulüm altında olan, soykırıma tabi tutulanın, toprağı işgal edilenin, evleri ve şehirleri tahrip edilenlerin yanında olan, onlar için yola çıkan, yardım edenlerin kahramanıdır Hz. Nesibe.

Şimdi ve her zaman Hz. Nesibe’yi (r.a.), mücadelesini, cihadını, kahramanlığını öğretmeliyiz gençlerimize, kızlarımıza.

Geleceğimizi ve gençlerimizi iyilikle donatmak, kahraman mücahidler olsun istiyorsak Hz. NESİBE’yi ve onun gibi kahramanları öğretmekle mükellefiz.

Bunu yapamazsak gençlik şerlileri, ahlaksızları, namussuzları örnek edinir, onları idol/putlaştırır.

Etrafımıza baktığımızda Hz. Nesibeleri öğretmediğimizden gençlerin ahlaksızları nasıl put edindiklerini görürüz.

Hâsılı kelam.

“Allah’a itaat edin, Peygamber’e de itaat edin. Şâyet yüz çevirecek olursanız bunun zararı sizedir. Çünkü Peygamberimiz’e düşen Allah’ın buyruklarını açıkça bildirmekten ibarettir. Teğabun-12” ayetinde belirtildiği gibi Hz. Peygamber’in a.s. yolunu takip ederek tebliğ görevimizi ifa etmeyi ve Hz. Nesibe’yi örnek şahsiyet olarak insanımıza hatırlatmayı umduk.

Allah’ın bize sırat-ı müstakimi hidayet eyle.

Selam ve Sabırla… 15.10.2025

 

14 Ekim 2025 Salı

Mümin Aynı Delikten İki Defa Isırılmaz

 Mümin Aynı Delikten İki Defa Isırılmaz

Veysi ERKEN Dr.

Ebû Hüreyre"den (ra) rivayet edildiğine göre, Hz. Peygamber (sav) şöyle buyurmuştur: “Mümin, aynı delikten iki defa sokulmaz.” (B6133 Buhârî, Edeb, 83)

https://hadislerleislam.diyanet.gov.tr/sayfa.php?CILT=3&SAYFA=505 buyurmuştur. Bu tembihe rağmen bizler hem birey hem de toplum olarak aynı delikten defalarca ısırıldığımıza göre “İMAN”IMIZDA bir sorun vardır.

İmanımızda bir sorun vardır ki, Kur’an ve sünneti yaşamayışımızdır.

Ayette “Ey iman edenler! Yahudi ve Hıristiyanları dost ve sırdaş edinmeyin. Çünkü onlar birbirinin dostudur. Sizden kim onları dost edinirse, kesinlikle onlardan olur. Şüphesiz ki Allah, zâlimler topluluğunu doğru yola erdirmez. Mâide-51” buyrulduğu halde iman zafiyetinden dolayı onları dost ediniyoruz.

Evet.

İslam ve mazlum coğrafyalarda yaşadığımız sıkıntılar, yokluklar, kıtlıklar, soykırımlar imanımızın zafiyeti ve kendimizi kötülük yönüne doğru değiştirmemizin, meyletmemizin ve düşmanı dost ittihaz edinmemizin sonucudur.

İman zafiyeti nimetin kesilmesinin sebebidir.

“Bu böyle olmuştur; çünkü Allah, bir topluluğa lutfettiği nimetini, onlar kendilerini değiştirmedikçe değiştirmez ve Allah her şeyi işitip bilmektedir. Enfâl-53”

Kısaca aynı delikten iki veya daha çok ısırılmak, kandırılmak ve hezimete uğramak istemiyorsak kâmil bir imanla İslam'ı yaşamalıyız.

Hâsılı kelam.

Bir Müslüman, malından, canından ve sahip olduğu her türlü nimetten fedâkarlıkta bulunmalıdır. Cenâb-ı Hakk’ın kendisine emânet olarak lûtfettiği nîmetleri yerli yerince kullanmalıdır. Hizmet ve fedâkârlığın, kâmil bir îmânın en büyük alâmeti olduğunu bilmelidir.” https://www.islamveihsan.com/kamil-imanin-alameti.html

Bu alametler bizde ne kadar var diye kendimizi sorgulamalıyız.

Selam ve Sabırla… 14.10.2025

 

 

 

Bayrak Dikilmeyi Bekliyor

Bayrak Dikilmeyi Bekliyor

Veysi Erken Dr.

 

“Şehitler tepesi boş değil,
Biri var bekliyor.
Ve bir göğüs, nefes almak için;
Rüzgâr bekliyor.
Türbesi yakışmış bu kutlu tepeye;
Yattığı toprak belli,
Tuttuğu bayrak belli,
Kim demiş meçhul asker diye?”
diyor merhum Arif Nihat Asya.

Gazze, Kudüs, Filistin, Doğu Türkistan Urumçi, Kaşgar boş değil, şehitler, gaziler, mücahidler, mazlumlar var, bekliyor. Bayrağın dikilmesini bekliyor.

Tevhid, Ay Yıldızlı bayrak bekliyor.

Rüzgâr esti boran oldu, Aksa Tufanı Siyonistleri tahrip etti.

Zamanı geldi rüzgâr esti BAYRAK dalgalandı.

Gazze’ye, Kudüs’e, Kaşgar’a, Urumçi’ye ve bütün mazlum coğrafyalara dikilmeyi bekliyor.

“Kafkaslardan esen yeller

Şimdi sana selâm söyler” diyordu Ahmed Cevad.

Şimdi sadece Kafkaslardan değil, İstanbul’dan ve dünyanın her yerinden yeller esiyor, rüzgârlar GAZZE’ye ve mazlum coğrafyalara selam söylüyor. 

Gazze’deki, Urumçi’deki, Kaşgar’daki, Kafkaslar’daki bayrak dalgalanmayı bekliyor

Ertelemek büyük bir hastalıktır ve onulmaz yaralar açar.

Bunun için “Bayrağı zamanında ve yerinde dikmek” anlayışını ve yaklaşımı ehemmiyetlidir.

Üşenme ve vazgeçme.

Bedel ödetmeyi unutma, unutturma.

Diren ve özgürleş

Gazze’liler bunu yaptı ve yapıyor.

Zafer yakındır biiznillah.

Bayrak GAZZE’de dalgalanmayı bekliyor.

Evet.

Bütün alanlarda olduğu gibi savaş durumunda da yerinde ve zamanında kararlar almak gerekir. Bayrağı yerinde ve zamanında dikmek esastır, şarttır.

Harekete geçmek için tutarlı  gerekçeler çok.

Karar almamak ve uygulamamak büyük yıkıma ve soykırıma yol açtı.

Artık bu konuda hızlı  karar alınmalı, uygulanmalı ve bayrak yerine zamanında dikilmeli ve bedel ödetilmelidir.

Rüzgâr bayrağı dalgalandıracak kadar esiyor.

“Soykırım dini”nin mensupları olan ABD ve İngiltere’nin kışlaları İsrail’i tasfiye edecek kadar rüzgâr esiyor, bayrağı dalgalandırmayı bekliyor.

Özgürlük bayrağı.

Tevhid bayrağı.

Türk bayrağı.

Çağrım bütün İslam ve Mazlum ülkelerin liderlerinedir.

Rüzgâr esiyor.

Bayrağı dalgalandırınız.

Hızlı karar alınız ve bayrağı yerine dikiniz, dalgalandırınız.

Bayrağı Gazze’de, Kudüs’te, Filistin’de ve bütün mazlum coğrafyalarda yerinde ve zamanında dikmiş olalım.

Rüzgâr kuvvetli esmektedir.

Gayret bizden, Tevfik Allah'tandır.

Selam ve sabırla… 14.10.2025

 

Bedel Ödetilmeden Olmaz

Bedel Ödetilmeden Olmaz

Veysi ERKEN Dr.

Siyonist şeytanların Gazze’de gerçekleştirdikleri yıkım, soykırım, katliam ve işgal korkunç derecededir.

Kısmi bir sükûnet sağlanmış gibi görünüyor.

Bu vahşetin bedeli ödetilmeden coğrafyamızda, Gazze’te gerçek anlamda huzur, güven ve sükûnet olmaz.

Soykırımın bedeli ancak Siyonistlerin İsrail denilen kışlalarının tasfiyesi ile mümkün olur.

Başka yolu yoktur.

Bunun için katliam, soykırım, işgal, vahşet asla unutulmamalı, unutturulmamalıdır.

Doğan bebeklere bile bu soykırım anlatılmalı, öfke diri tutulmalıdır ki birgün “aksa tufanı”na dönüşsün ve kışlayı tasfiye etsin, Siyonistlere bedel ödetsin.

Öfke diri tutulmalıdır.

Rasûlullah (sav) buyurdular:“Dikkat ediniz! Öfke insanoğlunun kalbindeki bir ateş parçasıdır…(Tirmizî, Fiten, 26) buyurur. Dilimizde bir söz vardır. “Öfke baldan tatlıdır” diye.

Evet.

Öfke ateş parçası ve baldan tatlıdır, zalime karşı diri tutulmalı, harlanmalıdır ki, zulüm öfke denilen ateşle bitirilebilsin, Siyonistler bedel ödemiş olsun.

Unutulmamalıdır ki “zalim”lerin Zulmü”ne sessiz kalmak, bedel ödetme ateşini harlamamak, unutmak zulmün ve soykırımın artmasına ve devamına vesile olur. Onun içindir ki, zalimlere karşı bedel ödetmek için “öfke daima diri tutulmalıdır” Merhum Aliye’nin tarihe mal olmuş bir sözü vardır. “Unutulan soykırım tekrarlanır” Filistin’de 1917 yılından beri süregelen soykırım ve işgaller bunun göstergesidir.

Evet.

Zalimi affetsek bile öfkemizi diri tutmazsak, bedel ödetme hedefimizi unutursak zalim fırsat ve imkân buldukça zulmüne, soykırımına, işgaline ve katliamına, soykırımına devam eder.

Günümüzde GAZZE’DE ve DOĞU TÜRKİSTAN’DA ve dünyanın muhtelif bölgelerinde çok büyük zulümler ve katliamlar işlenmektedir.

Şehirler yerle yeksan edilmiş “enkaz-ı beşer” tepe tepe olmuştur.

İnsan olan bu zulme sessiz kalamaz, unutamaz, öfkesini dindiremez.

Bu zulümler sebeplerinden biri, mazlumların bedel ödetme hedeflerinden şaşmalarından, öfkelerini diri tutmamalarından kaynaklanmaktadır.

 Kısaca insan olan bir şeyler yapmalıdır, elinden bir şey gelmiyorsa hiç olmazsa zalimlere karşı öfkesini diri tutmalı, bedel ödetme hırsını harlamalı ve soykırımları unutmamalıdır.

Zulme rıza göstermemelidir. Zulme rıza zalimin yanında mazluma karşı olmaktır.

Zalime karşı öfkeli olmak, mallarını ve yaşayışlarını boykot etmek her insanın görevidir, Müslüman için farzdır.

Boykot bedel ödetmenin bir yöntemidir.

Şimdi zalim Siyonist haçlı zihniyetine, zalimlerine öfkemizi diri tutma, zulme alışmama, unutmama,  zafere ermek için bedel ödetme hedefinden şaşmama zamanıdır.

Selam ve Sabırla… 14.10.2025