Etraf ve Gizli Görevliler
Veysi ERKEN
Totaliter rejimlerde yönetme gücünü
gasp etmiş
çete iç düşman algılaması ile ahaliyi birbirine kırdırmayı ve
bu yolla iktidarını sürdürmeyi marifet bilir.
Kürşat DERVİŞOĞLU
Yoksa görünmeyen “devletlû”lar her tarafı karartabiliyorlar mı?
Yöneticilerimiz bunun için mi bol bol “Her yer karanlık.....” şarkısını söylemekte.
Esasında yöneticilerimize birer nazar
boncuğunun takılması gerekir diye düşünüyorum. O kadar açık, berrak ve
şeffaftırlar(!) ki, zifiri karanlıkları aydınlatmaktalar maşallah. Nazar
değmesin. Zifiri karanlıkları aydınlatmak için bildiklerini halkla ve
kendileriyle beraber olanlarla paylaşmayı(!) pek severler(!).
Yöneticilerimizin bu özelliği dillere
destan maşallah. Söylediklerinin arkasında durmayı ve onu halka izah etmeyi pek
severler(!). Dün “kontr-gerilla”dan
bahseden yönetici bugün “gizli görevli”lerden
bahsetmektedir. Ne hikmetse zılgıtlandığında dün olduğu gibi bugün de
hafızasını kaybederek sözünden çark etmekte.
Sahi ülkemizi zifiri karanlıklara gömen “Gizli Görevli”ler var mı? Varsa
bunları tespit etmeye çalışan birimlerimiz mevcut mu? Legal yönetim
organlarımız ülkeyi babalarının çiftliği olarak gören ve ortalığı karıştıran “Gizli Görevli”ler için ne düşünüyor,
ne yapıyor ve hangi tedbirleri alıyor?
Yoksa yöneticinin bahsettiği “Gizli Görevli”ler Eymür’ün bahsettiği
Beyaz Kuvvetler mi? Eymür’ün :“ Yaygın
olarak Özel Harp diye bildiğimiz Özel Kuvvetler Komutanlığının, asker gücünün
yanı sıra, ülke çapına yayılmış olan ve ‘Beyaz
Kuvvetler’ diye bilinen sivil unsurları var. Bunlar muhtelif meslek
gruplarından kimseler. Türkiye’nin her bölgesinden belediye başkanı, doktor,
esnaf, muhtar, aşiret reisi gibi çeşitli meslek gruplarından, seçilmiş,
güvenilir kişiler...
ABD’nin
desteğiyle kurulan ve Avrupa’da kardeş teşkilatları olduğunu belirten Eymür bu
teşkilatın “Türkiye’de ilk olarak 1952 yılında Seferberlik Tetkik Kurulu adıyla
kurulan bu teşkilat, daha sonra Özel Harp Dairesi ve son olarak da Özel
Kuvvetler Komutanlığı adını aldı. Günümüzde, daha ziyade rütbeli görevlilerden
oluşan bu teşkilatta erat sayısı çok az” (Yeni Şafak 06.01.2001, s.17. Haberin tamamı http://yenisafak.com.tr/arsiv/2001/ocak/06/g4.html
) dediği kuvvetler “Gizli Görevli”leri
mi ifade etmektedir.
Gizli Görevlilerden bahseden yöneticiler
sıkıştığında neden çark etmektedir? Yoksa Gizli Görevli olup başka ülkelerin
menfaatine çalışan Beyaz Kuvvetler mi onları tehdit etmekte?
Sahi Beyaz Kuvvet denilen kişilere
hangi dernekler, sendikalar, partiler, şirketler, holdingler ve vakıflar
kurdurulmuştur ve kurdurulmaya devam edilmektedir? Mantar gibi kurulan dernekler ve yüz binlerce
basılıp bedava dağıtılan gazete ve dergiler beyaz kuvvetlere mi ait?
Pıtrak gibi ülkenin her tarafında
başlatılan kargaşa ve kanlı saldırılarda beyaz kuvvetlerin rolü ne?
Hangi kurumlarda “etraf”ı oluşturmaktalar?
Hangi alanlar “Beyaz Kuvvet”in kollarına havale edilmiştir. Birbirine düşman gibi
görünenlerin ortak iktidarlarının arkasında “Beyaz Kuvvet”ler mi var?
Mantar gibi ortaya çıkan derneklerin
yöneticileri kimler tarafından beslenmektedir? Hangi holdinglerin patronları “Gizli Görevli”dirler?
Oluşturdukları ağ Tapınak Şövalyeleri ağı
mıdır? Şebeke kurumları nasıl sarmaktadır? Bazı isimler nasıl
palazlandırılmaktadır? Kurumlarda “etraf”a
nasıl sokulmaktadır?
İşte bu sorulara yöneticilerin açık bir
şekilde cevap vermeleri gerekir ki, halk “Dönme”
ve “Boğazdaki Aşiret”ten oluşan
Tapınak Şövalyelerini hayatından ve teşkilatlarından çıkarabilsin.
Bize kalırsa yönetici konumuna gelen
kişiler en ufak rüzgâr esintisi karşısında eğilmeye devam ettiği müddetçe “etraf”larını düzgün oluşturmaları ve
tapınakları çözmeleri söz konusu olamaz.
Korkutulan yöneticiler ve lider
zannedilenler işbaşında olduğu müddetçe öğütme kurumlarına dönüşen
müesseselerimiz, başlarındaki tapınak şövalyeleri vasıtasıyla bireylerimizi
ezmeye devam edeceklerdir. Aynı şekilde dernek,
vakıf veya parti adı altındaki merkezleriyle de halkımızı, holdingleriyle ve medyalarıyla
bütün toplumumuzu ezmeye devam edeceklerdir.
Çözüm...
Ümit kaynağı olmak isteyen teşkilat ve
onların liderlerinden beklenen tek şey ülkeyi korku mekânı olmaktan çıkaracak
ve Tapınak Şövalyelerinin kirli oyunlarını bozacak adımları atılmalarıdır. Bu
adımlar atılmadıkça varlığı yıllardır değişik adlarla dillendirilen güç
odakları efendilerinin emri doğrultusunda hayatımızı karartmaya ve toplumumuzu
sömürmeye devam edeceklerdir.
Netice olarak İlayı Kelimetullahı şiar edinenleri en kısa zamanda bu
adımları atmalıdır. Özellikle de liderler “etraf”larını
oluştururken gizli görevlilere dikkat etmelidir. “Etraf”larını temizlemelidir.
Unutulmamalıdır ki,
saniyelik kayıplar bile büyük kayıplardır. Bu adımlar atılmadığı ve “etraf” temizlenmediği takdirde ülkenin içine sürüklendiği zifiri karanlıktan
kurtulması mümkün olamaz. Vebal alp-erenlik iddiasında
olan herkesin omzundadır.
Selam
ve Sabırla...
Not bu yazı 2001 de yazıldı
Beyaz, Siyah, turuncu kuvvetlerle ilgili en son açıklama 01.04.2013 tarihinde
yapılmıştır. Değişen bir şey var mı? Haberin link’i: https://www.iha.com.tr/haber-genelkurmaydan-zirve-davasina-cevap-270523