Başarılı Olmak
Veysi ERKEN
Başarmak, muvaffak olmak
sıkça
dillendirilen kavramlardır. Başkasına yön vermek, bir düşünceyi tebliğ veya iktidar olmak
isteyen herkes başarılı olmak ister diye düşünüyorum.
Tabi
ki, başarıdan bahsedilebilmesi için bir “ölçü”
gerekir. Bir eğitimcinin başarısı öğrencilerine kazandırmak istediği bilgi veya
becerilerin gerçekleşmesi derecesi ile ölçülür.
Aynı
mantıkla hareket ettiğimizde politik başarıdan bahsedilebilmesi için partiler
ve parti yöneticileri için de bir “ölçü”den
bahsedilmesi gerekir.
Tespitlerimize
göre politik başarı için “oy yüzdeleri”
veya “iktidar” esas alınır. İktidar olmayı veya yüksek bir oy
oranını esas almayan yöneticiler sadece ve sadece kendi kitlelerini
kandırabilirler. %1, %15,%25’i hedefleyenleri başarılı diye topluma dayatanları
anlamak zor değildir.
Düşük
yüzdelerle iktidarı hedefleyenlerin ekseriyeti “görevlendirilmişler”dir. Onlar
efendilerinin çabalarıyla iktidar olmak istiyor. Başka gayretleri de olamaz.
Emir kullarından farklı bir şey beklenmez.
Bu
bağlamda başarılı olmak isteyenlerin yapmaları gereken ilk iş toplumda “duygu” birliğini oluşturmalarıdır.
Özellikle duygu birliği politik bir yapının müntesipleri için şarttır.
Buradan
hareketle “Aynı dili konuşanlar değil,
aynı duyguları paylaşanlar anlaşır” tespitini sürekli esas almışımdır.
Bu doğru
bir tespittir. Başarılı olmak ve ülkede büyük birliği kurmak isteyenlerin ilk
yapacakları şey geniş kitlelerde aynı duyguları oluşturarak heyecan dalgası
yakalamalarıdır.
Bu
işi başarırlar duygusu kitlelerde oluştu mu gerisi kolay.
Bunlar
başarırlar dedirtmek için toplumun değerlerini ve ihtiyaçlarını bilerek çözüm
önermek de gerekir.
Yine
beraber olma ve beraber başarma duygusu vazgeçilmez hale getirilebilmelidir. Bu
yapılamazsa teşkilatlarda zaafiyet ve dağılma başlar.
Yapılması
gereken ilk iş uzak veya yakın herkese ulaşmaktır. Başarı için özellikle yolu
kesişmiş olanlar asla unutulmamalı. Yolu kesişmişlerin unutulduğu hallerde
başkalarıyla duygu birliğini oluşturmak mümkün olamamaktadır.
Başarılı
olmak için müntesiplerde öyle bir heyecan dalgası oluşturulmalıdır ki, “Brezilya’da kanat çırpan kelebek Kanada’da
fırtınaya sebep olabilir” misali gönüllerde “başarı”ya odaklanmayı gerçekleştirebilsin.
Müntesiplerdeki
heyecan bir yönüyle önde gidenlerde ve temsil makamında olanların duruşlarına
bağlıdır.
Önde
giden ve temsil makamında olanlar güven, dürüstlük, doğruluk ve cesaret
özellikleriyle kimseyi “ötekileştirme”diklerini
ortaya koymak durumundadır. Bunu yapamayan yöneticiler asla başarılı olamazlar.
Nitelikleriyle
dik duruşlarını ispat etmek başarı için elzem olan hususlardandır. Rüzgârın
yönüne göre yamulabileceği hissini etraftan silemeyenlerin başarılı olması
beklenmez. İttifak söylentileri rüzgârın tesirinde kalınabileceğinin delilidir.
Kısaca
ülkemizdeki kurulu partilere bakıldığında durum daha bariz bir şekilde görülür.
Benim
adım falan demekle başarı elde edilemeyeceği gibi, kendinden farklı düşünenleri
yapılarından uzak tutmaya çalışanlar, içyapılarında iletişimi kuramayanlar da
muvaffak olamazlar.
Başarılı
görünen yapılara baktığımızda hem kendi müntesipleri arasında hem de yönetimine
talip oldukları halkla iletişimlerinde aynı duyguları oluşturmaya
çalıştıklarını görürüz.
İlayı
Kelimetullah doğrultusunda âleme nizam verme iddiasında olanlar bunu
beceremezler mi?
Pek
ala becerirler.
Yeter
ki, başta müntesiplerinde olmamak üzere kimseyi ötekileştirmeden kitlelerde
aynı duyguları oluşturmaya çaba harcasınlar.
Zor
mu?
Değil.
Yeter
ki, “Ferhat misali dağları delmeye”
ve gönülleri fethetmeye azmedilsin.
Ha
gayret.
Selam
ve Sabırla…