Ustalık İcraatları ve Derin Çete
Veysi
ERKEN
Ustalık
dönemi olarak adlandırılan dönem gerçekten yaramadı. Daha önce bu konuya temas
etmiştim.
Ustalık
döneminde “Haktan ve halktan”
uzaklaşma dönemi olmuştur. Ustalık döneminde çıkarılan kanunların ve yapılan
düzenlemelerin ekseriyeti halkı ezen, hiçe sayan ve derin çeteyi sevindiren
tarzda gerçekleşmiştir.
Esasında
Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ın bu kadar halktan kopuk olduğunu zannetmiyorum.
Etrafını kuşatan derin çete ve cemaatin içindeki derin yapı onu yanıltıyor.
Yapılan düzenlemeler halkın bedduasını beraberinde getiriyor.
Halkın
memnuniyetsizliğini arttıran ustalık dönemi icraatlarından bir kısmını
hatırlatmakta fayda vardır.
1. Bedelli
düzenlemesi zenginin çocuklarına ve sanatçı, entel diye yutturulan kesime
yaramıştır. Beş yüzbine yakın fakir-fukara çocuğu halen kaçak durumdadır.
2. Vekillere
sağlanan kıyaklar. İki maaş almalar devam etmekte. Bu yetmiyormuş gibi yeni
imtiyaz girişimleri. Bunları savunanlara dikkat ediniz lütfen.
3. Ticari hayat ile
ilgili düzenlemeler. Berberin doktor çalıştırma mecburiyeti gibi saçmalıklar.
4. Küçük ticari
işletmeleri perişan eden düzenlemeler.
5. Sağlıkta katkı
payları ve ilaç paralarının ödenmemesi
6. Bankaların
soygunlarına dur diyememe.
7. Halka danışmadan
faiz lobisini sevindiren gereksiz borçlanmalar.
8. Zorunlu
askerlik, vicdani ret ve iç/dış güvenliğin ayrıştırılması ile ilgili
düzenlemelerin yapılmaması
9. Başta merhum
Muhsin Yazıcıoğlu cinayetinin aydınlatılmaması
10. Rantiyeye
şantiyelerin takdim edilmesi
11. 28 Şubatçılara
dokunulmaması
12. İnancın yaşanır
hale getirilmemesi. Başörtü ayrımcılığın devamına ses çıkarılmaması.
13. Risk analizi adı
altında bina yöneticilerinin ve ev sahiplerinin haksız cezalandırılmalarına
yönelik düzenlemelerin yapılması.
14. Anayasa
çalışmalarının sürüncemede bırakılması.
Bu ve buna
benzer düzenlemeler halkı küstürmüştür. Halk unutulduğunun farkındadır. Halk
şunu da biliyor.
Ustalık
döneminin icraatları bugün iktidara tuzak kuranların işine yaradığını biliyor
ve
görüyor.
Horasaninin
tespitiyle “Onlar
zararlarından emin oldukları için; dostlarını uzak tuttular. Kendilerine
bağlamak ve kazanmak için de; düşmanlarını yakınlaştırdılar. Yakınlaştırılan
düşman dost olmadı. Ama uzaklaştırılan dost düşman oldu. Herkes düşman safında birleşince
yıkılmaları mukadder oldu” noktasındalar.
Dost olmaya çalıştıkları sermayeden, medyadan, dış
mihraklardan oluşan derin çete faaliyete geçmiş vaziyette.
Çetenin
bütün kolları faaliyette.
Habire
saldırıyorlar. Habire tezvirat yapıyorlar. Özellikle etrafı oluşturanların
tahribatı daha şedit olmaktadır.
Holdingleşen ve Karunlaşan etrafa dikkat edilmeli. Etraf
zannedilen ve bugün başkalarıyla iş tutar konumda olanın dilinde “güç zehirlenmesi” ifadesi pelesenk
olmuş.
Güç
zehirlenmesi yok mudur?
Elbette vardır. Yukarıda da ifade edildi.
Halk unutuldu.
Umarız ki, çıraklık döneminin samimiyetine dönülür ve
derin çetenin iktidarı bahane ederek halka ve millete verdiği zarar defedilir.
Sonuç olarak Sayın Başbakana tavsiyemiz şudur. Sizi
yanıltan, haktan ve halktan koparan etrafınızı görünüz ve derin çetenin
oyununun Cenabı Allah’ın izniyle bozulmasına zemin hazırlamaya çalışınız.
Selam ve Sabırla…
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder
Bu Yazı Hakkında Ne Düşünüyorsunuz?