4 Ağustos 2020 Salı

Ailenin ve Neslin Devamını ve Sıhhatini Korumak

Ailenin ve Neslin Devamını ve Sıhhatini Korumak

 

Veysi Etken

 

            Ülke olarak temel sıkıntılarımızdan birisi ve en önemlisi Kanun koyucusunun ve yapıcısının inanç değerlerimizi esas almayıp başkalarının değerlerini norm kabul edip kanun vazetmesidir..

            Toplum olarak bizi şekillendiren İslami değerler ve ilkeler iken, maalesef bu değerler ve ilkeler terk ettirilmiş ve yerine ucube ilkeler ikame edilmiştir.

            Ülkemizde bugün cari olan batı/ batıl değer ve ilkeleridir.

            Hemen hemen bütün partiler batı ve Avrupa birliğinin değer ve ilkelerini ikame çabasındadır.

            Sözgelimi, İslam bizlerle neslin ve ailenin önemini, değerini ve korunmasını emir ve telkin ederken, batı değerleri tam tersini telkin ediyor.

            Dolayısıyla çıkarılan kanunlar batı değerlerine istinat ettirildiğinden toplumdaki tahribat artıyor,aileler dağılıyor, şiddet ve istismar artıyor.

            Millet falan sözleşme feshedilsin diye meşgul olurken parçalanma ve dağılma devam ediyor.

            Bu konu ile ilgili iki açıklamayı vereyim.

            Bu açıklamaları yapan kanunlar yapılırken vekil olan ve halen kamu baş denetçisi olan Şeref Malkoç beye aittir.

            Kamu Başdenetçisi Avukat Şeref Malkoç, "Eşler tartıştığında kadın, karakola telefon açıp şikâyette bulunduğunda koca evden uzaklaştırma alıyor. Bu da öfkeyi ve kadına şiddeti körüklüyor. Biz eşleri barıştırmak yerine ayrılsın diye kanun çıkarmışız!" diye konuştu. Kamu Denetçiliği Kurumu Başdenetçisi Şeref Malkoç, gündeme dair çarpıcı açıklamalarda bulundu. Kurumun devlet, kamu kurumları, idareyle vatandaş arasında bir dostluk köprüsü olduğunu belirten Malkoç, "Mahkemeler uzun sürüyor, masraflı. Fakat bize yapmış olduğunuz müracaatı, idareden bilgileri istiyoruz ve çözüyoruz. Kısacası dünyadaki yaygın adıyla ombudsmanlık, bir denetim kurumu ama denetlerken halkın avukatlığını yapıyor, idareye de yol gösteriyor." dedi. Ayrılan çiftler arasındaki en önemli problemlerden birinin ömür boyu nafaka olduğunu kaydeden Malkoç, "Aslında kanunlarımız bu problemin çözümü için yeterli. Ancak mahkemelerin uygulamasında sıkıntı var." ifadesini kullandı. Aile arabuluculuğunun kurulmasını da kendilerinin tavsiye ettiğini anlatan Malkoç "Eşler tartıştığında kadın, karakola telefon açıp şikâyette bulunduğunda koca evden uzaklaştırma alıyor. Bu da öfkeyi ve kadına şiddeti körüklüyor. Biz eşleri barıştırmak yerine ayrılsın diye kanun çıkarmışız."https://www.gunebakis.com.tr/gundem/esler-ayrilsin-diye-kanun-cikarmisiz-h23547.html

            Bir diğer açıklaması da şudur.Türkiye'de son yıllarda kanayan yaralardan biri de evlilik hukuku, aile hukuku ve boşanmayla birlikte oluşan velayet sorunları. Boşanma oranlarına baktığımızda inanılmaz derecede artıyor. Toplumumuzun geleneksel yapısı bozuluyor, anayasada belirtilen toplumun temeli olan aile sarsılıyor.https://www.yeniakit.com.tr/haber/hukuktaki-garabeti-acikladi-toplumun-temeli-aile-sarsiliyor-430601.html

            Evet,

             Maalesef aileyi koruyan değil dağıtan, şiddeti azaltan değil çoğaltan, evlenmeyi değil, evlenmemeyi teşvik eden, mali sorunları ve evlilik dışı geçici birliktelikleri, eş cinselliği ve lezbiyenligi arttıran düzenlemeler yapılmıştır.

 Bunlar maalesef toplumu yıkıma götürüyor.

            Bir hadise ile bitireyim.

            Odamda otururken iki öğrencim bir dersle ilgili bir konu ile ilgili danışmak için geldiler .

            Kız öğrenci kalkıp gidince erkek öğrenciye her halde seviyorsun evlenmeyi düşünüyor musunuz diye sordum.

            Cevabı çok net oldu.

            Evet hocam. Çok seviyorum ama evlenmeyi düşünmüyorum.

                       Sebebini sorunca yine açık ve net cevap verdi.

   Hocam evlensek ve anlaşamazsak ömür boyu nafaka ödemeye niyetim yok da ondan.

            Velhasıl kelam.

            Aile ve nesli muhafaza etmek istiyorsak aile hukuku ile ilgili bütün mevzuatı değerlerimize ve ilkelerimize göre yeniden İnşa etmek mecburiyetindeyiz.

            Kanun koyucu bunu yapmakla mükelleftir.

            Aksi takdirde boşanma, aile kurmama, şiddet, nafaka sorunu gibi sorunlar artacak ve toplumsal yapımızın tahribi devam edecektir.

            Tahribatın durdurulabilmesi için öncelikle doğru teşhis konulması gerekir.

             Benim gördüğüm kadarıyla parçacı yaklaşımın sergilendiğidir.

             Bu yaklaşım doğru değildir. Parçacı yaklaşım bir tarafı tamir ederken başka yönleri tahrib ediyor.

            Selam ve sabırla...

 

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Bu Yazı Hakkında Ne Düşünüyorsunuz?