Büyük Birlik Ne Yapmalı?
Dr. Veysi ERKEN
Alperen, beyninin her hücresine işlemiş olan düşünceler
-değerler- iktidar olmadıkça “muhalif olma” dürüstlüğünü terk
etmeyen insandır.
Alperen ömrünün hiç bir döneminde karşısında olduğu
sistemle işbirliği yapmaya tenezzül etmeyen insandır.
Gündemin çok hızlı değişmesi, üzerinde fazlaca durulması ve tahlil edilmesi gereken konuların yeterince tartışılamaması neticesini beraberinde getirmektedir. “Ergenekon” ve “Oligarşinin on yıllardır devam eden Talanı”nı tartışalım derken karşımıza bir seçim tartışması çıkıverdi.
Mevcut kanunlar gereğince en geç Temmuz 2011 tarihi “Sandık Günü” olarak belirlediğine göre, partiler “Söz”, “Hak” ve “Karar” sahibi olması gereken milletin iradesine sığınacak ve bundan nasiplenmeye çalışacaklardır. Tabi ki, yeterli olmamakla birlikte varlığından söz edilen “Milli irade” kendilerini bu ülkenin yegâne sahibi, yöneticisi ve koruyucusu kabul eden zihniyet tarafından engellenmezse.
Milli iradeden nasiplenmeye çalışacak partilerden birisi de, şüphesiz ki, Büyük Birlik Partisidir. Seçimin gerçekleştirileceği -en geç Temmuz 2011 tarihine kadar yaklaşık olarak on sekiz aylık bir zaman dilimi bulunmaktadır. Bu zaman dilimini Büyük Birlikliler el ele, gönül gönüle fedakârlık ve feragatle değerlendirebilirlerse milli iradeden nasiplerinin çok yüksek olacağını düşünüyorum. Başarı çalışma ile doğru orantılıdır. Gerek hakiki gerekse hükmi şahsiyetlerin başarılarının gayretlerine bağlı olduğu unutulmamalıdır.
Merhum Tahir Hocamızın bir benzetmesi vardı. Bizlere sürekli olarak “hedefiniz birinci kata çıkmak ise, siz ikinci katı hedef seçiniz”derdi. Gerçekten bir insanın veyahut bir grubun başarısı gerçek hedeflerini egale edecek hedefleri seçmesine ve bu doğrultuda çaba sarf etmesine bağlıdır.
Büyük Birlik “derin millet”in sesi olmak istiyorsa 550 vekilin seçileceği seçim için hazırlığını şimdiden tanzim etmesi gerekir. Unutulmaması gereken bir husus Büyük Birlik için Temmuz 2011 tarihine kadar ki zamanın her dakikasının büyük önem taşıdığıdır.
Zaman-zaman bu sütunda ve danışılırsa yüz yüze Büyük Birlik Partisinin seçim için ne yapması gerektiği konusunda görüşlerimizi açıklamaya ve böylece Büyük Birliğe katkı sağlamaya çalışacağız. Maksat çorbada tuzumuz olsun.
Bu genel girizgâhtan sonra “Hepimiz Bir Kilimin Desenleriyiz” ve “Gücümüzü İslam’dan alıyoruz” diyen Büyük Birlik hareketinin müntesipleri seçim stratejilerini ülkemizde “olanlarla” ve “olması gerekenlere” dayandırması icap ettiğini düşünüyorum.
Yıllardır milletin haklarını gasp eden ve imkânlarını sülük gibi emen bir küçük azınlığın yüzünü derin millete izah etmek ve göstermek madalyonun bir yüzü, çözüm ile ilgili görüşler madalyonun öteki yüzünü oluşturmalıdır. Doğru teşhis tedavi için gerekli, ancak yetersizdir. Bu sebeple tedavi için gerekli reçetenin (G.Ö.R.) de sunulması gerekir.
Teşhisin “olanlarla” yani hastalığın kaynağıyla ilgili olup bir avuç insandan oluşan “zümre”nin melanetlerini, yağmalamalarını, talanlarını ve hak gasplarını ortaya koyacak boyutta, büyüklükte ve çapta olması icap etmektedir. Zira varlık içinde yokluk çekmemizin en önemli sebeplerinden birisinin “ayak” olması gereken zümrenin “baş” yapılıp alkışlanması ve kabul görmesi gerçeğidir. Bu gerçek asla unutulmamalı ve akıldan çıkarılmamalıdır.
Her biri “Monark” konumunda olan sülük zümrenin mensupları “halka rağmen” hükmetmekte olduklarının halka benimsetilmesi milli iradenin sesi olmanın başlangıcıdır.
Reçete olması gerenleri ihtiva etmelidir. Reçeteyle birlikte gayret, zaferin muştusudur.
Büyük Birlik zorlaştırmayıp kolaylaştıran, nefret ettirmeyip müjdeleyen bir yaklaşım sergileyebilir ve şahsiyeti tartışılmayan adaylarını tespit ederse önündeki barajlar ne kadar yüksek olursa olsun onları aşar, geçer. Yeter ki, milletin teveccühünü “oy”a dönüştürebilecek adaylarla ve projelerle milli iradenin karşısına çıkabilsin.
Selam ve Sabırla.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder
Bu Yazı Hakkında Ne Düşünüyorsunuz?