“Hizmet Hareketi” İslami Bir Hareket Değildir
Veysi ERKEN
Değerli dostlar.
Kendini Nakşi, Kadiri, Mevlevi veya
Nurcu olarak ifade eden bütün yapılar dinî bir hareket olduklarını, İslamî
yaşayışı bireylere ve kitlelere hakim kılmayı şiar edindiklerini ifade ederler.
Eksiklikleri, kusurları ve
sevaplarıyla bunu ifade ederler.
Bundan farklı olarak karşımıza
“Hizmet Hareketi” denilen grup çıktı. Kendi tanımlarında sürekli olarak “dinî”
bir cemaat olmadıklarını dekleri ediyor.
Buradan hareketle diyorum ki, bugün
muhtelif şekillerde sıfatlandırılmakta olan ve kendilerince “hizmet hareketi” olarak nitelendirilen
yapının İslami olmadığını herkesin bilmesinde fayda var.
Bilindiği üzere malum yapı 70’li
yıllardan beri kendine yeni adlar bulmuştur. Nurcu, camia, cemaat ve en son
hizmet hareketi.
Bu yapının İslami eylem ve
söylemlerde bulunduğunu zannettiklerimiz veya bildiklerimizle ortak paydası
olmamış, hep başkalarıyla diyalog arayışına girmiştir.
Buna rağmen “husn-u zan”da bulunarak bunların iyi faaliyette bulundukları
zannedilmiştir.
Son olup bitenlerden hareketle
söylemiyorum. Zaten olan biten artık görünür durumda. Kendilerini gizleyemiyorlar.
Sıkıştıklarında İslami terimleri
bolca kullanan bu yapının İslami olmadığını söylerken kendi tanımlamalarından
hareket edeceğim. İlaveler yapmayacağım.
Bunu söylerken konuyu abarttığımı
zannetmeyin.
Sırf dostları uyarmak için bunu
dillendiriyorum.
Hala safça malum yapıyı savunanlar
var.
Bakın kendi yazarlarının
tanımlarından hareket ediyorum.
Yanılıyorsam düzeltin.
Bir hareketse yöneticileri
yanlışlarımı ortaya koysun.
Hatalarımızı düzeltelim.
Değilse oldukları gibi kendilerini
ifade etsinler. Artık insanımız olanı biteni tam bilsin.
İşte kendi ifadeleriyle hizmet
hareketi.
“Bizim
“hizmet” dediğimiz, aynı duygu ve düşüncede birleşen fedakâr insanların
birlikteliğinin, “dinî cemaat” olarak
vasıflandırılması tam anlamıyla bir haksızlık olur. Hocaefendi kaç defa
söyledi; “dinî cemaat değiliz” dedi. Evet, Allah rızası için hareket ediliyor,
“Allah ile irtibat yoksa hayat koskocaman bir sıfırdır” deniyor. Sadece
Allah’ın Kur’an-ı Kerim’de ifade ettiği “hayır ve iyiliklerde yarışma,
kötülüklere mani olma” gayesine kilitleniliyor. Bu, insan olmanın da gayesidir.
Ama bu yapılırken yaşadığımız çağ, ülkemizin ve dünyanın şartları, imkânları
doğru okunmaya çalışılıyor. Niyet Allah rızası ama hedef; “kendimiz kalarak,
evrensel insani değerlerde buluşarak, dünya ile entegre olmaktır. Eğer bu hizmet, dinî bir cemaatin eseri
olsa; din, ırk, dil ayrımı gözetmeksizin neredeyse BM’ye üye bütün ülkelerde
nasıl olur da insanların gönlüne girilir, onlarla insanî meseleler paylaşılır
ve birlikte çalışarak barış köprüleri inşa edilebilir? Hizmet, dinî bir hareket
değil, insanî bir harekettir. 07.08.2013 Hüseyin Gülerce http://www.zaman.com.tr/full-name/sayin-barlasa-cevap-vermeliyim-_2117814.html”
Kendini hizmet hareketinin mensubu
olduğunu görenlere soruyorum. Bu tanıma göre kendinizi İslami bir hareket
olarak ifade edebilir misiniz?
Şayet bu ifadeyi kabul etmiyorsanız
Ahmet Kurucan’a da mı inanmıyorsunuz. Bakın Ahmet Kurucan da benzer şekilde
hizmeti tanımlıyor. Zamanda yazmaya devam ediyor. İşte Kuruca’nın tanımı:
“Fakat aynaya bakmadan önce bir hususa işaret
edeceğim; Hizmet demek İslam demek değildir. Bugün Hizmet’in dinimize,
milletimize ve insanlığa hizmet adına ortaya atmış olduğu fikirler, o
fikirlerin eğitim, işadamları, sağlık, diyalog, yardım kuruluşları, medya vb.
alanlarda ete-kemiğe bürünmüş şekilleri din değildir. Ahmet Kurucan 23.01.2014 http://www.zaman.com.tr/ahmet-kurucan/onceligimiz-nedir_2195092.html
Saf insanların Hizmeti İslami bir
hareket olarak görme eğilimine karşı en açık tanımı yine kendi gazetelerinde
yapmıştır. İşte Uğur Kömeçoğlunun tavsifi ile hizmet hareketi.
“Uluslararası boyutuyla Hizmet hareketi ise etki ve intikal
hatları bakımından birbirlerini tanımaları gerekli olmayan, milliyet, din,
statü, kültür gibi temellerde aynılık taşımaları gerekmeyen, çok farklı
sektörlerden ve sınıfsal kökenlerden gelebilen; tavır, tutum, sempati, mizaç,
meşreb, adanmışlık ve gönül vermişlik düzeyleri çok farklı olabilen; buna bağlı
olarak “katılım frekansları” ve “katkı yoğunlukları” sabit olmayan, neticede
çok-biçimli (polymorphous) destek ve dayanışma türevleri sağlayabilen; bu katkı
ve köken farklılıklarına rağmen çeşitli evrensel ilkelerde, ideallerde,
prensiplerde uzlaşabilen, ulus-üstü bir “aktif düşünme ve davranma” biçimidir. Bu yüzden Hizmet
hareketi bir örgüt değildir. Kökeni itibarıyla referansını irfanî neo-sufi
değerlerden alıyor olsa da mutlak manada dinsel bir hareket olarak da tasnif
edilemez. Herhangi bir mezhebin, tarikatın ya da kültün şubesi ve devamı da
değildir.
Hizmet hareketi artık
dindarlarla dindar olmayanların, Müslümanlarla Müslüman olmayanların
eğitimsizlik ve yoksullukla mücadele gibi pek çok konuda (insanlığa hizmet etme
ortak idealinde) buluşup birlikte çalışabilecekleri, örneklerini kendinden
çıkaran yeni bir imkân sahası ve fırsat haritası sunmaktadır.
Farklı
milletlerden insanları buluşturan sırlı anahtar ise yapılan işlerin mâkûliyeti
ve mantıkıyetidir. Sosyal hareketler literatürüne hâkim olanlar bilirler ki
bütün ulus-üstü hareketlerde çeşitli meslek gruplarından, muhtelif ulus, kimlik
ve etnisite yapılarından gelenler farklı gönüllülük derecelerine göre bu
hareketlere destek verir ya da katılımda bulunur. İnsanların katkı ve katılım
düzeylerinin azlığı, çokluğu sabit değil değişken olduğu için tek bir
organizasyonel modelle de açıklanamazlar.
Uğur Kömeçoğlu, 17.01.2015 http://www.zaman.com.tr/yorum_sosyolojik-bir-duzeltme-cemaat-degil-hareket_2271632.html “
Bu
tanımlara rağmen yapıyı ( hizmet hareketini) İslami zannedenlere duyurulur.
Artık bunları İslami hareket olarak görüp onlara eziyet etmeyin.
Selam
ve Sabırla…
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder
Bu Yazı Hakkında Ne Düşünüyorsunuz?