15 Kasım 2016 Salı

Gülün Bittiği Yer



Gülün Bittiği Yer

Veysi ERKEN

            4.Uluslararası Boğaziçi Film Festivali kapsamında “Gülün Bittiği Yer” isimli filmi seyrettim.
            Hikâyesini yazıp yöneten İsmail Güneş beyefendidir. 1999 yılı yapımı. Film eleştirmeni değilim. Dolayısıyla filmi sanat yönüyle tahlil edecek değilim.
            Film İşkence ve İşkencecilerle yüzleşmeyi işler. Sakın Şaşırmayın Kendinizi Bulacaksınız cümlesiyle başlar film.
Merhum Cemil Meriç’in ifadesiyle “ideolojiler deli gömleğidir”. Deli gömleğini giymemiş herkesin seyretmesi, ibret alması gereken bir film.
            17 yıl geçmiş olmasına rağmen tazeliğinden hiçbir şey kaybetmemiş bir filmdir “Gülün Bittiği Yer”
            Gerçekten gülün bittiği yer midir tokat’ın ve sopanın indiği yer.
            Bilindiği üzere dilimize yerleştirilmiş bir deyimdir “……… vurduğu yerde gül biter” anlayışı.
            Ana vurur, öğretmen vurur, polis ve asker vurur.
            Filmin kahramanı bunu sorgular hayatında, işkence hanede.
            Aynı işkenceye tabii tutulan öğretmenine de bu soruyu sorar genç.
            Tabii ki, gül bitmemektedir vurulan sopanın ve copun yerinde.
            İşkenceler kabus olur tahliyeden sonra. Göz kapanır kapanmaz başlar işkencenin, yumrukların, sopaların, küfürlerin kabusu.
            Filmi seyredip işkencecilere lanet okumayan kimse olmaz diye düşünüyorum.
            Zira film deli gömleğinden arındırılmış bir bakışla çekilmiştir.
            İşkencecinin milliyeti, cinsiyeti ve dini yoktur.
            İşkenceye tabi tutulanın milliyeti, cinsiyeti ve dini sorulmaz. Sorulmamalıdır.
            İşkence ve işkenceciye reddiye evrenseldir. Evrensel olmalıdır.
            İslami’dir.
            Film bu tema üzerinde kurgulanmış.
            Kahramanların adı yok, ideolojik kimliği yok.
            Masumiyet herkes içindir.
            Duruşu ne olursa olsun.
            Filmin bir sahnesi var ki, insanlığın bittiğinin resmidir işkence hanede.
            İşkenceye tabi tutulan gence işlemediği suçları kabul ettirmek için en adi işlem yapılır. Nişanlısı genç kızın soyunması istenir. Hem nişanlısının hem de başkasının yanında.
            En adi işkencelere tabi tutulan gencin kurtulmasına katkısı olsun diye soyunur nişanlısı.
            İşte her şeyin bittiği an. İnsanlık tükenmiştir artık.
            Gül bahçesinin çöplüğe dönüştüğü zamandır an.
            Ve gencin suçsuzluğu tescillenir.
            Suçsuz olduğu için tahliye olan genç köyüne dönerken işkence haneyi, işkencecileri ve işkenceyi unutmaz, unutamaz, kâbuslar içinde yaşar yol boyunca. İşkence sahneleri uykusunda tekrar eder durur.
            Yol arkadaşı kabuslarına şahit olur.
            Hatır soramaz bile. Zira o çocuğunu işkence sonucunda kaybeden bir savcıdır.
            İşkence mağduru genç kendisini her gün tren garında bekleyen, kurtulsun diye soyunan nişanlısına gitmek istemez.
Trende tanıştığı adama (oğlu işkence ile öldürülmüş vicdan azabından kıvranan bir savcı) bir mektup verir ve nişanlısına vermesini ister.
            Adam gencin nişanlısına mektubu veremez.
            Çocuk evine varır, evinde dinlenirken adam gencin nişanlısıyla eve gelir. Genç kız içeri girmez. Adamla gencin konuşmasını pencerenin dışından dinler.
            Adam gençle konuşur ve bir daha nişanlısı ile konuşmayı denemesini ister. Nişanlı kız konuşulanları pencereden dinler. Gencin son sözü “Bir daha deneyecek bir şey bırakmadılar” olur. Çünkü gencin gözünün önüne işkence hanede nişanlısına yapılan muamele gelir.
            Kız pencerenin kenarından ayrılır.
            Gider. Gittiği yer gülden çöplüğe evrilmiştir.
            Film gül bahçesinin çöplüğe dönüşü ile biter.
            Hasılı kelâm;
            Deli gömleğini çıkarıp işkenceleri ve işkencecileri lanetlemek isteyen herkese sesleniyorum Bu filmleri sahiplenin ki, şiddetin ve işkencenin hayatımızdan çıkışını sağlayabilelim.
            Dinimiz İSLAM.
            İSLAM barış ve huzur demek olduğu halde biz işkenceyi her yerde mubahlaştırmışız.
            Artık benim işkencecim iyi, senin işkencecin kötü anlayışını hayatımızdan ve insanlıktan kovalım, yok edelim.
            Mamak Cezaevleri, Diyarbakır Cezaevleri, Ebu Gureybler, Guantanamolar olmasın.
            Her yer gül bahçesine dönsün. Dilimizdeki “…..vurduğu yerden gül biter” sözü silinsin, gitsin.
            Gerçek anlamda gül her yerde bitsin. Ülkemiz ve bütün dünya gül bahçesi olsun, yüzler gülsün, insanlık gülsün.
            Selam ve Sabırla…

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Bu Yazı Hakkında Ne Düşünüyorsunuz?