3 Kasım 2016 Perşembe

İslam Ülkeleri Olarak Birlik Olursak



“İslam Ülkeleri Olarak Birlik Olursak”*

Veysi ERKEN

            Zalime meydan okuyan seslere, fiillere ve icraatlara ne kadar muhtacız.
            Yıllardır milletimize zilleti meziyet olarak yutturdular.
            “Bizden adam olmaz”, “biz bir şeyi beceremeyiz”, “gücümüz batılılara yetmez” teranelerini yıllardır dinliyoruz.
            Bizler bu zillete karşı yıllardır mücadele ettik ve etmekteyiz.
            “Mefkuremiz göklerde dalgalanan bir sancak, Allah’ın huzurunda eğiliriz biz ancak” diye haykıran bir nesiliz.
            Gereğini gücümüz yettiği kadar ifa etmeye çalıştık.
            Doğrusu şu konuşmayı dinleyince duygulandım.
            Bu çıkışlara ne kadar çok ihtiyacımız var.
            *“İslam Ülkeleri Olarak Birlik Olursak, Bölgemizdeki Sorunları Başka Hiçbir Güce İhtiyaç Duymadan Kendimiz Çözeriz”
            Evet, birlik olursak coğrafyamızın ve gönül coğrafyamızın sorunlarını çözeriz. Buna inanıyorum.
            Sayın cumhurbaşkanı Recep Tayyip ERDOĞAN bu gerçeği dillendiriyor.
            Evet inananlar kardeştir ve gereğini yapmalıdırlar ki, zilletten ve esaretten kurtulalım.
            Bu duygularla bu çıkışın ilgili bölümünü tarihe not düşme babında paylaşayım istedim.
            İşte o bölüm.
“İNANANLAR KARDEŞTİR DİYORUZ, AMA NE YAZIK Kİ KARDEŞLİĞİMİZİN GEREĞİNİ YERİNE GETİRMİYORUZ”
İİT gündeminde yer alan temel meselelerin çözümü için mutlaka yakın iş birliği içinde olunması ve ortak hareket edilmesi gerektiğini belerten Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Zira İslam âleminin içinde bulunduğu en büyük sıkıntı, Rabbimizin emri istikametinde değil de ne yazık ki –tersi demek istemiyorum, o da bize yakışmaz- ona uzak bir tavır içerisinde yaşamamızdan kaynaklanıyor. ‘İnananlar kardeştir’ diyoruz; ama ne yazık ki kardeşliğimizin gereğini yerine getirmiyoruz. ‘Hepiniz toptan sımsıkı Allah’ın ipine sarılın’ hükm-ü ilahisi mevcut; ama toptan sımsıkı Allah’ın ipine değil, başka yerlere sarılanlar var. Bu şekilde dağınıklık içinde olan bir İslam dünyası var” değerlendirmelerinde bulundu.
Filistin meselesi başta olmak üzere, uzun zamandır İslam dünyasının gündeminde olan sorunlar henüz çözülememişken, önüne sürekli yeni ve daha büyük sınamalar çıktığına vurgu yapan Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Bölgemizde ve dünyanın her köşesinde dökülen kanlara, yitirilen canlara, uygulanan zulümlere, yaşanan mağduriyetlere baktığımızda sıkıntıyı hep Müslümanların çektiğini görüyoruz. Daha acısı, dökülen Müslüman kanlarının büyük bölümünün faillerinin de yine Müslümanlar olmasıdır. Müslümanların yaşadıkları coğrafyaların imkânları ve zenginlikleri başkaları tarafından kullanılıyor, ama yitirilen canlar hep bizden oluyor. Bu çarpıklığın daha fazla devam etmesine izin veremeyiz” diye konuştu.
“COĞRAFYAMIZDA BİR ASIRDIR OYNANAN BU KİRLİ OYUNA DAHA NE KADAR TAHAMMÜL EDECEĞİZ?”
“Bugün Irak’ta, Suriye’de, Afganistan’da ve daha pek çok yerde ortaya çıkan meselelere, Müslümanlar kendileri niçin çözüm bulamıyor? Etnik ve mezhebi ayrışmalara dayalı çatışmalar daha ne kadar sürecek? Müslümanların erkekleri katledilir; kadınları, çocukları, yaşlıları her türlü zillete maruz bırakılırken, İslam dünyası tek bir anını dahi nasıl huzurlu geçirebilir? Dışarıdan aranan kurtarıcıların zaten sorunların sebepleri olduğunu görmek için daha ne kadar acı çekmemiz gerekiyor? Coğrafyamızda bir asırdır oynanan bu kirli oyuna daha ne kadar tahammül edeceğiz?” diyen Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Bu sorulara samimi cevaplar aramayan bir Müslüman, kalbiyle ve zihniyle esarete teslim olmuş demektir. İslam ise, kalbi ve zihni özgür olanların dinidir, bunu böyle bilmemiz lazım. Çünkü iradesini başka bir güce ram eden Rabbine sırtını dönmüş demektir. Hiçbir Müslüman böyle bir duruma düşmez, düşemez” şeklinde konuştu.
MÜSLÜMANLARIN MESELELERİNİ ÇÖZMEK İÇİN SAMİMİ BİR ÇALIŞMA ORTAYA KOYMALIYIZ”
Cumhurbaşkanı Erdoğan şunları söyledi: “Açık konuşacağım: Ben, diğer tüm sıfatlarımdan ari şekilde, Türkiyeli bir Müslüman olarak, Suriye’de yaşananlardan hicap duyuyorum. Irak’ta yaşananlardan hicap duyuyorum. Afganistan’da yaşananlardan hicap duyuyorum. Somali’de, Yemen’de, Libya’da yaşananlardan hicap duyuyorum. Akdeniz’de, Ege’de derme-çatma deniz araçlarıyla, sınır kapılarında itilip kakılma pahasına Avrupa ülkelerine gitmeye çalışan Müslümanları gördükçe utanıyorum, hicap duyuyorum. Ama bir taraftan da hırsım artıyor, kinim artıyor. Dergilerinin kapağına Aylan bebeğin resmini basmak suretiyle ondan bir şeyler kotarmaya çalışanları gördükçe kinim artıyor, hırsım artıyor. Çünkü dürüst değiller, samimi değiller. Aylan bebeği acaba oralara atan, iten sebepler ne, nasıl oldu bunlar, oraya nasıl geldi? Ümran bebeğin resmini kalkıp da ekranlara getirmek, dergilerin kapağına basmak iş değil. Onları o hale getirenler kim? Önce bunun hesabını verelim, bunu soralım. Botların içinde 70 kişi, 100 kişi; botu şişlemek suretiyle batıran o batı zihniyetini biz acaba ne zaman zihinlerimizde batıracağız, bunu soralım. Müslümanların içine düştüğü, düşürüldüğü bu zillete isyan etmeyenin, bırakın imanını, insanlığından şüphe ederim. İslam İşbirliği Teşkilatı olarak, eğer dünyadaki Müslümanların tüm bu meselelerinin çözümü için samimi ve kararlı bir çalışma ortaya koyamazsak, bu ismi, bu temsili hak etmemiş oluruz.”
            Bilinmelidir ki, inanır, gereğini sabır ve sebatla yaparsak zafer bizimdir.
            Selam ve Sabırla…

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Bu Yazı Hakkında Ne Düşünüyorsunuz?