Engellenen Çalışmalar (Aşılar ve İlaçlar)
Veysi Erken
Küresel haydutlar elemanları vasıtasıyla ülkemizde geliştirilebilecek her ürünü engellemeye çalışmışlar ve çalışmaya devam ediyorlar. Beceremedikleri durumlarda yine vazgeçmiyorlar ve geliştirilen ürünleri yok etmeye, fabrikaları havaya uçurmaya çalıştılar, çalışıyorlar.
Uçak imalatından devrim arabasına, İHA ve SİHA’ya, Cep Telefonundan iletişime kadar. Kısaca her alan, iş ve işlemler karşısında bu ihanet şebekesi ülkemizin karşısına dikilmektedir. Özellikle Silah ve İlaç sanayi engellenmek istenen en önemli alanlardır. Onun için diyorum ki, “Türkiye’de Muhalefet yok, Türkiye’ye Muhalefet vardır.”
Tabii ki, yazıyı fazla uzatmamak için sadece ilaç ve aşı konusundan bahsetmek ve örneklendirmek istiyorum.
Son salgın dönemi denilen bu dönemde tabii hammaddelerden (bitkiler)geliştirilen ve hastalıkları engellemede başarılı olduğu iddia edilen bütün çalışmalar görmezlikten geliniyor ve yok farz ediliyor.
Aşı konusu da böyledir. Hala yerli aşı çalışmaları ve kullanımı engelleniyor.
Hâlbuki yerli aşı ve ilaç çalışmaları yeni değildir. Osmanlı döneminden beri var olan ve geliştirilen ilaç ve aşı vardır.
Aynı şekilde 1928 yılında Hıfzıssıhha enstitüsü kurulmuş pek çok aşı geliştirilmiş ve Maalesef 1998 (28 Şubat darbesinden sonra Ecevit, Yılmaz dönemi) yılında faaliyeti durdurulmuştur. Konu şu şekilde haberleştirilmiştir. “1928'de aşılar, serumlar ve birçok hayati ürünün üretilmesi amacıyla kurulan Refik Saydam Hıfzıssıhha Enstitüsü 1998 yılında aşı üretimini durdurdu. Bir başka deyişle 1998 yılından beri Türkiye'de lisanslı bir aşı üretilmiyor, dışa bağımlıyız. Enstitüde şu aşılar üretiliyordu:
– Tifo – Dizanteri – Kolera – Veba – Meningokok – Stafilokok – Boğmaca – Brusella – Oral BCG – İntradermal BCG – Difteri – Tetanoz – Kızıl – Alimunyum presipiteli karma aşılar – Lekeli humma – Kuduz – Çiçek – Grip https://www.sozcu.com.tr/2020/gundem/ataturk-doneminde-dunyaya-asi-ihrac-eden-turkiye-asisiz-kaldi-6041467/
Hâsılı kelam diyeceğim şudur. Sömürge olmak istemiyorsak başta içteki ihanet şebekesinden kurtularak kendi ilaç ve aşılarımıza dönmek mecburiyetindeyiz.
Özellikle bize tevarüs etmiş(tabii ki, imha edilmemişse) bilgi ve beceri birikimini tekrar ihya ederek gerekli çalışmalar, yenilemeler ve geliştirmeler yapılmalıdır.
Temennim ihanet çemberinin yarılması ve bütün insanların istifadesine sunulabilecek ilaç ve aşının bir an önce kullanıma sunulmasıdır.
Zor mu?
Elbette ki, hayır.
Yeter ki, Allah dayanıp sa’ye sarılalım.
Selam ve Sabırla…
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder
Bu Yazı Hakkında Ne Düşünüyorsunuz?