Başarılı olmak
Veysi ERKEN
Başarmak, muvaffak olmak sıkça dillendirilen kavramlardır. Başkasına yön vermek, bir düşünceyi tebliğ veya iktidar olmak isteyen herkes başarılı olmak ister diye düşünüyorum.
Tabi ki, başarıdan bahsedilebilmesi için bir “ölçü” gerekir. Bir eğitimcinin başarısı öğrencilerine kazandırmak istediği bilgi veya becerilerin gerçekleşmesi derecesi ile ölçülür.
Aynı mantıkla hareket ettiğimizde politik başarıdan bahsedilebilmesi için partiler ve parti yöneticileri için de bir “ölçü”den bahsedilmesi gerekir.
Tespitlerimize göre politik başarı için “oy yüzdeleri” veya “iktidar” esas alınır. İktidar olmayı veya yüksek bir oy oranını esas almayan yöneticiler sadece ve sadece kendi kitlelerini kandırabilirler.
Bu bağlamda başarılı olmak isteyenlerin yapmaları gereken ilk iş toplumda “duygu” birliğini oluşturmalarıdır. Özellikle duygu birliği politik bir yapının müntesipleri için şarttır.
Buradan hareketle “Aynı dili konuşanlar değil, aynı duyguları paylaşanlar anlaşır” tespitini sürekli esas almışımdır.
Bu doğru bir tespittir. Başarılı olmak ve ülkede büyük birliği kurmak isteyenlerin ilk yapacakları şey geniş kitlelerde aynı duyguları oluşturarak heyecan dalgası yakalamalarıdır.
Bu işi başarırlar duygusu kitlelerde oluştu mu gerisi kolay.
Bunlar başarırlar dedirtmek için toplumun değerlerini ve ihtiyaçlarını bilerek çözüm önermek de gerekir.
Yine beraber olma ve beraber başarma duygusu vazgeçilmez hale getirilebilmelidir. Bu yapılamazsa teşkilatlarda zaafiyet ve dağılma başlar.
Yapılması gereken ilk iş uzak veya yakın herkese ulaşmaktır. Başarı için özellikle yolu kesişmiş olanlar asla unutulmamalı. Yolu kesişmişlerin unutulduğu hallerde başkalarıyla duygu birliğini oluşturmak mümkün olamamaktadır.
Başarılı olmak için müntesiplerde öyle bir heyecan dalgası oluşturulmalıdır ki, “Brezilya’da kanat çırpan kelebek Kanada’da fırtınaya sebep olabilir” misali gönüllerde “başarı”ya odaklanmayı gerçekleştirebilsin.
Müntesiplerdeki heyecan bir yönüyle önde gidenlerde ve temsil makamında olanların duruşlarına bağlıdır.
Önde giden ve temsil makamında olanlar güven, dürüstlük, doğruluk ve cesaret özellikleriyle kimseyi “ötekileştirme”diklerini ortaya koymak durumundadır. Bunu yapamayan yöneticiler asla başarılı olamazlar.
Nitelikleriyle dik duruşlarını ispat etmek başarı için elzem olan hususlardandır. Rüzgârın yönüne göre yamulabileceği hissini etraftan silemeyenlerin başarılı olması beklenmez. İttifak söylentileri rüzgârın tesirinde kalınabileceğinin delilidir.
Kısaca ülkemizdeki kurulu partilere bakıldığında durum daha bariz bir şekilde görülür.
Benim adım falan demekle başarı elde edilemeyeceği gibi, kendinden farklı düşünenleri yapılarından uzak tutmaya çalışanlar, iç yapılarında iletişi kuramayanlar da muvaffak olamazlar.
Başarılı görünen yapılara baktığımızda hem kendi müntesipleri arasında hem de yönetimine talip oldukları halkla iletişimlerinde aynı duyguları oluşturmaya çalıştıklarını görürüz.
İlayı Kelimetullah doğrultusunda âleme nizam verme iddiasında olanlar bunu beceremezler mi?
Pek ala becerirler.
Yeter ki, başta müntesiplerinde olmamak üzere kimseyi ötekileştirmeden kitlelerde aynı duyguları oluşturmaya çaba harcasınlar.
Zor mu?
Değil.
Yeter ki, “Ferhat misali dağları delmeye” ve gönülleri fethetmeye azmedilsin.
Ha gayret.
Seçime ne kaldı.
Selam ve Sabırla…
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder
Bu Yazı Hakkında Ne Düşünüyorsunuz?