Bakan yardımcılığına Talip Olur muyum?
Veysi ERKEN
Muhabbet olsun diye bazı konular kendiliğinden açılır ve tartışılır. Hasbıhal esnasında herkes kendince çözüm önerir. Dün dostlarla sohbet ederken üç konu üzerinde yoğunlaştık.
“Bakan Yardımcılığı”, “Derin Ağabeyler” ve “Anayasanın 90. Maddesi.”
Yönetim mevzuatımıza giren Bakan yardımcılığı üzerinde sohbet ederken herkes bu makamlara layık birilerinden söz etmeye başladı.
Varılan sonuca göre benim insan hak ve özgürlükleri alanında gelişmeleri ve STK’larla işbirliğim gereğince bakan yardımcılığını hak ettiğim yönünde oldu.
Yürütebilir miyim?
Hiç kuşkunuz olmasın.
Laf olsun torba dolsun diye söylemiyorum.
Yürütebilirim. Hem de çok iyi bir şekilde.
Talip olur muyum?
Olmam.
Neden mi?
Ben ne derin ağabeyleri ne de devlet adamlarını öncelerim de ondan.
Kısaca;
Dostlar beklemeyin beni bakan yardımcısı yapmazlar.
Heveslenmeyin.
Hevesiniz kursağınızda kalır.
Derin Ağabeyler
Sohbet esnasında bir önceki yazım olan “devlet adamı” kavramını neden sevmediğimi uzun uzun izah etme durumunda kaldım. Sıkılmadan ve sıkmadan anlattım. Dostlar hak verdiler.
Bakış açımın kendilerine yeni bir ufuk açtığını ifade ettiler. Sağ olsunlar. Tabii ki, buna bağlı “derin ağabeyler” konusu açıldı.
Kanaatime göre bir teşkilatın önündeki en önemli takozlardan birisi “derin ağabeyler”dir.
Yakın geçmişimizde sıfır noktasına sürüklenen teşkilatları ve derin ağabeyleri göz önüne getirelim. Malum köklü bir partide kongre sonucunda derin ağabeyler devreye girmiş, başka partilerin derin ağabeylerinden fetvalar almış ve seçilen başkanın partiyi terk etmesine vesile olmuşlardı.
Sadece bu olay bile “derin ağabeyler” boyutunun derinlemesine incelenmesinin zorunluluğunu ortaya çıkarır.
Dost bildiklerimiz bundan ibret alırlar mı?
Kendi pozisyonlarını ve “derin ağabeyler”ini sorgularlar mı?
Ben ümitli değilim.
Zira “küçük olsun benim olsun” felsefesine iman etmiş olan dostlar ve “derin ağabeyler”i hal ve gidişten pek memnun görünmekteler.
Ne diyelim Cenabı Allah encamımızı hayreylesin ve bizi “devlet adam”ları ile “derin ağabeyler”den muhafaza eylesin.
CHP Anayasanın 90. Maddesini Tam Hatırlayıp Savunsa
Kriz çıkarma marifetini genlerinde taşıyan CHP yine marazalıkta başı çekmekte. Bu konu da sohbetimizin bir parçasıydı.
CHP ve başına getirilen Kemal Kılıçdaroğlu Anayasanın 90. Maddesine atıf yapmaya başladılar.
Neymiş efendim Anayasanın 90. Maddesine göre usulüne uygun kabul edilmiş uluslar arası sözleşmeler kanun hükmündeymiş ve Anayasaya aykırılığı ileri sürülemezmiş.
Elhak doğru.
Bunun için Ergenekon sanıklarının uzun tutukluluk halinin sonlandırılması ve mecliste yerlerini almaları gerekirmiş.
Ben CHP’nin alayına ve özellikle Kemal Kılıçdaroğluna günaydın diyorum.
90. maddeyi yeni fark ettiniz.
90. Maddeye göre kabul edilmiş kaç sözleşme var?
Hiç incelediniz mi?
Kadınlara yönelik ayrımcılığa ve eğitimdeki haksızlıklara ne zaman karşı çıkacaksınız?
Siz hiç bu alandaki sözleşmeleri okudunuz mu?
Başörtülülerin haklarını ve hukuklarını her yerde savunacak mısınız?
Eğitim sözleşmesinden doğan hakları savunacak mısınız?
Eğer bütün hak ve özgürlükleri ayrım yapmadan herkese ve her kesime yönelik olmak üzere savunacaksanız.
Buyurun bir destek de benden.
Lütfen samimi olun.
Özgürlük sadece sizin adaylarınıza değil herkes için gereklidir.
Hukuk ve adalet herkes için vazgeçilmezdir ve olmalıdır.
Bunu diyebiliyorsanız düştüğünüz kuyudan çıkabilirsiniz.
Selam ve Sabırla…
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder
Bu Yazı Hakkında Ne Düşünüyorsunuz?