Sözü Suç
Saymak…
Veysi ERKEN
İçinde yaşadığımız zaman dilimi “söz”ün zirve yaptığı “şiddet”in ve “tefrika”nın dibe düştüğü zaman olmalıdır.
Evet…
“Söz” önemlidir
ve özgürce söylenmelidir. Herkes eteğindeki taşları dökmeli, takke düşmeli ve
kel görünmelidir.
“Söz” ama'sız, lakin'siz, fakat'sız,
yalnız'sız dürüstçe söylenebilmelidir.
“Söz” bizim tevhidimizi sağlamalıdır. “La ilahe illallah Muhammed’un resulullah”
ifadesinde yerini bulduğu gibi.
“Söz”ün önemi artmıştır. Yıllar önce
bunu şu şekilde dile getirmiştim.
Mazlumder
İstanbul şubesinin bir eyleminde kullandığı “Sözü suç saymak, insanı ve insana dair her şeyi yok saymaktır… İnsanları
ya tanrılar ve kulları, ya da efendiler ve köleleri diye ayırmaktır… Bu
denklemi kabul etmeyene ya tımarhane, ya da hapishane sunmaktır… İnsan olmak, söze
koyulan her türlü sınıra karşı koymaktır…” ifadesinin açılımı ile ilgili
ciltler dolusu eser yazılabilir.
Sözü kim veya kimler suç sayar ve yasaklamaya çalışır?
Geçmişte ve günümüzde sözü suç sayan var mı?
Yukarıdaki ifadeler neden “düşünen adam” heykelinin önünde haykırılıyor?
Bunun cevabı nedir?
Bana kalırsa cevap çok basit.
Cevap şu: Söyleyecek sözü olmayanlar “söz”ü suç saymaktalar.
Hayatını
insanca değil, hayvanca yaşamak isteyenler sözü suç sayarlar. Her şeye rağmen
biz sözün en güzeline talibiz ve sözün en güzelini dillendirmeye çalışacağız.
Biz “ahsen-i
takvim” dairesinde kalıp “esfel-i
safilin” derekesindekiler gibi sözü suç saymayacağız ve herkesin sözünü
söylemesinin gerekliliğini haykıracağız.
İnsanı ve insana dair her şeyi kimler yok sayar?
Firavunlar mı dediniz.
Evet, firavun da doğru sözü söyleyen sihirbazlarının söz
hakkını kısıtlamıştı. Kendinden izin alınmadan söz söylemek ve inanmak yasaktı
zira. Onun içindir ki, insana ve insana dair her şeyi yok saymaya kalkışmıştı.
Tıpkı bugünün firavunları gibi.
İnsanları kim “tanrılar ve kullar diye ayırır?
Hevâ ve hevesini, şan ve şöhretini, makam ve gücünü ilah
edinenler edinenler mi dediniz. Aynen katılıyorum tespitinize. Biz insanları “tanrılar” ve “kullar” olarak ayırmayacağız; zira her şeyin Allah’ın mahluku
olduğuna inanırız ve sözü suç saymayacağız.
Sözü kendilerini bu alemin “monark”ı ve “efendisi” görenler
yasaklamaya çalışmakta, kölelik rejiminin devamı için.
Sözü “kafesten(!)
kurtardıklarını kafesleyen nemrutlar” yasaklamakta ve direnenlere ya
hapishaneyi veya tımarhaneyi layık görmekte.
Her şeye rağmen direnenler kazanacak ve sözü haykırmaya
devam edecek. Çünkü “İnsan olmak, söze
koyulan her türlü sınıra karşı koymaktır…”
Biz “insan”ız.
Ve…
Söze karşı konulan her türlü sınıra karşı koyacağız.
Sonumuz “tımarhane” veya “yusufiye” olsa bile.
Biz insanız.
“Emr-i bilmaruf ve
nehyi anil munker” çerçevesinde söze konulan her türlü sınıra ve
sınırlamaya “hayır” diyeceğiz.
Var mısınız beraber haykırmaya?
Var mısınız sözü sınırlamaya çalışan firavunlara ve
zalimlere karşı beraberce direnmeye
Varım diyenlere…
Gönlümüz açık…
Selam ve Sabırla…
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder
Bu Yazı Hakkında Ne Düşünüyorsunuz?