Yardımlaşma ve Zalime Düşmanlık
Veysi ERKEN
Müslümanlar, Kur’an-ı Kerim’de
emredilen “küresel bakış”ı
kaybettiklerinden olay ve olguları çözümlemede sıkıntı yaşamaktadır.
Özellikle içinde bulunduğumuz
coğrafyadaki insanımızın kafasının karışık olduğunu görüyoruz.
Tabii ki, burada kastedilen okumuş, aydın, münevver, akademisyen
vs. zannedilenlerdir.
Bahsi geçen taifenin bütün
çözümlemeleri, tefekkürleri ve düşünüşleri “batılı
okuma”ya dayanır. Müslüman olduklarını söylemelerine rağmen olay ve olguları
İslamî metinlere, İslam’ın küresel bakışına ve ahlakına göre yorumlamada “sorun” yaşamaktadırlar.
Rahatlıkla diyebilirim ki, bahsi
geçen taifenin %99’u “batılı okuma”nın
tesiri altında olup konunun cahilidirler.
Özellikle medyada piyasaya sürülen
bahsi geçen taifenin elemanlarına bakınız dediğimi anlarsınız.
Şayet başka ülkelerin adamı
değillerse (başka ülkelerin adamlarına
diyeceğimiz bir şey yok. Zaten onlar görevini yapıyor.) “batılı okuma”nın
tesiri altında bizi biz yapan değerlere farkında olmadan düşmanlık ettiklerini
görürsünüz.
Birkaç örnek vereyim. Son günlerde
kafası karışmış aydınlarımız mültecilere ve muhacirlere neden yardım ediyoruz,
bizim görevimiz mi? gibi ifadeleri bolca kullandıklarına şahit oluyoruz.
Kötü niyetli olmayabilirler, ama
İslam’ın evrensel bakışından bihaber oluşlarından olsa gerekir ki, bu ifadeleri
kullanıyorlar.
Şu
ayetteki mesajı anlamış olsalardı yeterdi diye düşünüyorum. “….Sizi Mescid-i Haram'dan çevirdiklerinden
dolayı bir topluma karşı beslediğiniz kin, sizi saldırıya sevk etmesin. İyilik
ve takvâ üzerinden yardımlaşınız; günah ve düşmanlık üzerinde yardımlaşmayınız,
Allah'tan sakınınız. Çünkü Allah'ın azabı şiddetlidir. Maide-2”
Bilindiği üzere Kur’an-ı kerimin
mesajı evrensel ve bütün asırlar için geçerlidir. Ayeti bu bağlamda
okuduğumuzda iyilik ve takva üzerinde yardımlaşmanın evrenselliğini ve günümüze
hitabını anlarız.
Yardım günah ve düşmanlık için
reddedilmiştir. Dolayısıyla bir topluluğa yardım ederken bir ilkemiz olmalıdır.
Kötülük ve düşmanlık için
yardımlaşma yasaklanmış ve düşmanlık “zalimler”
için tahsis edilmiştir.
Başka bir ayette “Artık (İslam'a
mani) bir zulüm ve baskı kalmayıncaya ve din de yalnız Allah'ın oluncaya kadar
onlarla savaşın. Şayet (Hakka karşı direnmekten) vazgeçerlerse, (bilinçli
olarak) zulüm işleyenlerin dışındakilere
karşı tüm düşmanlıklar sona erecektir. Bakara-193” denilmektedir.
Bu konuda yüzlerce değil, binlerce
misal verilebilir.
Bugünü okuyamayanlar Kur’an’daki
ilkeleri bilmeyenlerdir.
Bu anlamda art niyetli olmayan bütün
akademisyenlere, aydınlara, münevvere vs. gruplara tavsiyem tefekkürlerine
doğru bir zemin aramalarıdır.
Batılı okuma tarzı felahımıza değil,
yok olmamıza yol açmaktadır.
Ülkemizin huzuruna, barışına ve
kalkınmasına katkı sağlamak isteyen herkesi tefekküre ve doğru tefekkür zemin
ve okumalarına davet ediyorum.
Selam ve Sabırla…
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder
Bu Yazı Hakkında Ne Düşünüyorsunuz?