24 Kasım 2015 Salı

İhlâs Finans Fecaati ve Reform Nasıl Yapılabilir



 İhlâs Finans Fecaati ve Reform Nasıl Yapılabilir

Veysi ERKEN

            Seçimlerin akabinde “acil eylem planı” diye bir yazı yazdım. Yüzlerce mail aldım. Her mail gönderen için cenabı Allah’ın razı olmasını temenni ediyorum.
Özellikle ANAYASA ve AÇIK ÜNİVERSİTE ile ilgili çokça yazmamı isteyenler fazla oldu. Kısmetse bunlarla ilgili yazılar yazacağım. Özellikle AÇIK ÜNİVERSİTE Türkiye için vazgeçilmez konudur.
Buna ilaveten yıllardır mağdur olanların mağduriyetleri ile ilgili yazı yazmamı isteyenlerle reformların nasıl yapılması gerektiği hususlarının unutmamasını talep edenlerin sayısı ihmal edilemeyecek kadar çok oldu.
Mağdurların başında İhlaszedeler gelmektedir. Mağdurlar hiçbir şekilde İhlas holdingin sahipleri ve yöneticileri konumunda olanlara haklarını helal etmiyorlar. Mağdurlar konunun çözülmesini istiyorlar.
İhlâs finansın mağdurları İhlâs holdingin kayyıma devredilmesini talep ediyorlar. Mağduriyet ancak bu şekilde giderilebilir.
Zira ihlas holdingi yönetenlerin İhlas Finansın paralarını diğer şirketlerine aktardıklarını biliyorlar.
Umarım ki, hak ve adaletten bahseden Başbakan Sayın Ahmet Davutoğlu bu mağduriyete öncelikle el atar ve icraatlarının ilk ayında bunu çözer.
Reform konusuna gelince.
İlk üç ay için çeşitli vaatlerde bulunulmuştur.
Bunların yapılabilmesi için bürokrasinin devre dışı bırakılması gerekir diye düşünüyorum.
Genel olarak bürokrasi statükocudur.
Değişimden korkar.
Mevcut durumunu ve konumunu muhafaza etmek ister.
Bunun için reform için sivil kuruluşlardan faydalanılmalıdır.
Bunun en tipik örneği seksenli yıllardan beri değiştirilemeyen ANAYASAdır.
Gelmiş geçmiş bütün partiler ve yöneticileri yakındıkları halde ANAYASAYI değiştirmemişlerdir.
Zira Anayasayı değiştirme talepleri ciddi olmamıştır.
Anayasayı ciddi olarak değiştirmek isteyenler TASLAK METİN ortaya koymak mecburiyetindedir. Bugüne kadar hiçbir parti ve parti yönetimi bunu ortaya koymuş değildir. Bu dönemde TASLAK METİN ortaya koymayan partilerin samimiyetinden bahsedilemez. Bu böyle bilinmelidir.
Bunun gibi diğer konular da böyledir.
Genel olarak BÜROKRASİ statüsünün değişmesini ve imtiyazlarının bitmesini istemez.
Onun içindir ki, hazırladığı metinler statükonun tahkiminden başka işe yaramaz. Lojman, makam araçları, sosyal tesisler, maaşlar arasındaki uçurum ve diğer imtiyazların devamı hatta artması bunun göstergeleridir.
Türkiye’nin kalkınmasını isteyenlerin ilk yapmaları gereken şey bürokratik vesayeti kırmalarıdır. Tabii ki yürek ister.
Acil olarak da yapılması gereken budur.
Kanser tedavisinde mikroçip teknolojisini geliştiren ilim adamımızın söyledikleri bu konunun anlaşılması için yeterlidir. Konuşmasını dinlemek isteyenler için link:  http://www.haber24.com/harvard-universitesi-prof-dr-mehmet-toner-ve-ekibi-abd-de-kanser-tedavisinde-cigir-acan-mikrocip-i-gelistirdi-haberi-108560  Konuşmasının meali şudur. Benim gibi bir ağacın Türkiye’de yetişmesi mümkün değildir. Mevzuat engelleri yüzünden Türkiye’de ilmi çalışma yapılamıyor. Puanım düşük diye Türkiye’de çalışma imkânı bulamadım.
Bu ifadenin benzeri çoktur. Yerli otomobil için söylenenler ve yazılanlar birer misaldir. YÖK’ün hukuk, tıp ve mühendislik fakülteleri için aldıkları kararlar bürokratik vesayetin birer örneğidir ve bu yanlış kararlardan hemen vazgeçilmelidir.
Teknolojiyi yerli olarak geliştirmek isteyenlerin önünde Çin Seddi gibi engeller vardır ve bürokrasi bunun aşılmasını istememektedir.
Onun içindir ki, samimi olarak reform yapmak ve adaletli bir ülke oluşturmak isteyenlerin BÜROKRASİNİN dışında hareket etmesi gerekir.
Selam ve Sabırla...

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Bu Yazı Hakkında Ne Düşünüyorsunuz?