3 Şubat 2016 Çarşamba

Bülent Arınç ve Diğerleri



Bülent Arınç ve Diğerleri

Veysi ERKEN

            Yıllar önce “politikayı siyasetleştirelim” diye bir yazı yayınlamıştım.
            Bilindiği üzere “politika” genel anlamda yalan dolan üzerine inşa edilir. Siyasetin ise bir “ahlakı” olur.
            Siyasi veya yönetimsel (idari) faaliyette bulunanlar ahlaklı olmak mecburiyetindedir. Aksi takdirde politikleşirler.
            Konuyu bu bağlamda ele aldığımızda aynı yönetim faaliyeti içinde bulunanlar faaliyetlerinden ortak bir şekilde sorumludurlar diyebiliriz.
Diyebiliriz ifadesi bile hafif kalır.
Mutlak anlamda sorumludurlar denilmesi daha doğrudur.
            Merhum Muhsin Yazıcıoğlu ile birlikte aynı yönetimi paylaştım. Hatasıyla sevabıyla o dönemin sorumluluğunu taşıyorum. Görevim esnasında doğruluğuna inanmadığım hususlarda o zaman kanaatimi dile getirdim. Aynı dönemde görev yaptığımız arkadaşlar şahittir.
 Yanlışta ısrarı görmedim görsem ve onu kaldırmaya gücüm yetmemiş ise yapmam gereken bir tek şey vardı. O da orayı terk etmem ve yanlışa iştirak etmememdi.
            Bunu dile getirmemim sebebi Bülent Arınç ve benzerlerinin son durumlarıdır. Yıllarca beraber oldukları, aynı yönetimi paylaştıkları ve icraat ortaklığı yaptıklarını suçluyorlar.
            Yazık diyorum.
            Hem de çok yazık.
            Yıllarca beraber olduklarının yanlışlıklarını bugün dile getiriyor Bülent Arınç.
            Bülent Arınç’tan mülhem bu tutumu başkaları da dile getirmeye çalışıyor. Aynı yönetimde bulunmuşlar hepsi.
            İcraat ortakları bugün konuşuyor.
            Bülent Arınç’a şu soruyu sormamız zorunludur diye düşünüyorum.
            Yıllarca beraber olduğunuz kişi veya kişilerin yanlış icraatlarına neden ortak oldunuz?
            Sizin için makamlar yanlışlara göz yumma yeri midir?
            İcraatlar sizi rahatsız ediyor idiyse neden görevde olduğunuz dönemde bunları ifade edip gereğini yapmadınız. Merhum Mehmet Akif’in ifadesiyle “Hiç olmazsa yanımdan kovarım” tavrını neden sergilemediniz veya istifa etmediniz.
Yanlış icraatta vebaliniz yok mudur?
            Şayet icraatlar doğru idiyse bugün neden konuşuyorsunuz?
            Sizi konuşturan bir yer mi var?
            Siyasi tecrübelerim şunu göstermiştir ki, yönetimde bulunduğu dönemde sessiz kalanların sonraki konuşmaları samimi değildir.
            Makamlar, mevkiler ve görevler yanlışlıkların sessizce geçiştirileceği yerler değildir ve olmamalıdır. Makamlar “haksızlık ve yanlışlık karşısında susma” yeri değil ve olmamalıdır.
            Dün konuşmayanların/suskun kalanların bugün de konuşmamaları gerekir.
            Dolayısıyla;
            Bülent Arınç ve benzerleri icraatlarının muhasebelerini yapıp ona göre hayatlarını devam ettirmeleri gerekir.
            Bir yerde tövbe etmeleri beklenir.
            Esasında hepimizin her gün tövbe etmemiz gerekir.
            Bir müminin yapması gereken budur.
            Selam ve Sabırla…

1 yorum:

  1. Ve Aleyküm selam sayın Hocam, çok doğru söylüyorsunuz, ama maalesef sizinde dediğiniz gibi Tüekiyenin politikası yalancılıkla, siyaseti ise ahlaksızlıklarla dolu. Bazen bu kötü durumları kendi başa getirdiğimiz, taraftarı olduğumuz partilerde de görmek insanı üzüyor. Rabbim başımızdaki idarecileri doğruluktan, doğru yoldan ayırmasın, şayet ayrılacaklar ise ülkemize doğru idareciler nasip etsin. Zalimlerin ellerine, ülkemizi düşürmesin.

    YanıtlaSil

Bu Yazı Hakkında Ne Düşünüyorsunuz?