Siyonist haçlı zihniyetinin
Uşaklarının da Farkındayız
Veysi ERKEN
Bir önceki yazımda Siyonist haçlı
zihniyetine uşaklık yapanlarla bugünün hainleri arasında fark olmadığını
belirtmiş ve bununla ilgili günümüze ışık tutan bir yazıdan iktibas yapacağımı
belirtmiştim.
“Türkiye’yi Parçalama Planları” isimli çalışmaya seksenli yıllarda mukaddime
yazan değerli hocam Süleyman Hayri Bolay’ın “Türk Beldelerinin Taksiminden Türkiye’nin Taksimine” başlıklı
yazısından bir parça.
“Dün, Jön Türkler; hürriyet adına kendi devletine, padişahına,
halifesine, Balkanlı komitacılarla, batılılarla birlikte küfürler ve hakaretler
savuruyordu. Halbuki komitacıların ve batılıların bir gayesi vardı da, bunu
yapıyorlardı. Bizimkiler ise, sadece
âlet idi. Vasıta olarak kullanılıyorlardı. Dün batılılar koca bir
imparatorluğu yıkıp bölüşmek için, Haç’ın karşısındaki en büyük engeli ortadan
kaldırmak gayesi ile bu üstün gayreti güdüyorlardı. Bugün de, bu gayeyi
bırakmış değiller. Bunca batılılaşma gayretlerine, batıya yamanmalara ve
taklitçiliğe, bizi biz yapan değerlerden çok şeyler feda etmemize rağmen,
batılının, Rus’un gayesinin değişmemesi, yahut sadece üslubu değiştirmesi aklı
başında kimseleri şaşırtmayacaktır.
Dün Türk beldelerinin taksimi için
planlar hazırlanıyordu. Bugün de avuç içi kadar Anadolu’yu parçalamak için
dışta ve içte çeşitli planlar hazırlanıyor ve bir hayli taraftar bulabiliyor.
Ciddi ne bir tarih kültürüne, ne bir
tarih felsefesine, ne de dolayısıyla tarih şuuruna sahip nesiller
yetiştirdiğimizi iddia edemeyiz. Gayri ilmi bilgi ve tarih düşmanlığı resmi
tarih kitaplarına bile girmiştir. Yeni yetiştirdiğimiz nesillerin
beğenmediğimiz çeşitli hareketlerini, bilhassa bizden kopanların, yeni
Haluk’ların, durumunu bu köksüzlüğe bağlamak isabetli olmaz mı?
İslamiyet zuhur ettiği günden bu
yana, adeta Hıristiyanlığın ve Yahudiliğin ufkunu kapatmıştır. Kişilere ve
milletlere kazandırdığı köklü dinamizm ile ruhlarda ve kafalarda derin inkılaplar
yapmış yeni bir medeniyetin doğmasına sebep olmuştur. Bu ilahi nuru karartmak
isteyen çeşitli Haçlı teşebbüslerinin karşısına 9 asır Türk Sultanları
çıkmışlardı. Yetiştirdiğimiz nesillere, bugün Türk Hükümdarlarının ve
Hakanlarının gayretlerinin “Küffar"ın
heveslerini kursağında bırakmak olduğunu, hepsinin “İlay-ı kelimetullah” gibi yüce bir idealin peşinde koştuğunu,
İslam ile büyüyüp yüceldiğimizi, ecdadımızın kuru ve boş bir cihangirlik
davasında olmadıklarını, “Hilal- Salip”
kavgasının bir zihniyet ve bir medeniyet kavgası olduğunu öğretebilseydik,
mutlaka bugünkü endişeli duruma gelmezdik. Bugünkü duruma, siyasetten, ilimden,
felsefeden ve medeniyet tarihinden habersiz, halaskâr(!)lar ve akıldaneler
yüzünden geldik. Aynı yoksunluk içindeki bu günün ideologları da gençlerimizin
katı ve cahil kalmasına, hatta kendi kendimize düşman olmalarına sebep
olmaktadırlar.
Dün “nizam-ı âlem” idealine sahip olan Osmanlı’nın elinden, söz
sahipliğini alan batı, bugün kendi elinden alınarak, bu hakkın Marksist dünyaya
geçmesinden korkmaktadır. Bu arada İslam
dünyasının ve bu dünyanın asırlarca bayraktarlığını yapan Türkiye’nin de kendi
şuuruna ermesinden korkmaktadır. Bunun için mücadelemiz çok yönlü olmalıdır.
Çünkü cephe çoktur. Zira sosyalist ve kapitalist dünya, İslam ve Türk düşmanlığında
anlaşabiliyor.
Türk’ü
İslam’dan uzaklaştırmak için yapılan teşebbüslerde tam netice alamamışlardır.
Bu onları tedirgin etmektedir. Batılılar bizlere artık “Kafir Türkler”
demiyorlar. Çünkü İslam’ı vicdanlara hapsettiler. Bu milletten kopan bazı
kimselerin, bu konuda, kendilerini geçmiş olmasından memnun olmaktadırlar.
Fakat onların haçlı zihniyetini bırakmaları mümkün değildir. Bu hususta uyutma
gayretlerine karşı uyanık bulunmak lazımdır. Haçlı ruhunun sönmeyeceğini ve
sadece şekil değiştirerek devam edeceğini Kıbrıs harekatından sonraki hadiseler
anlatmaya yeter sanırım.”
Yeter mi?
Yeter artar bile.
Unutulmamalıdır ki, Siyonist haçlı
zihniyeti biz yıkmak, parçalamak ve dağıtmak için içimizden nasıl Haluk’lar
yetiştirmişse bugünde aynı yöntem ve planlarla DAEŞ’leri, FETÖ’leri ve bunlarla
iş tutanları yetiştirmişlerdir.
Dün Haluklar azdı. Bugünün
haşhaşileri milyonları bulmuştur.
Bilinmelidir ki, İnsan yetiştirme düzenimizde
“Bizi biz yapan değerleri” esas almazsak Siyonist haçlı zihniyeti içimizde pek
çok Haluk yetiştirmeye devam edeceğinden şüphem yoktur.
Kısaca özümüze dönüş ve kendi
dinamiklerimize göre tedrisat felahımızın başlangıcıdır. Biz içimizdeki haçlı
zihniyetlilerin farkındayız. Bu coğrafya ne Siyonist haçlılara ne uşaklarına
bırakılmayacaktır.
Selam ve Sabırla…
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder
Bu Yazı Hakkında Ne Düşünüyorsunuz?