Mihverini Kaybedenler
Veysi ERKEN
Olay
ve olguları temelsiz ve ilkesiz bir şekilde anlamaya çalışan veya o şekilde
anlamamızı isteyenlerin faaliyetlerini, sözlerini, yazılarını ve
istikametlerini iyi analiz etmeliyiz ki hataya düşmeyelim.
Bilindiği üzere kartlar her gün
karılmaya ve senaryolar yazılmaya çalışılıyor. Gerek İslam ve mazlum
coğrafyaların tamamını, gerekse sadece bu coğrafyaların merkezi, aklı ve beyni
durumunda olan Türkiye’yi, güzel ülkemizi esas alalım fark etmez. Şunu
görüyoruz.
Siyonist haçlı zihniyeti “Hayır diyebilen bir Türkiye” ve genel anlamda “hayır diyebilen bir coğrafya” istemiyor.
Kartlar bunun için karılıyor ve
dünyada barış olsun istenmiyor.
Kısaca onların niyeti sömürebilecekleri topraklar, içindeki tabii kaynaklar ve
insanlara sahip olmaktır.
Siyonist haçlı zihniyetini okuyan ve
tefekkür eden herkes bunu anlıyor ve biliyor. Bunu bilen ve gören “one minute” demek istiyor, “dünya beşten büyüktür” diye haykırmaya
çalışıyor.
Cavez’inden,
Morales’ine, Dutarte’den Maduro’ya, Tayyip Erdoğan’dan Devlet Bahçeli’ye
kadar herkes bunu söylemeye çalışıyor ve gayret sarf ediyor.
Buna karşılık “Barışa son veren barış”ı hazırlayan Siyonist haçlı zihniyeti boş
durmuyor ve köleleriyle birlikte hempalarını devreye sokuyor, kafaları
bulandırıyor. Sömürüye direnen herkesi itibarsızlaştırmaya çalışıyor, hempaları
vasıtasıyla tehdit ediyor. Kusmukları dillendirilince de yön değiştirmeye
çalışıyorlar. Zira bu hempalar sözlerinin arkasında duracak şerefe sahip
değiller.
Esasında haçlı seferlerinin
başlangıcından beri zihniyet değişmemiş ve değişmeyecektir.
Tapınakçıların
zihniyeti gereği hep uşak ve hempa peşinde olmuş ve kullanmıştır.
Zaman zaman bunların tuzağına
düşenleri uyarma babında kitap tavsiye ediyorum okuyucularıma.
Boğazdaki
Aşiret, X ilişkiler, mabet ve loca, tapınak şövalyeleri, Hasan Sabbah ve Alamut
gibi kitapları tavsiye ediyorum.
Beyni satılmış veya kiralanmışlar bu
tavsiyelerimden pek hoşlanmazlar.
Tıyneti tamamen bozuk olanlara zaten
diyeceğim yok. Onlar yıkıma bilerek ve isteyerek katılıyorlar.
Sözüm geçmişte beraber
olduklarımızadır.
Dün beraber “çağrımız İslam’da dirilişedir” diye haykırdığımız insanların
düştükleri çukurlardan kurtulmalarına vesile olmak istediklerimize yöneliktir.
Her gün kartları karmaya çalışan
zihniyetin parçası ve oyuncağı olmayın.
Senarize edilen oyunu bozunuz.
Size dayatılanı anlamaya çalışınız.
Gerçekten bu ülkenin insanı iseniz
ve bu ülkenin insanı kalmak istiyorsanız gaflet uykusundan uyanmanız gerekir.
Gafletinizi anlamak istiyorsanız Gülbeyaz Karakuş’un doktora tezi olan “Cumhuriyetin Politik Teolojisi” isimli
kitabı okuyunuz, tahlil ediniz ve “kamet
ve istikamet”inizi yeniden belirleyiniz.
Bugün karılan kartlarla sizi
inancınızdan ve inancınıza istinat eden değerlerinizden koparılıyorsunuz.
İttifak adı altında bölücülerle,
iflah olmaz ittihatçı ”halka rağmen halk
için” diyen despot anlayışla aynı safta yerleştiriliyorsunuz.
Hâsılı kelam görünen manzaraya
bakarak şunu rahatlıkla şunu söyleyebilirim.
“Mihverinizi
kaybediyorsunuz”
Eskiden başlarınız sadece Cenabı
Allah’ın huzurunda eğiliyordu.
Bugün de böyle olmalıdır.
Aksi takdirde dünün ülkü devleri,
bugünün cüce piyonları olarak tarihin çöplüğünde yerinizi alacaksınız.
Netice olarak sizi “hayır diyebilen bir Türkiye”nin safında
görmek istiyoruz. Bu safta yer alanlar inşallah İlayı kelimetullah doğrultusunda adaletin hâkim olacağı nizamı âlemin
temelini atacaklardır.
Selam ve Sabırla…
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder
Bu Yazı Hakkında Ne Düşünüyorsunuz?