Tarikatlar ve Mezhepler
Veysi ERKEN
Uzunca yazmaya ve izaha gerek yok.
Özellikle “başkalaştırılarak” “başkalaşan”larla
“şarlatanlar” sürekli “tarikat” ve “mezhep” kavramlarını gündemde tutarak İslam’ı tahfif ve tahrip
etmeye çalışıyorlar.
Tek tek sayacak değilim.
İdrak ve bilgileri kısıtlı olanlara
diyeceğim yok.
Ama temcit pilavı gibi aynı konuları
tekrar tekrar ısıtıp gündeme getirenlere söylenecek çok şey var.
Öncelikle
bu iki kelimenin sözlük anlamlarına bakalım. Tarikat yol, adet, mezhep anlamlarında kullanılmış ve kullanılmaya
devam edilmektedir. Mezhep ise yol,
gidilecek yer, meslek, asıl, esas, akide, doktrin, benimsenen inanç gibi
manalara gelmektedir. İsteyenler sözlüklere bakabilir.
Dikkat edilirse bir yol ve gidişten
bahsedilmektedir.
Hz. Peygamber’i (s.a.v.) dinleyen,
işiten veya uygulamalarına şahitlik eden sahabe anlayış ve idraklerine göre
yorumlamalarda bulunmuş ve İslam’ı yaşamaya çalışmıştır.
Bir misal olsun diye Hz. Ali ile
Muaviye arasında tarafsız kalanlar var ve bunlar hükmü Allah’a irca
ettiklerinden dolayı daha sonraları “mürcie”
diye anılmışlardır.
Bu misalden hareketle diyebilirim ve
diyorum ki, her mezhep ve tarikat ilkeler veya taraftarlarının davranışları
bakımından eleştirilebilir, hatta eleştirilmelidir de.
Eleştiri “Kuran-ı Kerim” ve “Hz.
Peygamber (s.a.v.)in yaşayışı ve uygulayışları bakımından“ uygunluk”
aranıyorsa doğrudur ve olmalıdır.
Maalesef bugün “tarikat” ve “mezhep”
kavramlarını diline dolayanlar sorunu Kuran ve Sünnete uygunluk yönünden ele almıyorlar.
Genel ifadeler kullanılarak kendi
sapıklıklarını dikte etmeye çalışıyorlar.
Söz ve yazılarına tarikatçılar veya
mezhepçiler şöyle diye başlıyorlar. Cümlelerine böyle başlayanlara diyorum ki,
tarikat veya mezhep dediğinde hangilerini kast ediyorsun, tenkit ettiğin ilke
ve kuralları nelerdir.
Cevap yok.
Aziz okuyucu.
Biliniz ki, adı ister tarikat,
mezhep, sendika, dernek, vakıf olsun “topluluk”
kavramı bir gerçekliktir ve olacaktır.
Kur’an-ı Kerimi okuyan, öğrenen,
anlayan ve yaşayan bilir ki, “şuub” (şubeler)
ve “kabail” bir gerçekliktir. Cenabı
Allah böyle istemiştir ve buna itirazımız olamaz. Allah “kun fe yekûn” der ve olur.
Gidişat anlamında şubeler şeklinde
ifade edebileceğimiz tarikat ve mezhepleri tenkit edecekseniz usulüne göre
tenkit ediniz.
Varsa sapık ilke ve kurallarını izah
ederek Müslümanları tenvir ediniz. Genellemeci olmayınız.
Biliniz ki, genellemecilerin
ekseriyeti “şarlatan” ve “başkalaştırılan” durumundadır.
Bundan kaçınalım.
Selam ve Sabırla…
NOT:
Yanlış anlaşılmaları bertaraf etmek için yıllar önce milli mutabakat çağrısında
ifadesini bulan cümleyi tekrar ediyorum. “Allah’ın
birliği ve Hz. Peygamber’in (s.a.v.) risaleti dışında tartışılmazım yoktur”
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder
Bu Yazı Hakkında Ne Düşünüyorsunuz?