“Para Alan Emir Alır”
Veysi ERKEN
Atalarımız boşuna söylememişlerdir. “Para alan emir alır” Son günlerde tekraren Siyonist haçlı zihniyetinin kuruluşlarından para alan kişi ve kuruluşlardan bahsedilir oldu. Maalesef para veya başka yardımlar, ücretler ve ulufeler alan alçaklar hep olmuştur. Görünen manzara caydırıcı tedbir alınmadıkça para karşılığında veya bir başka nedenle kölelik yapacaklar, ajanlık faaliyetinde bulunacaklar çıkacaktır.
Kanaatime göre bu tür ajanların cezası idam olmalı ki, caydırıcılık söz konusu olsun.
Bir de şu unutulmamalıdır. Ajanlık sadece medya ve bilinen birkaç dernekle sınırlı değildir. Türkiye’ye muhalefet edenlerin tamamı bu faaliyetin içindedir diye düşünüyorum.
Görüntüsü ne olursa olsun fark etmez.
İster parti, ister sendika, vakıf, dernek veya başka ad ile teşkilatlandırılsın fark etmez. Hepsi aynıdır.
Ve.
“Para alan emir alır” konumundadır.
Yıllar önce “Sivil Organizasyonlarımız Ne kadar Sivil” diye bir yazı yazmıştım. Değişen bir şey yok. Yirmi yıl geçse de gerçekler değişmiyor. Okuyalım. “Son günlerde özellikle kartel medyasında “numaralı ajanlar”ın varlığından sıkça bahsedilir oldu. Belki sayıları yüzlerle hatta binlerle ifade edilebilecek boyuttadır. Esasında numaralı ve dahi ücretli ajanlar sadece medyada değil sivil zannedilen teşkilatların, partilerin, sendikaların çoğunluğunda da söz konusudur.
Daha önce yazılarımın birinde rüyamda gördüğüm ahtapotun hareket tarzını aktarmıştım. Rüyada gördüğüm ahtapotun benzerleri yeryüzünde olup icra-ı faaliyetlerini sürdürmektedirler. Ahtapot kollarını sivil zannedilen medyadan derneklere, vakıflardan partilere kadar her yere salmış durumdadır.
Sivil organizasyonların şişirilmişlerine ve konuşma hakkı bahşedilmişlerine bakıldığında “numaralı ajanlar”ın varlığı hemen fark edilir.
Adı sivil olan organizasyonların faaliyetleri ve duruş tarzları bu görüşümüzü muhkemleştirmektedir.
Ülkenin ağaçlandırılması faaliyetine tahsis edilmiş sözde sivil organizasyondan tutun, yolsuzlukla mücadele(!) azmiyle yola çıktığı varsayılan sivillere, denizin temizliği ile ilgilenecek teşkilatlardan bekçiliğe heveslenenlere kadar hepsinde durum aynıdır.
Sanki ülkenin bütün faaliyet alanları parsellenmiş ve parsellenmiş alanlar belirli sivil(!) organizasyonlara ve partilere tahsis edilmiştir.
Toplumdaki bu intiba gittikçe kuvvet bulmaktadır.
Bu düşüncemin kuvvet bulmasının birkaç delili vardır. Bu delillerden birisi içinde numaralıların bulunmadığı ve gerçekten sivil olan organizasyonların faaliyetleri kısıtlanması ve hizmetlerinin yok edilmek istenmesidir.
Faaliyet alanları aynı olan sivil organizasyonların bir kısmının faaliyetlerinin kısıtlanması diğerlerinin müsamaha ile karşılanması ancak numaralılarla izah edilebilir.Dün ellerindeki “gök bayrak”larla, Filistin, Çeçenistan, Bosna vs. zalimleri telin edenleri, şehit cenazelerini tekbirlerle, dualarla teşyi eden kalabalıkları içinde bulundukları organizasyonlardan bugün eser bulunmaması numaralıların varlığını gösterir. Numaralılar sivil zannedilen organizasyonları efendilerinin emirleri doğrultusunda hareket ettirmekle görevlidirler.
Görev tahsisli sivil(!) organizasyonların varlığı vazifelerine ihtiyaç söz konusu olduğu müddetçe devam eder. Aksi durumda “yedek kulubesi”ne veya tarih mezarlığına postalanır.
Dün yazdıklarını bugün yalayan ve yalanlayan numaralı ajanların varlığı sivil hayatın bütün alanlarını tehdit etmektedir. Bilhassa hürriyetlerin pespayeye dönüşmesi ve toplumun halet-i ruhiyesinin bozulması bunun en kötü neticeleridir.
Numaralı ajanlar genel olarak ahtapotun “sivil muvazzaf” kollarını oluştururlar. Kabuklarından başka “sivil” yanları olmayan bu sivillerin bir tek vazifeleri vardır. O da Ahtapotun beynine hizmet etmek. Numaralı ajanlar 5.kol tesmiye edilen vazifelerini yerine getirmediği veya getiremediği durumda hemen oyun sahasının dışına çıkarılır.
Özellikle kol vazifesinin kötülüğünü anlayıp gerçekten sivilleşmeye çalışırsa hemen yok edilmeye çalışılır.
Bu durum toplumların hayatında ila nihaîye devam eder mi?
Bu sorunun menfi ve müspet iki cevabı vardır.
Evet, numaralı ajanların faaliyeti ve yönlendirmeleri toplum onları kutsayıp desteklediği müddetçe devam eder. Şuursuzca satın alınan her müsvedde, sivil diye sivil olmayanlar desteklendikçe ve maddi imkânlar onlara aktarıldıkça bu durumun yok olması düşünülemez.
Bize göre bu durumun devam etmemesini sağlamanın yolu, şuurlanmaktan, faaliyetlerin “açık” hale getirilmesi ve bilinçli kullanım ile bilinçli tüketimden geçer. Bilinçli kullanım ve tüketim fikirlerden yazılı ve görüntülü medyaya kadar hayatın bütün ihtiyaçlarını kapsar. Bireylerin fikir dünyasının “fikir pazarı”nda serbestçe gelişmesinin sağlanması sivilleşmenin ve numaralılardan kurtulmanın başlangıcıdır.
Önüne konulanı hiçbir tahlile tabi tutmadan höpürdetip gümleten bir insan kalabalığı devam ettiği müddetçe sivilleşme konusunda sonuç alınamaz.
Kısaca toplum hayatının düzenli işleyebilmesi ve sivil organizasyonların gerçekten sivilleşmesi zihinlerin sivilleşmesinden geçer. Zihinlerin sivilleşmesi ise sivil teşkilatlardaki ajanların/kolların işlevsizleştirilmesi ve teşkilatların fonksiyonel hale getirilmesi ile mümkündür. 29.04.2000.”
Selam ve Sabırla...2021’de Son söz. Açıklık en doğru yoldur. Ajanlık yapan kim olursa olsun hak ettiği cezayı almalıdır. Çünkü ihanetin affı olmaz, bedeli olur. Bedel de idamdır.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder
Bu Yazı Hakkında Ne Düşünüyorsunuz?