SENİ ARIYORUZ GENÇ ADAM!*
Veysi ERKEN
Gençlik bir milletin ümididir.
“Gençler hayalleriyle, ihtiyarlar hatıralarıyla yaşar” diye meşhur bir darb-ı mesel vardır.
Evet, insanlar genel olarak geçlerin peşine takılmışlardır.
Hz. Muhammed Mustafa’nın sav. hayatını inceleyiniz bununlar karşılaşırsınız. Fatih’i, Yavuz’u, Alparslan’ı, Melikşah’ı, Celaleddin Harzemşahı, Salahaddin Eyyubi'yi ve nicelerini inceleyiniz.
Hepsinin mücadelesi neredeyse çocuk yaşlarda başladı.
Önderlik etmiştir etrafına gençler.
Onun için “genç adamlar”ı arıyoruz.
Genç umutludur, cesurdur, heyecanlıdır ve hayalperesttir. Dolayısıyla gençlik yaşla sınırlı değildir.
Liderlik eden gençlerin hayatları çocukluklarından itibaren incelenmelidir ki, tarihe nasıl damga vurdukları anlaşılsın.
İşte bir dönemin gençlik lideri.
Usve/ örnek şahsiyet olan bir genç adı Muhsin Yazıcıoğlu.
Uğur Bulut kısa bir tarihçe-i hayatını paylaştı. İzniyle tarihe not babından paylaşıyorum. Bilhassa gençlere sesleniyorum. Okuyun heyecanlarınızı ve hayallerinizi kaybetmeyin.
Genç kalın ve önderlik edin.
İşte Muhsin Yazıcıoğlu.
*“Yıl 1966... Şarkışla ortaokulu 1.sınıfının kapısı çalındı ve kavruk yüzlü bir öğrenci sınıfa girmek için yeni tayin olan öğretmenden izin istedi... Öğrenci 8 km uzaklıktaki Elmalı Köyünden yürüyerek gelen 12 yaşlarında bir delikanlıydı. Öğretmen soğuktan koyulaşmış yüzüne, çamur içindeki ayakkabılarına baktı ve “Ne o Amerikan kovboyu gibisin” diye takıldı... 12 yaşındaki o delikanlı “Ben Kovboy değil, Müslüman Türküm” dedi ve yerine geçti oturdu. Kararlı sesi öğretmeni bile ürkütmüştü…
Yıl 1972… Sivas Şarkışla’da bahar ayları… On sekiz yaşındaki o genç “Bozkurtlar çiftliği” kurup onun geliri ile idealist gençler yetiştirmeyi planlarlar. İki arkadaşı ile birlikte Üniversite tercihlerini Veteriner, Tıp ve Ziraat Fakülteleri olarak belirler… Kendisi Tıp fakültelerinin çoğuna girebilecek puana sahipken Ankara Üniversitesi Veteriner Fakültesini tercih eder ve ilk tercihine yerleşir…
Yıl 1977... Yaz ayları… Şarkışla Elmalı köyünde bir buğday tarlasında ekin biçilmektedir… Ankara plakalı bir araçla ülkü ocakları görevlileri gelir ve buğday saplarının arasındaki o gence “Ülkü Ocakları Genel Başkanlığı” görevi tevdi ederler... Henüz 23 yaşındadır… Ülke gençlik çatışması ile bir kan gölüne çevrilmek istenirken Ülkü Ocakları Genel Başkanı masasına oturur ve Cumhurbaşkanı Fahri Korutürk’e “Eller silah değil, kalem tutsun” başlıklı mektubunu gönderir… O genç Şehit Muhsin Yazıcıoğlu’dur.
11 Eylül 1980… Muhsin Başkan Erzincan’dan Ankara’ya giderken Sivas’ta bir akrabasına uğrar. Kısa süre sonra kapı çalar ve gelen kişi o gece darbe yapılacağını söyler... Askeri darbe döneminde tutuklanır. Yedi buçuk yıl cezaevinde kalır… Bu sürenin 5,5 yılını 2,5 metrekarelik hücrede geçirir. 1985 yılına gelindiğinde avukatı kendisine isnat edilen bir suç kalmadığını ve Askeri mahkemeye başvurması durumunda beraat edebileceğini söylemesine rağmen Muhsin Başkan “Ben çıkarsam arkadaşlarım direnemez” diye reddeder.
9 Nisan 1987... Muhsin Başkan kendisi ile ilişkilendirilen bütün suçlardan beraat eder ve Mamak askeri cezaevinden çıkarak özgürlüğüne kavuşur… Birkaç araçlık bir konvoy kendisini karşılar ve Sivas’a doğru yola çıkar… Kırıkkale yakınlarında bir benzinlikte mola verilir ve genç bir Alperen “Başkanım işkenceye nasıl direnebildiniz” diye sorar. Başkan, ilk ve son kez, beni askıya aldıklarında Peygamber efendimizi düşünüp o işkenceyi hissetmiyordum diye söyler...
Muhsin Başkan Sivas’ta karşılandıktan sonra bir akrabasının evine uyumaya gider… Saat 02.30… Zil çalar ve dönemin Başbakanı, İki bakan ve iki milletvekili göndererek kendisini iktidar partisinde istediği konumda siyasete davet eder... Sadece 33 yaşında, cezaevinden yeni çıkmış, beş parasız bir genç Sivas’ın Kümbet mahallesindeki iki odalı, sobalı bir evde dönemin Başbakanına satın alınamayacak insanlar olduğunu gösterir…
Yıl 1997… Haziran ayının ortaları… Mezhepçi bir askeri cunta fiili darbe yapmak için ABD’den onay almıştır… İki gün sonra gece yarısı darbe yapılacaktır… Muhsin Başkan dönemin Cumhurbaşkanı ile görüşür ve Çankaya Köşkünün önünde darbeye müsaade etmeyeceklerini ve direneceklerini bütün kameraların önünde söyler… Muhsin Başkanın direneceğini anlayan cunta darbe yapmaktan vazgeçer…
Yıl 2002… Nisan ayının başları. Yer İstanbul Beşiktaş… Saçlarını bir kulağının üstünden diğer kulağının üstüne kadar uzatan uzun boylu iş adamı… Sana Başbakanlık teklif edenlerle neden anlaşmadın diye sorar... Daha sonra esrarengiz bir suikast ile katledilen iş adamı Muhsin Yazıcıoğlu’na Başbakanlık teklif edildiğini ve Başkanın bunu reddettiğini bilmektedir…
25 Mart 2009…Zindanlara atıp yıldıramadıkları, idam sehpaları ile tehdit edip korkutamadıkları, Başbakanlık teklif edip satın alamadıkları Muhsin Başkanı bir dağ başında Şehit ettiler…
Genç Adam…
Yukarıda hayatından kısa kesitler verilen Şehit Muhsin Yazıcıoğlu’nun davası sana emanet… Bu yazının muhatabı sensin ve biz yıllardır seni arıyoruz…
Genç Adam…
O ortaokulun kapısında giren kararlı Genç Sensin… O lisede hayal kuran idealist Genç sensin… Daha 23 yaşında adını Dünya’ya duyuran Genç Sensin… Yüce Allah “Sen çağır, duyuracak olan Biziz” diye buyuruyor. Biz Anadolu’nun her köşesinde Gül ve Hilal’i helal kazançlarımızla dalgalandırdık ve gelmeni bekliyoruz…
Çağrımız sanadır Genç Adam…
Şehit Muhsin Yazıcıoğlu “Nefsini ruhuna, ruhunu Allah’a adayan bir gençlik istiyorum” diyordu. Bu nedenle biz sadece ilk oyuna değil, Ruhuna da talibiz… Ruhunu Keş dağında pusu kurulan Büyük Sevdaya adamanı bekliyoruz…
Genç Adam…
Anadolu’nun hangi köyünde, hangi kasabasında, hangi şehrinde… Hangi Lisesinde, hangi üniversitesindeysen… Çık Gel artık…
Genç Adam…
Sağına soluna bakma… O Genç sensin ve biz seni bekliyoruz…”
Genç adam
Merhum Muhsin Yazıcıoğlu gibi heyecan ve hayallerinle koş, koş, koş. Durma.
İ’lây-ı Kemimetullah için koş, diren ve yorulma…
Genç kal.
Nizâm-ı âlem ülküsü senin için kutup yıldızı. Yıldızından son nefesine kadar vazgeçme.
Selam ve Sabırla… 07.05.2023
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder
Bu Yazı Hakkında Ne Düşünüyorsunuz?