Şimdi Zilleti Süpürme Zamanı
Veysi Erken
Asırlardır Hilal- Haç mücadelesi sürüyor ve sürecek. Bu kaçınılmazdır. Bu mücadelede Siyonist haçlı zihniyetinin başvurduğu yöntemlerden birisi Müslümanlar arasından eleman devşirmek sonra onları piyon, maşa, dai, fedai olarak kullanmak ve Müslümanlar arasında fitne ve fesadı yaymaktır.
Birkaç yüzyıldır maalesef Siyonist haçlı zihniyeti bunda Muvaffak olmuş ve başta Osmanlı coğrafyası olmak üzere neredeyse tüm Müslüman ve mazlum coğrafyalarını dağıtmış ve perişan etmiştir.
Dağıttığı yerlere hukuk diye dayattığı ilkelerle o insanları kültürel soykırıma tabi tutmuş, kalkınma, gelişme ve teknolojileşme süreçlerine ket vurmuştur.
İttihatçı zihniyet ve fetö Siyonist haçlı zihniyetinin tipik maşalarıdır.
Ve aynı fiillerini efendileri için icra etmeye devam etmektedirler.
Türkiye’de oylanan oyun budur.
Türkiye’nin önünü tıkamak ve gelişmeleri durdurmak bu mel’un zihniyetin vazgeçilmezidir.
Bu sebeple önümüzdeki seçimde millet olarak “zillet”i süpürme durumunda olmalıyız. Bu bizim İslamî ve insanî görevimizdir.
Unutulmamalıdır ki, zillet Türkiye’ye muhaliftir. Türkiye’deki her gelişmeye ve yerilileşmeye, İslamlaşmaya karşıdır.
Temel görevleri efendilerinin emirlerini icra etmektir.
Türkiye’yi zayıflatmak, geriletmek ve yok etmektir.
Bunu anlamak için yıllar öncesinin ifadelilerine gitmeye gerek yok. Kimisi topraklarımızı yabancılara peşkeş çekeceğini vaat ediyor, diğeri teknolojik her gelişmeye dokunmaktan, yok etmekten bahsediyor, bir başkası Ayasofya’yı müzeye çevireceğini söylüyor camilere, köprülere karşı çıkıyor. Ya diğerleri onlar geri kalır mı?
Suriye’de, Libya’da, Karabağ’da ne işimiz var diyen sefiller, Türkiye’yi kana bulayacağız diyen teröristler vs.
Özetle “zillet” çatısı altında cem edilmiş bir “şer” ekibi vardır içimizde.
Ve bunları iktidara taşımak isteyen Siyonist haçlı merkezleridir.
Bu oyunu bozmak, zilleti tarihin karanlık sayfalarına süpürmek ve gömmek her Müslüman’ın görevidir.
Kendini Milli görüşçü, ülkücü, milliyetçi, nurcu, Nakşî, kadiri vs. ifade eden her Müslüman’ın kaçınılmaz vazifesi “zillet”i hayatımızdan süpürmek ve felahımıza katkı sağlamaktır.
Unutmayalım ki, Türkiye belki yüzyılın en büyük kuşatmasına maruzdur. Bu kuşatmanın içteki piyonları “zillet” çatısı altında cem edilmiştir.
Zilletle mücadele etmeyen her Müslüman zillete hizmet etmiş olur.
Maalesef bazı Müslümanlar zilletin kazanına düşürülmüş vicdanları, insafları, ahlakları ve topyekûn İslami inançları “katran karası” olmuştur.
Geliniz bu zilleti tarihe süpürelim yok yakınken görevimizi ihmal etmeyelim. Merhum Esat coşan hocamız “Müslümanların siyasetle uğraşmamaları demek değildir. Aksine var güçleriyle uğraşmalarını ve siyasî yönden teşkilatlanmalarını gerektirir; çünkü yönetim, demokrasi ve rey oyunlarıyla dine karşı grupların eline geçer, inhisarına düşerse, bu, Müslümanların en tabiî haklarının çiğnenmesi, ibadet ve taatlerini dahi yapamama durumuna düşülmesi sonucunu doğurabilir (Başörtüsü, Cuma namazı, faiz, Ayasofya vs. konularında olduğu gibi). Müslümanların seçimlere katılmamaları, siyasetle ilgilenmemeleri, devlete talip ve sahip olmamaları, yönetime iştirak etmemeleri, pasif kalmaları, içteki azınlıkların, dıştaki emperyalist güçlerin arzusudur.
Çünkü Müslüman halkların uyanmaları, haklarını istemeleri, yönetimi elde etmeleri, onların asırlardır süren mücadelede yenik düşmeleri, istila ve istismarlarının sona ermesi demek olacaktır.
Emperyalistler, sosyal bünyesi zayıf, halkları cahil ve şuursuz, ilim ve teknikte geri ülkeleri ya doğrudan doğruya istila ederek sömürürler ya da kendi yandaşları ve ajanlarını iktidara getirerek, onları kullanarak yönetirler; o milletin kendi öz vatansever evlatları –ezkaza– herhangi bir yolla iktidarı elde ederlerse hemen onları ihtilallerle, iç ve dış gailelerle bertaraf etmeye çalışırlar. Bu bakımdan dünyanın her yerindeki Müslümanların çok uyanık olmaları, oyuna gelmemeleri, siyaset ve yönetimin dinî ve millî menfaatlere uygun yönde çalışması için çalışmanın, hem en büyük ve en temelli hakları, hem de en ciddi ve önemli görevleri olduğunu asla unutmamaları gerekir. …
Maddî ve mânevî benliğimizi kaybetmeden, haklarımızı çiğnetmeden, yurt zenginliklerimizi, ekonomik ve kültürel varlıklarımızı yağmalatmadan, hürriyet ve istiklalimizi elden kaçırmadan, vatanı böldürtmeden, her tür varlığımızı daha da geliştirmeye, genişletmeye, yükseltmeye çalışmalıyız. …. Bir taraftan çok dürüst ve idealist, diğer yönden de fevkalade pratik ve pragmatik olmamız gerekiyor. Birlik ve beraberliğe engel olan her şeyi, her ne pahasına olursa olsun aşabilmeli, her müşkülü halledebilmeliyiz, küçük pürüzlere takılıp kalmamalıyız.”
Evet, gün küçük pürüzlere takılmadan elbirliği ile “zillet”i hayatımızdan çıkarma ve tarihin çöplüğüne süpürme zamanıdır.
Unutmayalım “İzzet” için “zillet”i çöplüğe süpürmek her Müslüman’ın görevidir.
Selam ve Sabırla… 02. 05. 2023
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder
Bu Yazı Hakkında Ne Düşünüyorsunuz?