Adalet Azalırsa Adavet Artar
Veysi ERKEN Dr.
Adalet her alan için gereklidir. Adalet; duygu, düşünce, ahlak ve davranışlardaki denge anlamına gelir.
Adalet, pay; bir kimseye payına düşen hakkı âdil bir şekilde verme anlamında ifadesini bulur Kur’anı Kerimde
“Ey iman edenler! Kendinizin veya anne babanızın ve akrabanızın aleyhine bile olsa adaleti ayakta tutun, Allah için şahitlik eden kimseler olun. (İnsanlar) zengin olsunlar, yoksul olsunlar Allah onlara sizden daha yakındır. Öyleyse siz hislerinize uyup adaletten ayrılmayın. Eğer adaletten sapar veya üzerinize düşeni yapmaktan geri durursanız bilin ki Allah yaptığınız her şeyden haberdardır.”
Bilhassa yönetimler ücret karşılığında çalıştırdıklarına ve emeklilerine adil davranmakla mükelleftir.
Devlet denilen organizasyon, bir topluluğun teşkilatlanmış birliğini ifade eden yapıdır. Bu yapının işleyişi kurallar çerçevesinde “insan” vasıtasıyla gerçekleşmektedir. Organizasyonun işleyişinde yer alan birim ve bölümler yapıyı oluştururlar. Birim ve bölümleri oluşturan personel vazifelerini bir ücret karşılığında ifa eder.
“Ücret” bir iş, bir hizmet karşılığında verilen şey(Devellioğlu,1970) olarak tarif edilmektedir. Ücret karşılığında çalışanlara “ücretli” denilir. Ücretliler yürürlükteki mevzuata göre “işçi”, “memur”, “sözleşmeli personel” ve “geçici personel” olarak kategorilere ayrılmaktadır.
Muhtelif kategorilere ayrılan “işgören” (ücretlinin) ortak özelliği ücret karşılığında çalışmasıdır. Ücret “işgören”i bağımlı kılar ve bir kişinin davranışının belirleyicisidir. Çalışma, dinlenme, eğlenme,seyehat, yiyecek,giyecek,barınma,vs. davranışlarında birey çalıştırana bağımlıdır.
Bağımlılık sebebiyle “işgören”e verilecek ücretin tespiti organizasyonlarca gerçekleştirilir.Organizasyonların ücret normları genel olarak “ücret”in tek taraflı veya iki taraflı tespiti biçimindedir.
İşçi ve sözleşmeli personelin dışında kalan işgörenin (memurun) ve emeklinin ücretlerinin belirlenmesi kuralları tek taraflıdır. Genel olarak “memur” ve emekli diye vasıflandırılanların ücreti yürütme organınca tek taraflı bir şekilde tespit edilir.
Bir başka deyişle memurun ücret tespitinde söz hakkı bulunmamaktadır.
Ücret, işgörenin hayatında önemli rol oynar. Özellikle ücret dışında her hangi bir gelir kaynağı olmayan işgörenin maddiyatla ilgili bütün davranışlarının temel belirleyicisi eline geçen ücrettir.
Buradan hareketle geçmişte olduğu gibi günümüzde de ücret politikasının yönetimin işleyişini ve bireyin toplumsal davranışlarını büyük oranda etkilediği rahatlıkla söylenebilir.
Ücretin günün şartlarına göre azlığı veya ücret yelpazesindeki uç değerler arasındaki büyük farklılıklar toplumun huzurunu zedeler.
Toplumun huzurunu bozan ve yönetimin olumsuz işlemesine, ücretlinin yönetime olan güveninin sarsılmasına, yönetimle birlikte toplumun yozlaşmasına yol açan unsurlardan biri olan ücret politikasının iki boyutu üzerinde durulması gerekir.
1)Ücret yetersizliği
2)Ücret dağılımındaki dengesizlik
“Ücret” karşılığında çalışanların gelirleri yönetim olgusu ve toplum içindeki ilişkileri büyük oranda etkiler. Ücretin yetersizliği personeli istenmeyen tutum, tavır veya davranışa sürükleyebilir. Aynı şekilde ücret yelpazesindeki dağılımın dengesizliği organizasyonun huzurunu bozar.
Ülkemizde takip edilen ücret politikası ile hem ücret yetersizliği hem de ücret yelpazesindeki dengesizlik arttırmaktadır.
“Asgari ücret” adı altında belirlenen miktar bırakın bir ailenin bir ay geçimini sağlaması, bir kişinin geçimini sağlayamamaktadır. Bu mantık insanları “ölüm”e terk etme anlayışından başka bir şey değildir. “Asgari ücret”le birlikte geliştirilen bir başka anlayış da “sendika”sızlaştırma politikasıdır. Bu anlayışı yaygınlaştıran yönetim “ücret”ini çift taraflı belirleyen kesimleri de “ölüm”e mahkum etmek istemektedir.
Asgari ücret ve sendikasızlaştırma politikası ile birlikte ücretin belirlenmesinde söz ve karar sahibi olmayan ücretlilerin,bir başka deyişle memurların üzerinde de oyunlar oynanmaktadır. Bu kesimin ücretlerindeki yetersizlik ve dengesizlik had safhadadır.
Özellikle ücret yetersizliği ve dengesizliği çalışan ve emekliler arasında “adavet”in artmasına sebep olmaktadır. Adavet zulmetmek, haklılık sınırını aşmak, haddi aşmak ve kötülük etmek anlamında olup yönetimin bundan kaçınması gerekir.
Aksi takdirde çalışanlar arasında ve toplumun içinde huzursuzluk artar.
Bugün bu durumu yaşıyoruz.
Umulur ki en kısa zamanda durum düzeltilir.
Selam ve Sabırla… 11.01.2024
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder
Bu Yazı Hakkında Ne Düşünüyorsunuz?