Hilafetin Konumunu ve Manasını Bilmeyen eblehler için
Veysi ERKEN Dr.
Atatürkçülük maskesini takınarak huzurumuzu kaçırmak isteyen hainler ve onlara uyan eblehler maalesef çoktur.
Kelime-i Tevhid lafzını taşıyana saldıracak kadar gaflet ve cehalet içinde olanların haddi hesabı yoktur.
Esasında nasıl bu hale geldik veya getirildik sorusunu sormak ve cevaplandırmak mecburiyetindeyiz.
Bugün Mustafa Kemal’in imzasıyla hilafet konusunu nasıl ele aldığına dair bir belgeyi paylaşayım.
Hiçbir kelimesine dokunmadan paylaşayım. İşte belge.
“8/Nisan/1923 tarihinde neşrolunan prensipleri kabul etmiş olan Müdafaa-i Hukuk Cemiyeti namzetleri, vakti gelince, cemiyet riyasetinden ilân edilecektir.
Anadolu ve Rumeli Müdafaa-i Hukuk Cemiyeti reisi Mustafa Kemal Paşa imzasıyla 8/Nisan/1923 tarihiyle HALK FIRKASI UMDELERI'NIN tasnif ve tefsirindeki 5'inci madde aynen şöyledir:
"5- İstinatgâhı Türkiye Büyük Millet Meclisi olan makamı Hilâfet beyne'l-İslam bir makarr-ı muallâdır. İslâm dininde bütün namazlar cemaatle eda olunur. Cemaatin bir başı vardır ki, cemaatı terkip eden bütün fertler ona bağlanırlar. Bu suretle imam, cemaatın timsali olmuş olur.
Cemaatın fertleri arasındaki tesanüt, imamın şahsında tecelli eder. Her imamın kendi cemaatını namaz esnasında birleştirerek birçok ruhlardan tek bir ruh meydana getirmesinde küçük bir dayanışma oluşur. İslâmiyet’te bundan başka bir de büyük bir dayanışma vardır ki bütün ümmeti tek bir ruh haline getirir. Bunun şekli de, bütün imamların, manevi bir surette bir imam-ı ekbere iktida eylemesidir. İşte bu imamlara "Halife" nâmı verilir.
O halde. Namaz kılınırken yalnız gözümüzün önündeki cemaatın imamda temerküz eden ruhî vahdetini görmekle yetinmemeliyiz. Bilmeliyiz ki bu cemaattan başka, milyonlarca cemaat de aynı zamanda bir "ümmet" halinde birleşmişlerdir. Bu birleşme bütün milletin bir büyük imam etrafında yani "Halife"nin çevresinde birleşmesiyle husule gelir. Demek ki küçük imamlar, küçük cemaatları oluşturacak, büyük imam da bütün ümmeti temerküz ettirerek İslâm âlemindeki umuru dayanışmayı meydana getirecektir. Bundan dolayıdır ki, bütün İslâm âlemi halife meselesinde alâkadardır. Yeryüzünde bir (Hilafet) makamı bulunmazsa, İslâm âlemi kendisini imamesiz kalmış bir tesbih gibi dağılmış, perişan görür.
HILAFET, TBMM'E DAYALIDIR
Bu ifadelerden anlaşılıyor ki mutlaka İslâm ümmetinin başında "Halife” nâmı verilen şahsî bir timsalin bulunması lâzımdır. Fakat bu yüksek makamı, hangi Müslüman millet, kendi içinden bir şahsiyet seçerek vücuda getirebilir? Dinen halifenin gayr-i Müslim hiç bir devlete tabi olmaması şart olduğundan halifeyi kendi içinden doğuracak milletin mutlaka kuvvetli bir orduya ve tam bir istiklâle malik olan mücahittir İslâm milleti olması lâzımdır. Birçok asırlardan beri bu şartları hâiz olan millet Türkiye olduğu gibi, bugün de bu şarları hâiz olan millet, yalnız Yeni Türkiye'dir. Buna binaen Türkiye Büyük Millet Meclisi bizzat Halife hazretlerini muazzez ve muhterem makama istinatgâh yapmıştır.”*
Anlayan ve anlamak isteyenler içindir.
Türkiye sevdalıları bunu tefekkür eder. Türkiye’ye muhalif olanlar kendilerine ezberletilenleri tekrar eder. Zira onlar tuti-i garbiyundur, onlardan hayırlı bir fiil südur etmez.
Selam ve Sabırla… 08.01.2024
*Kazım Karabekir, Paşaların Kavgası, Yayına Hazırlayan, Prof. Dr. Faruk Özerengin, Emre Yayınları İstanbul, S.136-137
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder
Bu Yazı Hakkında Ne Düşünüyorsunuz?