26 Kasım 2025 Çarşamba

Gâvurdan Daha Gâvur

Gâvurdan Daha Gâvur

Veysi ERKEN Dr.

Merhum Tahir Silahtaroğlu hocamız “ Müslüman tereyağına benzer, bozulursa zehir olur” derdi.

Gerçekten de Müslümanken münafıklaşanlar, münafıklaştırılanlar “Gâvurdan Daha Gâvur”laşıyorlar, gâvurca bir tavır ve tutum sergiliyorlar.

Gazze’de, Filistin’de, Doğu Türkistan’da ve dünyanın her yerinde zalimlere, hainlere, soykırımcılara karşı direnen, onlarla savaşanlara karşı tutum segileyen, onları karalamaydesteklerini esirgeyenler “Gâvur”laşmış tiplerdir.

Maalesef ülkemizde “Gâvur”laşmış tipler mebzul miktardadır, çoğalmıştır.

Bunlarla konuşulduğu zaman bizler de Müslüman’ız derler.

Gavurlaşmış, gavurlaştırılmış münafıklara, Onlara “Yeryüzünde düzeni bozmayın” denildiğinde, “Hayır, biz yalnızca ıslah edenleriz” derler.

Bozguncu olan gavurlaşmış münafıkların kalacakları yer bellidir. “Şüphesiz münafıklar cehennemin en alt tabakasındadırlar. Onları oradan kurtaracak hiçbir yardımcı da bulamazsın. Nisâ-145”

Bilinmelidir ki, Müslüman olmak demek “vahyin(Kur’an)” bildirdiği akideye (iman esaslarına) inanmak ve ona göre yaşamadır.

Bunun ötesi yoktur.

Maalesef Müslümanlar (Türkiye’de olduğum için kendi ülkemin insanını biliyorum) bu ilkelerden büyük oranda uzaklaştırılmış ve hayat tarzı başka ilkelere göre değişmiştir.

Gavurlaşmış, gavurlaştırılmıştır.

Başka bir ifadeyle inandığı (İslami akide) gibi değil, yaşadığı gibi inanmaya başlamıştır.

Bunda Siyonist haçlı zihniyetince kendilerine benzetilenlerin rolü büyüktür.

Bir nevi başkalaşmış ve başkalaştırılmışlardır.

Bunun en önemli faktörlerinden birisinin Sabatayistlerin ve türevlerinin içimizde ve her alanda etkin olmalarıdır.

Bilindiği üzere Sabetaycılar “Müslüman dini görüntüsü altında Ortodoks Yahudilikten farklı olarak Tora-Kabbala ekolüne bağlı bir sistem geliştirdiler.”(1)

Sabetaycıların “akideleri (inanç esasları) tamamen İslam dışı olmakla beraber zahiri olarak “Müslüman” görünen bir anlayışa sahip oldukları ayan beyandır.

Sabetaycıların inanışları gereği “Benzeme-Benzet” (2) ilkesini benimsemiş olduklarından asla Müslüman’a benzeme, gerçek imana sahip ve vahye uyma dertleri olmadığı gibi Müslümanları kendilerine “Benzetme” çabasından da asla vazgeçmiş ve ya vazgeçecek değillerdir. Bu inanışlarının gereğidir.

Müslümanların hayatını tahlil ettiğimizde bu tahribatı ve değişimi anlıyoruz maalesef.

İster mevzuat zorlamasıyla, ister moiz cohenin Türkçüleri ve Asenaları, ister kitle iletişim araçlarının etkisiyle ister başka sebeplerle deyin fark etmez üzülerek belirtiyoruz ki, Müslümanların yaşayışları büyük ölçüde Sabetaycıların yaşayışına dönüşmüştür, gavurlaşmıştır.

Gazze’deki, Doğu Türkistan’daki, Sudan’daki ve yeryüzünün her yerindeki soykırım, vahşet, işgal bu tipler tarafından görmezlikten geliniyor.

Artık Müslümanların ekseriyeti sabetaycılara benzemiştir.

Neredeyse her haramı helal veya mubah görür vaziyete dönüşmüştür.

Faizden tutun, teşhirciliğe veya sapkınlığa varan davranış değişikliği günlük yaşayış haline gelmiştir.

Ahlaki davranışı küçümsemeyen kişi kalmamıştır diyebiliriz.

“Bir kereden bir şey olmaz” diyerek her türlü haram, hırsızlık, edepsizlik ve şerefsizlik mubah olarak görülmeye başlanmıştır.

Üzülsek de bu gerçeklik etkilidir ve Sabetaycılar  “Benzeme- Benzet” ilkeleri doğrultusunda Müslümanları dönüştürmüşlerdir, gavurlaştırmışlardır.

Hâsılı kelam ya İslam ile İslamlaşırız, gavurlaşmadan kurtuluruz ya da esfele yuvarlanırız.

Kısaca “Ya yeni hâl ya izmihlal”

Sadece Türkiye’de değil, bütün Müslüman coğrafyalarda “Ya İslam’la İslamlaşırız ya da yıkılarak/dağılarak ve ahlaksızlaşarak cehennemin, esfelin yolunu tutarız.”

Selam ve Sabırla… 26.11.2025

 

1-Ilgaz Zorlu, Evet, Ben Selanikliyim Türkiye Sabetaycılığı, Belge Yayınları, 7. Baskı, İstanbul-1999, S.22

2-A.g.e. s.22

 

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Bu Yazı Hakkında Ne Düşünüyorsunuz?