Resepsiyon ve Tören İptalleri
Veysi ERKEN
Çukurca’da 24 gencin şehadetinin akabinde resepsiyonların iptali ve akabinde Van depremi münasebetiyle 29 Ekim geçit törenlerinin iptal edilmiş olması yerinde bir davranıştır. Umulur ki, oligarşik anlayışın kalıntısı olan resepsiyon ve tören uygulamalarının tamamen ortadan kaldırılması ve yasaklanmasıdır.
Bu vesile ile yıllar önce kaleme aldığım bir yazımı güncelliğini kaybetmediğin için sizlerle tekrar paylaşayım istedim.
Resepsiyon
“İstanbul’un, yaratılışı zevk ve sefaya yatkın şairleri:
Ahali izz ü devletde, re’aya emn ü râhatde
Hüner erbâbı rif’atde, cihan yek-pare nûrânî
Nağmesiyle, zevk alarak, lâlelerin şen renklerine bakmaktan, her tarafı, şafak renginde görüyorlardı; fakat hakikat bunun aksi idi. Şairlerin gördükleri parlaklık, İstanbul’un Saraylarında ve mesirelerinde, hanımların çapkın ve baştan çıkarıcı bakışlarında idi. Vilayetler, gene sefil ve perişan; halk, gene ekmek parasına muhtaç; müstebit valilerin zulmü altında ağlıyordu” Altınay, Ahmet Refik, Lâle Devri, Ankara 1973,s.99.
Ahmet Refik lale dönemini böyle tasavvur ediyor. Acaba bizim resepsiyonlarımız ve törenlerimiz farklı mı?
Resepsiyon; şekliyle şemalıyla bize yabancı uygulama. Sizi bilmem, ama ben, resepsiyonları hiç sevemedim, onlara katılmayı da. Sürekli uzak dururum. Televizyonda bile seyretmekten hoşlanmam.
Resepsiyon kasvetin, halktan kopuşun, ikiyüzlülüğün, sahte dostlukların sergilendiği ziyafetler geçididir. O ziyafetlerde bulunanlarla konuştuğunuzda iştirakçilerin ekseriyeti sadece zevahiri kurtarma niyetiyle katıldıklarını ifade ederler. Görünmeyen “Güç”ten ürkme ve korkma resepsiyonda bulunmanın bir nedenidir onlar için. Resepsiyonda bulunmama, cezalandırılmanın, terfi ettirilmemenin en önemli sebebidir. Geleceğin âlî (!) hizmetleri için oralarda bulunmak bir zorunluluktur adeta.
Esasında Resmi ziyafeti ifade eden resepsiyon, kamu malının ve parasının çarçur ve hebâ edilmesinin, millî kültürden kopuşun ve uzaklaşmanın bir göstergesidir. Tereddütsüz denebilir ki, “Halka rağmen halk için” diyerek halktan kopanların ve ahkâm keserek halka zulmedenlerin bir resmigeçididir resepsiyon.
. Resepsiyonların müdavimleri genelde “Boğazdaki Aşiret”in mensupları ve onlara benzetilmişlerdir. Yani kemâl-i memnuniyetle güzel vasıflardan sıyrılanlardır.
Bu merasimleri seyrettikçe tıpkı “Lâle Devri”nde olduğu gibi, Anadolu insanının nasıl soyulup soğana çevrildiğini daha iyi anlıyor ve kavrıyorum. Halkın kesesinden vergi adı altında toplanan paraların bir kaç bin kişinin zevki için nasıl saçıldığını gösteriyor resepsiyon.
Halka rağmen debdebe, zevk ve eğlence.
Kimin parasıyla?
Ve ne adına?
Vatandaşın parasıyla ve çağdaşlık adına.
Resepsiyon, kendini devlet olarak görenlerin halka tepeden bakanların ve dalkavukluk yapanların buluşma yerleridir adeta. İltifatlar, gülücükler, bakışlar, cilveler ve dostluklar hep sahte. Her şey yalana ve dolana dayalı. Koca devlet, bu tür ziyafetlerle heba edilmekte.
Bir yanda kuru ekmeğe muhtaç olanlar, ekmeğin kurusuna bile talim edemeyenler; öbür tarafta senin, benim, kısaca bizim paramızla zevk u safa içinde tepinenler.
Bu çarpıklığı sordun mu karşına hemen âlî menfaatler çıkar. Aman; âlî menfeatlara halel gelmesin. Onların dokunulmazlıkları var. Kimin âlî menfaatleri, bunu soramazsın. Çünkü resepsiyoncular çok fedakâr olup, bizim yerimize düşünüyorlar(!), yiyorlar, içiyorlar ve zevk u safa içinde yaşıyorlar. Hatta hastalıklardan korunmamız için bizim yerimize aşı olmaktan bile çekinmezler resepsiyoncular. Onları yaptıklarının “hikmeti” asla sorulmaz. Sorulamaz.
Devlet, bir han-ı iştahâdır onlar için. Kabaran iştihanın tatmini için araziler, fabrikalar, makamlar ve mevkiler kolayca pay edilir. Hem de zorlanmadan.
Sâdâbât eğlencelerini hiç aratmayan resepsiyonların hikmet-i sebebini hiç kimse sormaz. Belki de yarın ben faydalanırım o akvaryumdan diye sormuyorlar geleceğin muhtemel devletlüleri. Kim bilir?
Vesselam.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder
Bu Yazı Hakkında Ne Düşünüyorsunuz?