19 Aralık 2013 Perşembe

Hizmetli



Hizmetli*

Veysi ERKEN

            Yıllar önce idi. Tarakiye’de nurlu ifade edilen cenahtan bir taife firak eyledi. Artık yeni bir şeritte olacaklardı. Farklılıklarını domatesli bulgur pilavı ile ortaya koydular.
            Her yerde domatesli bulgur pilavı pişirilir oldu. İkramlar için himmetler ve gayretler epey arttı. Gel zaman git zaman kaplarına sığamaz oldular. Artık pilav gruplarından camiaya terfi ettiler. Büyümeleri ve gezegenler arasında at koşturmaları gerekirdi.
            Hedef her bezde tarakları olmalarıydı.
            Ne de olsa tarakiyenin insanlarıydı.
Mektebeler ve medreseler kurdular.
Yetmedi.
Zenginleştiler kanalizasyonlar kurdular, medyada oldular.
            Yetmedi.
            Finansta şirketleştiler ve ticarileştiler. Haramın her çeşidine bulaştılar. Zaten artik nurlu değil hizmetliydiler.
            Yetmedi.
Dönüşmeliydiler, başkalaşmalıydılar hatta savrulmalıydılar.
            Artık insanileşmeliydiler değerlerinden sıyrılarak.
            Efendileri böyle buyuruyordu.
Efendileri çoğalmıştı
            Melun canlar ve foshadla iş tutar oldular.
            Sponsorları ve finansörleri değişti.
            Artık ahali onları ilgilendirmiyordu.
            Efendilerine iyice ram oldular.
            Efendileri sırtlarını sıvazladıkça kendilerini güçlü vehmettiler. Güçlendikçe hi men’leştiler.
            Artık güç bende diyorlardı.
            Güç bende. Güç bende teraneleri yankılanır oldu her yerde.
            Efendiler boş durmuyordu.
            Meluncanlar ve foshadlar gezi zekalıları devreye soktu.
            Tabii ki, insanilere de görev verilmeliydi.
Hemen insaniler devreye girmeliydi. Zaten insanilikten hizmetliliğe terfi etmişlerdi.
Hizmetliyim. Hizmetliyim diye her yerde haykırıyorlardı.
Hizmetliler efendilerinin emriyle hi men olduklarını zannettiler.
Her yer ve her iş bizimdir. Bizden sorulur demeye başladılar.
Efendilerini ve sponsorlarını unutmuyorlardı.
Zaten isteseler de unutamazlardı.
Çünkü hizmetliydiler.
Zehirlenmişlerdi.
Efendiler tarakiyede huzur istemiyorlardı.
Gençler küstürülmeliydi.
Başardılar.
Gençler ddp ile aranıyordu artık.
Bu aklı hizmetliler vermişlerdi tarakiyenin ekâbirlerine.
Meluncanlar ve foshad kıs kıs gülüyordu.
Yetmedi.
Huzursuzluk her yere yayılmalıydı.
Sulh u salah yüzü görmemeliydi tarakiye.
Hizmetliler marifetiyle başarmalıydılar.
Zira diğer kolları işe yaramıyordu.
Hizmetliler iyi bilinirdi.
İşte tarakiyedeki ahval u şerait.
Havadisi fehmeylediniz mi aziz canlar.
Selam ve Sabırla.
           
*Yazıda geçen olay, olgu ve kurumlar hayali olup tarakiye’de geçmektedir.


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Bu Yazı Hakkında Ne Düşünüyorsunuz?