CEMAAT NE ZAMAN TEFRİKADIR*
Veysi ERKEN
Biraz tembellik edelim de Osman Erenalp dostumuzun “cemaat ne zaman tefrikadır* ” başlıklı yazısını sizlerle
paylaşayım. Faydalanacağınızdan hiç şüphem yok.
“Güdülmeye razıysan güdenin olur.
Alışınca da bağımlılık yapar. Güden gütmeyi, güdülen de güdülmeyi ister hep.
Onsuz edemez.
İnsanı diğer canlılardan ayıran
akıldır. O sayede eşrefi mahlûk olmuştur. Onu başkasına bırakır “al adıma
kullan” derse insanlığından sarf-ı nazar etmiş olur. Kimse hesap gününde
başkasının yüzünü ağartmaz. Herkesin
borcunu ödemek kendi boynunun borcudur. Soru Hadis-i Şerifte verilmiştir; Herkesin
hesaba çekileceği konu başlıkları da bellidir;
Ömrünü nerede tükettin?
Gençliğini nasıl yaşadın?
Malını nereden kazandın?
Kazancını nereye sarf ettin?
Bilgini ne şekilde nerede
kullandın?
Artık kim zerre ağırlığınca bir hayır işlerse, onun
mükâfatını görecektir. (Zilzal-7)
Saçın kesilir önüne düşer.
Hal bu olunca efendisinin himmetine güvenip o güne hazırlanmaktan daha büyük
yanılgı olamaz.
Aklı kullanmak birlik olmaya, cemaat olmaya mani değildir. Asıl olan o
birliği akılla sağlayabilmek onu başarabilmektir. Değilse bir olmak iri olmak,
diri olmak İslam’ın şiarıdır. Öyle de
olmalıdır. O da kolay değildir. Bilgi ister. Şuur ister. Mücadele ister.
Mürşitliği kendinden menkuller ortaya çıkar. “Mürşidi olmayanın mürşidi şeytan”
der. Ona tabi değilsen şeytandan yanasın. Onu dayatır sana. Tahkiki değil,
taklidi imana sahipsen o ağa düşersin. Gözü kapalı o kavganın içine
itilirsin. Orada her işin ulvi gaye,
Allah rızası adına olduğuna inandırıldıktan sonra da kopamaz, teslimiyet içine
girersin.
Sonra ne olur? Ne yapmak lazım? Onu Mahmut Esat Coşan Hoca merhumun yirmi
dört yıl önceki bir sohbetinden satır başlıklarıyla anlamaya
çalışalım.
***
Bugün maalesef tüm İslâm Alemi
emperyalist güçlerin sultası altındadır. Kuş uçurtmazlar, takib
ederler… Hem de kendisi takib etmez… Amerika John’la takib etmez, Smith’le
takib etmez. Kimle takib eder?.. Adı senin benim gibi olan Müslüman insanla
takip eder; canına okur. O milletin içinden çıkmış hain vasıtasıyla takib
eder ve millete en büyük zararı, kendi içinden çıkmış insanlara
yaptırır. Parayla satın alır, ajan edinir ve öyle kullanır.
… Sahte bir takım
organizasyonlar var; topluyorlar insanları etraflarında, ondan sonra onları
toptan satıyorlar!.. Götürüyor, olmadık yere bağlıyor…
Kâfir, emperyalist doğrudan doğruya Türkiye’ye gelip
de Mü’minlerle uğraşmaz!.. Nasıl uğraşır?..
Onların gelişmemesi için düzenler
kurar, öyle uğraşır.
Hizmet ediyorum diyen
organizasyonlara körü körüne bağlanmak yok!.. Hizmet ediyorum diyen insanları, hizmet
ediyorum diyen organizasyonları, irfan ile irfan teraziniz ile tartın!..
Hür olun, hizmeti kendiniz tesbit
edin, yapmaya çalışın!.. Bir başkası engellerse itibar etmeyin! O hizmeti
yapmak isteyen öteki insanlarla işbirliği yapın!..
Emperyalistlerin türlü oyunları
var. İslâm, bir kimsenin hizmetiyle yürüyecek hale gelirse, o kimseyi yok
ederler!..
Hizmeti yaygınlaştırmak
lâzım, herkesin lider olması lâzım. Ellileş milyonu da öldürecek değiller ya…
… diyorlar ki, “Tek
lider, vazgeçilmez insan…” Öyle şey olur mu? Bir lidere, tek hocaya, tek
ekibe bağladığı bir yığın insanı, böyle üzüm salkımını sapından tutar gibi,
istediği yere götürüyor!..
Onun için, teşkilât kurdurtuyorlar; teşkilâtın başına kendi adamlarını
koyuyorlar. Öteki insanların hepsini, üzüm salkımı gibi oraya buraya
götürüyorlar.
Müsaadeli, ağabeyli, bilmem neli hizmet olmaz…
Bana da tabi olmayın!.. Bana tabi olursanız, beni sıkıştırırlar. Ondan
sonra, “Sen bu adamlarına şöyle yap!” derler.
,İslâm’a tabi olun!.. Allah’ın emrine tabi olun!.. Allah’ın dinine hizmet
edin!.. Tek başınıza olsanız da, hakla beraber olun!..
Birbirinden haberi olmayan
insanları fena aldatırlar. Fena yenerler…
“Düşmanlara karşı, gücünüzün
yettiğince silâh hazırlayın!” (En başta bilgi silahı)
Tek başına olsa bile, hakikatle
beraber olan cemaattir. Hakikatten kopmuş, ayrılmış olan, yüz binlerce de olsa,
milyonlarca da olsa, milyarlarca da olsa tefrikadadır;
Niye, yağmur için dua ediliyor
da, İslâm'ın gelişmesi için dua edilmiyor?.. Niye, Fatih Camii'nde, şu Müslümanlık
gelişsin diye bir dua edilmemiş şimdiye kadar?.. Ne materyalist ne maddeci
insanlarız biz... Yağmur kesilince, onbeşbin kişi Fatih Camii’nde Eyüb
Camii'nde toplanıyor; ağlıyorlar, "Yâ Rabbi, yağmur gönder!" diye;
İslâm gidiyor ama kimsenin kılı kıpırdamıyor... Giderse gitsin. Çünkü, evinde
kendisi Kur'an okuyor, tesbih çekiyor; yetiyor... Olur mu öyle şey?.. Yağmurun
umumi yağdığı gibi, İslâm’ın gelmesi için, Müslümanların kurtulması için niye
dua yapmıyorsun?.. Yağmuru dua ile yağdırıyor da Allah, İslâm'ı dua ile
geliştirmez mi?.. Geliştirir...
Dedim ki, Allah kimin duasını
kabul eder?.. Tabii, sevdiği kulun duasını… Üsküdar 5 Mayıs 1990”
Selam ve Sabırla.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder
Bu Yazı Hakkında Ne Düşünüyorsunuz?