22 Mayıs 2016 Kongresinin Sonucu: Başkan
Yardımcısı Ya da Cumhurbaşkanı Yardımcısı
Veysi Erken
22 Mayıs 2016 tarihinde yapılan
kongre bir durumun tescilidir. Ağustos 2014’te gerçekleşen ve fiili olarak
başkanlığa yol açan seçimin tasdikidir.
Esasında Ağustos 2014’te başlayan
bir sürecin geldiği yerdir 22 Mayıs kongresi.
Ağustos 2014 seçimi öncesinde
adaylardan biri olan Recep Tayyip Erdoğan seçildiğim takdirde bütün yetkilerimi
kullanacağım diye deklere ediyordu.
Oligarşik yapı hemen homurdanmaya
başladı.
Direniş bu açıklama ile had safhaya
ulaştı.
Oligarşik yapı bütün elemanlarını ve
birimlerini harekete geçirdi.
Recep Tayyip Erdoğan’ın şahsında
değişime karşı ittifaklar kurduruldu. Bir araya gelemeyecekler “bir el” tarafından bir araya
getirildi.
Millet buna prim vermedi ve %52 oyla
değişime “evet” dedi. “El”in planı ve senaryosu gerçekleşmedi.
Kendini bu ülkenin yegâne sahibi
gören bürokratik ve oligarşik çete %52’lik oya rağmen faaliyetlerinden vazgeçmedi
ve vazgeçmeyecek de.
Seçim sonrası Başbakan olan Sayın
Ahmet Davutoğlu ile değişim engellenmeye çalışıldı. Oligarşik çete biliyordu
ki, Ahmet Davutoğlu lider kapasiteli bir stratejist. Bunu kullanmak istedi
çete.
Tespitlerime göre Sayın Davutoğlu
başarılı bir döneme damgasını vurdu.
Tarih bunun gerçekliğini yazacak.
Başbakan Davutoğlu başarısız olduğu
için değil, uyum sorunu yaşandığı için ayrılmak zorunda kaldı.
Sayın Davutoğlu bu durumu hem 4 Mayısta
hem de kongredeki konuşmasında ifade etti.
Başarılı bir dönem uyum sorunu
yüzünden geride kaldı. Oligarşik çete “uyumsuz”luğu
derinleştirme çabasındaydı. Davutoğlu bu tuzağa düşmedi ve dönemini lekesiz bir
şekilde kapatmaya çalıştı.
Başka bir şekil olabilir miydi?
Biraz zor. Çünkü Ağustos 2014
öncesinde bütün yetkilerin kullanılacağı deklere edilmişti Recep Tayyip Erdoğan
tarafından.
Bunun için Cumhurbaşkanlığı
bünyesinde yeni birimler ihdas ediliyordu. Bir tarafta Başbakanlık öte tarafta
Cumhurbaşkanlığı bünyesinde benzer teşkilatlanmalar.
Uyumsuzluk gittikçe artıyordu.
Kongre bu uyumsuzluğu kaldırmak için
yapılmıştır diye düşünüyorum.
Kongrede “Başkan yardımcısı” ya da “Cumhurbaşkanı
yardımcısı” seçilmiştir. Bu gerçeği herkes kabul etmelidir.
Belki bundan sonra kabine
toplantılarının tamamı “Külliye”de
yapılacak. Ki, doğrusu budur. Belki “külliye”nin
adı “Başkanlık Külliyesi” olarak
ifade edilecek.
Bilinmelidir ki, böyle bir yaklaşım
ve toplanma mevcut Anayasa’ya da aykırı değildir.
Mevcut Anayasanın 104. maddesi buna
açıkça cevaz veriyor.
Hukukçu diye geçinenlerin bilerek
veya bilmeyerek çarpıtmalarına rağmen yetki ve sorumluluk açıktır.
Bakanlar kurulu açıklandığı ve ilk
toplantının “külliye”de yapılacağı
ifade edildiğine göre ilk yapılması gereken şey kanuni düzenlemeleri hayata
geçirmek ve fiili durumu onaylamaktır.
Ülkemizi ve insanımızı düşünen
herkese, özellikle vekillere ve partililere sesleniyorum.
Ağustos 2014 seçimlerinden sonra
kanuni düzenleme yapılmadığı için Başbakanlık
ve Cumhurbaşkanlığı bünyesinde
benzer birim, kurum ve kuruluşlar oluşmuştur. Bu birimler israfı, tekrarı ve
bürokrasiyi arttırmıştır.
Geliniz bu israfı, tekrarı ve
bürokrasiyi elbirliği ile ortadan kaldıralım.
Ülkemizin imkânlarını ve enerjisini
israf etmeyelim.
Bilinmelidir ki, 22 Mayıs kongresi “Başkanlık Sistemi”nin onayından başka
bir şey değildir.
Sonuç itibarıyla Binali Yıldırım ya Başkan Yardımcısı veya Cumhurbaşkanı
yardımcısı olmuştur.
Nasıl adlandırırsanız
adlandırabilirsiniz sonuç değişmez.
Gerisi teferruattır.
Selam ve Sabırla…
Muhterem Hocam oligarşik çetenin var olduğu fikrine yüzde yüz katılıyorum. Peki bunlar kim? Dinci mi, dinsiz mi, sağcı mı, solcu mu?
YanıtlaSilBen 28 Şubatı yaşadım.Bugünü de yaşıyorum. Fark göremiyorum. Zihniyet aynı,yöntem değişik.Biri milletin değerlerini karşısına alarak yapıyordu, diğeri ise "inşallah,maşallah" diyerek yapıyor. Yüce Allah bu yüzden "menfaatini kıble edinen" insanlara rahmet göndermiyor. Selam ve saygılarımla...