10 Ağustos 2016 Çarşamba

15 Temmuz’dan 7 Ağustos’a Sosyal Bilimlerin İflası



15 Temmuz’dan 7 Ağustos’a Sosyal Bilimlerin İflası

Veysi ERKEN

            15 Temmuz 2016 tarihi Siyonist haçlı zihniyeti ve onun uşağı ve piyonu olan bütün örgütlere karşı bir şahlanış, direniş ve diriliş günüdür.
            Cenabı Allah’a hamd’u senalar olsun.
            15 Temmuz yıllardır hayatımızın ilkelerini inşa etmeye çalıştıkları Batılı değerlere dayalı “sosyal bilimler”in iflas günüdür.
            Artık sosyal hayatımızın dinamikleri devrede olmak mecburiyetindedir.
            Eğitimcilerimiz,
            Sosyologlarımız,
            Felsefecilerimiz,
            Psikologlarımız,
            Ekonomistlerimiz,
            Kısaca “sosyal bilimler” denilen bütün sahalarda uzman olduğunu iddia eden herkes kendini ve alanını gözden geçirmek durumundadır.
            Bilinmelidir ki, Türkiye’de bir asırdan fazladır uygulanmakta olan “sosyal mühendislik” çökmüştür.
            Çökmeye mahkûmdu zira.
            Kısa şortlu bayanın üzerinde “La İlahe İllallah. Muhammed’un Resulullah” yazılı bayrağı sallayarak darbecilere karşı direnişini mevcut sosyal bilimcilerin iflasını göstermiştir. Bu sosyal şuuru ve inancı sosyal bilimlerde uygulanan yöntemlerle, kullanılan kavramlarla ve sosyal bilimciler(!) tarafından izah edilememektedir.
            İzah edemezler. Çünkü “zihinleri tutsak” ve “akademik bağımlılık” içindedirler.
            Okudukları kitaplar, yönettikleri tezler işe yaramamaktadır.
            Bütün okudukları ve okuttukları kavramlar, değerler, ilkeler ve kurallar batının iflas etmiş kavramlarıdır, değerleridir.
            Yönettikleri tezlerde takip ettirdikleri yöntemler hep iflas eden yöntemlerdir.
            Evet,
            Sosyal bilimcilerimiz iflas etmiştir.
            Tabii ki, iyi niyetli olanları için söylüyorum.
            Görevli maşalar ve piyonlar için değil.
            Onlar zaten görevlerini ifa etmekle meşguller.
            Efendilerinin emirlerini pompalamaya çalışıyorlar.
            Bunların ihanetlerini ekranlarda bol bol müşahede ediyoruz.
            Gazeteci kılıklı, uzman sıfatlı veya itirafçı kimlikli şaklaban ve şarlatanlar bolca arz-ı endam ediyorlar.
            Bunların görevi sosyal hayatımızı perişan etmek 15 Temmuz direnişini, dirilişini, şahlanışını ve 7 Ağustos İHTİŞAMINI itibarsızlaştırmaktır.
            Sosyal bilimcilerimizin iflası ile ilgili kitaplar yazılacaktır inşallah.
            Şimdilik yönetimi uyarma görevini yapmaya çalışıyoruz fi sebilillah.
            Dikkate alınır mı?
            Bilemem.
            Rahatlıkla şunu söyleyebilirim.
            Düzenli yazmaya başladığım 1993 yılından itibaren bunu yapmaya çalıştım.
            Para ile yazmadığımız için sadece cenabı Allah’a bağlı olmaya, Resulullah’ın (s.a.v.) izini süremeye ve yöntemlerini kullanmaya çalıştım.
            Kusur ve hatam olmuş olabilir.
            Ama hayatı “satılmış gazeteciler”, “zihni tutsak” ve “akademik bağımlılık” içinde olanlar gibi anlamlandırmadım, anlamlandırmamaya çalıştım.
            Hududullah dışında hudut içinde düşünmemeye gayret ettim.
            Uyarılarım bu ölçüde olmuştur.
            İflas etmemeye ve ettirmemeye çalıştım.
            Bürokratik çarkın insanımızı iflas ettirdiğini gördüm.
            Kuralların eğitimde, iktisatta, hukukta, sosyolojide, psikolojide, kısaca sosyal hayatın her alanında bizim inanç değerlerimizle sade bir şekilde ikame edilmesi gereğini ifade ettim.
            Özellikle eğitim alanında “sınavsız ve sınırsız okul “ tezini savundum. Bu tezimin kaynağı “hiç bilenlerle bilmeyenler bir olur mu?” ayeti olduğunu ifade ettim.
            Eğitim alanında “arz”ın “taleb”i karşılaması gerektiğini ifade ettim.
            Arz talepten fazla olursa sosyal hayatımızı perişan eden dershane, etüt merkezi, özel kurs gibi alanların kendiliğinden biteceğini haykırdım.
            Bunları çoğaltmak mümkündür.
            Bütün yetkililere ve sosyal bilimcilere sesleniyorum.
            Geliniz 15 Temmuz direnişini, dirilişini ve şahlanışını doğru okuyalım.
            7 Ağustos ihtişamını “tutsak zihin”ler ve “akademik bağımlılık”la değil kendi değerlerimizle anlayalım.
            Böyle bir anlayış bizim liderliğimizi ve ihtişamımızı perçinleyecek biiznillah.
            Bilinmelidir ki, ancak böyle bir çaba “dünya beşten büyüktür” anlayışını hayata geçirir ve zalimlere “one minute” dedirtir.
            Selam ve Sabırla…
           

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Bu Yazı Hakkında Ne Düşünüyorsunuz?