Sayın Cumhurbaşkanı ve Başbakana Açık
Çağrımdır
Veysi ERKEN
Siyonist haçlı zihniyetinin Türkiye’yi
kuşatma ve imha etme emelinin yeni olmadığını herkes biliyor.
Özellikle bu teşhisi yüksek sesle
dillendiren “one minute” ve “dünya beşten büyüktür” çıkışı ile
dünyaya ilan eden Cumhurbaşkanı Sayın Recep Tayyip Erdoğan, Siyonist haçlı
zihniyetinin kudurmasına ve bütün hempalarını ülkemizin üstüne salınmasını
hızlandırmıştır.
Evet, bugün açıklığa kavuşmuştur.
Türkiye’ye saldıran, milletin üstüne bomba yağdıran, kurşun sıkan, hendek
kazan, tuzak kuran bütün yapılanmalar ve örgütler kuduran Siyonist haçlı
zihniyetinin piyonlarıdır. Siyonist haçlı zihniyeti artık hempaları ve
piyonları ile olan bağlantıları gizleyememekte veya gizleme ihtiyacını
hissetmemektedir.
Kısaca küresel haydutluk bütün
çıplaklığıyla ortaya çıkmış vaziyettedir.
Dolayısıyla bu gerçeklerden
hareketle mücadele ona göre yapılmalıdır diye düşünüyorum.
Bu bağlamda birkaç teklifim
olacaktır.
Ülkemizin selameti ve liderliği için
gerekli olduğunu düşünüyorum.
1- İhanet şebekeleri ile mücadele bir bütün olmalıdır.
Herkesin
dillendirdiği gibi bütün ihanet şebekeleri efendilerinin emriyle hareket halindedir.
Dolayısıyla mücadele hepsine karşı
olmalıdır. Hiç olmazsa 28 Şubat başlangıç ittihaz edilmelidir. Böyle bir
başlangıç mücadelenin muzafferiyetini arttıracaktır.
Bilindiği
üzere 28 Şubat ve akabinde “gezi kalkışması” aynı merkezin emriyle
gerçekleştirilmiştir. FETÖ örgütü hem 28 Şubatçılarla hem de gezicilerle iç
içedir. Şayet 28 Şubat ve gezi kalkışmalarında görev alan, destek veren,
finanse edenler göz ardı edilirse sonuç alınamaz.
Bilinmelidir
ki, FETÖ bunların hepsidir. Gezide sedye hazırlatan, yemek taşıyan, onların
lehine yazı yazan herkes FETÖ denilen örgütün parçasıdır.
Bu
konu ile ilgili adil, ahlaklı ve hukuka uygun çalışmalar yapılmalı, bugün
villalarında, köşklerinde, holdinglerinde, üniversitelerde kıs kıs gülerek
keyif süren hempalardan da hesap sorulmalıdır.
Konuyu
fazla uzatmak istemiyorum.
Mücadele
doğru zeminde yapılmaz ise yeni mağduriyetlere yol açılabileceği gerçeği
unutulmamalıdır.
2- Odalar, Borsalar, Meslek Birlikleri Yeniden Düzenlenmelidir.
Yetkililer
ve ilgililerden bir diğer talebimiz Oda, Barolar, Borsa ve Birliklerle ilgili
düzenlemelerin KHK’lerle kısa sürede yapılmasıdır.
Bilindiği
üzere Tabipler Birliği, Odalar ve Borsalar Birliği, Barolar Birliği, Mühendis
ve Mimar Odaları ve Esnaf Birlikleri gibi birlikler kanunla kurulmuş meslek
birlikleri hüviyetindedir. Bu kuruluşlar sivil toplum kuruluşu niteliğinde
değildir.
İlgililer
bunlara üye olmadan mesleklerini icra edemiyorlar.
Bu
gerçek Cumhurbaşkanından Başbakanına, Milletvekillerinden vatandaşa kadar
herkes tarafından bilinmektedir.
Evet,
bu yapılar sivil olmadıkları gibi ekseriyeti “ideolojik” ve “üyelerini mağdur
etme” niteliklere sahip kuruluşlara dönüşmüşlerdir. Bu kuruluşların durumunu
anlamak için yöneticilerinin faaliyetlerini ve demeçlerini incelemek
yeterlidir.
İlave
olarak bu kuruluşlara mensup olan herhangi bir kişiyle konuşulduğunda bu
mağduriyet anlaşılacaktır.
Bu
kuruluşların ekseriyeti üyelerini aidat, proje onayı, reçete onayı adı altında
soymaktan başka iş yapmamakta ve ideolojik faaliyette bulunmaktadırlar.
Bu
kuruluşların mesleki yeterlikleri, yetenekleri ve kabiliyetleri yok denecek
durumdadır.
Millet
artık bu yapıların yeniden düzenlenmesini ve üyelerini temsil eden kuruluşlar
haline dönüştürülmesini beklemektedir. Umarım ki, KHK ile kısa sürede düzenleme
yapılır ve Türkiye rahatlar.
3- Üst Kurullar Ya Kaldırılmalı veya Islah Edilmelidir
Türkiye’yi
sıkıntıya sokan mekanizmalardan biri de “üst kurullar”dır. YÖK, BDDK, TMSF,
Enerji Piyasası vs.
Bu
kurulların ekseriyeti vazifelerini yapmamaktadır. Mesela meclis kart aidatı ve
diğer kesenekler için düzenleme yaptığı halde BDDK bunu takip edip bankalara
uygulatmıyor.
Bankalar
vatandaşın keseneklerini ve aidatlarını ödemekte ısrar etmekte ve bu duruma
BDDK seyirci kalmaktadır.
Bununla
ilgili yüzlerce misal sıralanabilir.
Kısaca
üst kurullar KHK ile ya kapatılmalı veya görevlerini yapar hale getirilmelidir.
4- İsraf vasıtası olan lojman, sosyal tesis, makam aracı
gibi unsurlara son verilmelidir
Türkiye’nin kanayan yaralardan biri de lojman, sosyal
tesis ve makam aracı saltanatıdır. Bunlardan KHK ile vazgeçilmelidir.
2002 seçimlerinden sonra meclis lojmanları ile başlanmış
olduğu halde devamı getirilememiş ve saltanat arttırılarak sürdürülmüştür.
5- Maaş dengesizliği giderilmelidir.
Özellikle kamuda maaş dengesizliği
had safhadadır. Özellikle ücret dengesizliği çekilmez orandadır. Aynı kurumda
çalışanlar arasındaki dengesizlik adeta “biri yer biri bakar kıyamet ondan
kopar” noktasındadır.
Dengesizlik
unvanlar ve dersler babında da caridir. Yüzlerce misal verilebilir.
Bu
ve benzer konuları tek tek irdelemek ve çözüm yollarını göstermek mümkündür.
Arzu edildiği takdirde bu konuda bilgi verebilirim. Gayemiz cenabı Allah’ın
rızasını kazanmak, halkımızın mutluluğuna yol göstermek ve ülkemizin dünyada
lider konumuna ulaşmasına katkı sağlamaktır.
Siyonist
haçlı zihniyetinin uzantıları olan FETÖ ve benzer örgütlenmelerle mücadele
ancak bu yollarla olur.
Selam
ve Sabırla…
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder
Bu Yazı Hakkında Ne Düşünüyorsunuz?