2 Haziran 2017 Cuma

Ayıların Adaletine Güvenenler İflah Olmaz



Ayıların Adaletine Güvenenler İflah Olmaz

Veysi ERKEN

            Yüz yılı, belki iki yüz yılı aşkın İslam coğrafyasını yönetenlerin kendi aralarında anlaşacaklarına adaletin tesisini Siyonist haçlı zihniyetinden beklediklerini görüyoruz.
            Bu konuda hal-u pürmelâlimizi anlatan bir fıkrayı sizlerle paylaşayım.
            Adaleti ayıdan bekleyen “peynir bulan iki tilki”nin hikâyesi ve çıkarılan hissedir nakledeceğim fıkra.
            “İki tilki yan yana yarenlik ederek bir yola devam ediyorlarmış. Tilkinin biri biraz ilerde büyük bir peynir topağı görmüş ve arkadaşına dönüp;
Peynire bak! Demiş. Arkadaşı ise hemen koşarak peyniri kapmış. Bu defa aralarında bir münakaşadır başlamış:
-       İyi ama önce ben gördüm, bu peynir benim hakkımdır.
-       Hayır, ne münasebet! Önce ben kaptım, o halde benim hakkım olmalıdır. Derken münakaşa uzamış. Nihayet tilkinin biri, ötekine teklif etmiş:
-       Haydi, gidelim dağların hâkimi ayıya bu işi hallettirelim, bu işi ancak o çözümler. Öbürü de teklifi kabul etmiş ve peynir yanlarında, ayının önüne gitmişler. Durumu anlatmışlar.
-       Biz yan yana yolda yürürken birimiz bir peynir topağı gördü, birimiz de önce kaptı. Şimdi aramızda uyuşamadık. Arkadaş ben önce gördüm diyor, ben de ben önce kaptım diyorum. Fakat hiç birimiz haklı olduğumuzu ispat edip hakkımızı alamadık. Bu davayı çözmek için huzuruna geldik, bu davamıza bakıver.
Bunları dinleyen dağlar hâkimi böbürlenerek:
            Şu yanda duran teraziyi getirip önüme koyun. Zira ikiniz de dinlediğime göre aynı derecede haklısınız. Biriniz önce gördüğü için peynirin yarısı onun hakkı, biriniz de önce kaptığı için yarısı onun hakkıdır. Bunu adaletle bölmem için bana verin!
            Tilkiler de peynir topağını, bölüştürsün diye, ona vermişler. O da uzun tırnaklarını batırarak peyniri ikiye bölmüş, terazinin iki kefesine koymuş, ancak bir taraf ağır basmış. Denkleştirsin diye ağır basan taraftan bir parça koparıp ağzına atmış, bu defa diğer tarafı ağır basmış. Denkleştirmek için o taraftan koparıp ağzına atmış, bu defa diğer taraf ağır basmış. Bu şekilde denkleştirmeye çalışırken, tilkiler bakmışlar ki peynir bitiyor:
            Aman efendim! Biz aramızda uyuşur,  bölüşürüz. Siz bu işi burada bırakın, demeye başlamışlar.
            Fakat dağlar hâkimi ayı:
            Hayır, ben üzerime aldığım bir işi yarıda bırakmam! Demiş ve denkleştirmeye çalışarak iki kefedeki peynirleri tamamen yemiş bitirmiş.
           
KISSADAN HİSSE

            Zamanımızın bazı Müslümanları ve İslam devletleri bu tilkilere benziyorlar. Aralarında halletmeleri gereken en basit şeyleri bile Avrupa devletlerine, Amerika’ya, Birleşmiş milletlere götürüp;
            Aman beyefendiler! Aramızdaki şu anlaşmazlığı giderin, derdimize bir çare bulun. Filan İslam devleti filan İslam devletiyle anlaşamıyor! Diyorlar. Onlar da böbürlenerek:
            Tabii! Biz her zaman sizin yanınızdayız! Her zaman her meselenizi çözümlemeye hazırız! Yeter ki siz bizim menfaatlerimizi zedeleyecek işler yapmayın, daima dikkatli olun, emrimizden sakın çıkmayın! Yollu sözler söyleyerek güya meseleyi hallediyor yahut halledecek gibi oluyorlar. Fakat dikkat edilirse ortada ne peynirler kaybolup gidiyor. O derecelerde ki kurtarma imkânı dahi olamıyor. (1) “
            Evet, sevgili dostlar ve gönüldaşlar.
            Yerli zannettiğimiz tilkilerin eliyle coğrafyamız parça parça yutulmaya devam ediliyor. Kurdurulan örgütlere karşı yaptığımız şey seyretmekten başka bir şey değildir. Umulur ki, bir gün uyanır, Siyonist haçlı zihniyetinin farkına varır, ayı zihniyetinin kurdurduğu taşeron, uşak ve katil örgütleri bir görüp peynirimizi yedirmeyiz.
            Aksi takdirde “barışa son veren barış(!)”ları, cetvelle bölüştürülmüş coğrafyalarda yaşamaya ve Siyonist haçlı zihniyetinin köleliliğine devam deriz.
            Peki, felah mümkün değil mi?
            Bizce mümkün.
            Felah ayıların adaletine sığınmayıp, el ve gönül birliğini oluşturarak imkânları birleştirerek, Cenabı Allah’ın vahyi doğrultusunda ayılara meydan okumak, onlarla mücadele etmek ve hâkimiyetlerini kırmakla mümkündür.
            Selam ve Sabırla…

*En Öne Geçen Merkep, Enver Baytan, Fıkralar 2, Mevsim Yayıncılık, İstanbul 1992, s. 80-82.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Bu Yazı Hakkında Ne Düşünüyorsunuz?