Köpek sever Köpek tapar Uygarlığı
Veysi ERKEN
Toplum hayatının yeniden şekillendirilmesi bir günde oluşan, oluşturulabilen bir olgu değildir.
Değişme ister terakki ister tereddi yönünde olsun “azar azar” gerçekleşmektedir. Bilhassa “kötü” yöndeki değişim daha kolay bir şekilde gerçekleşir.
Bilindiği üzere toplumumuz uzun bir süreç içinde “İslam” ile ilgili olan her şeyden koparılmıştır. Bu uzaklaştırma bilhassa yazılı metinlerle baskılar oluşturularak gerçekleştirilmiş ve gerçekleştirilmektedir.
Bunun bir misali “hayvanlar” ile ilgili anlayıştır.
Maalesef islam'ın bütün canlılara bakış açısı unutturulmuş ve bazı hayvanlar insan evladından daha değerli(!) kılınmıştır.
Özellikle köpeklerle ilgili anlayış fecaat haline dönüşmüş, yaşayış adeta köpek taparlığa dönüşmüştür.
Yıllar önce aynı fakültede beraber çalıştığımız bir öğretim üyesi arkadaş tur operatörü ile Paris’e gitmiş ve intibaları ile kedi, köpeklerden nefret eder hale gelmiş idi.
Hayvan sever olduğunu ifade eden bu arkadaş, Fransa'da 55 milyon sigortalı köpek kedi bulunduğunu öğrenmiş, Paris'in bütün sokaklarında pislikleriyle karşılaşmış, başıbozuk köpeklerin saldırısına uğramış ve kanaati değişmiştir.
Maalesef şehirlerimizin sokak ve caddeleri de Paris’e dönmektedir. Her tarafta pislik, her yerde köpek saldırısı ve korkusu oluşmuş. İnsanımız özellikle çocuklarımız sokağa çıkamaz hale gelmiş, okula gidiş psikolojik travmalara yol açmıştır.
En son kuduz köpek tarafından ısırılan ve vefat eden çocuğumuzun durumu bir faciadır. Sadece bu hadise tedbir alınmasını zorunlu hale getirmiştir.
Bunun insani, ahlaki ve vicdani hesabını kim verecek.
Hangi merci bunun cezasını çekecek.
Evet.
Bu sorunun cevabı bellidir.
Sokak hayvanı diye bir kavram olmamalıdır.
Zararın telafisi ancak sokakların başıboş ve sahipsiz köpeklerden arındırılması ile mümkündür.
Bilindiği üzere başıboş hayvanların vermiş olduğu zararlardan belediyeler ve valilikler sorumlu tutulmaktadır.
Danıştay şöyle bir karar vermiştir. “Yukarıda belirtilen mevzuat hükümlerinin birlikte değerlendirilmesinden; sahipsiz hayvanların, başta köpekler olmak üzere, korunması, bakım ve gözetimi, saldırgan olanlarının eğitilmesi ve sahiplendirilmeleri, hayvan bakımevlerinin kurulması vb. birtakım görev ve sorumlulukların valiliklere, büyükşehir ve ilçe belediyelerine ait olduğu anlaşılmaktadır.
Kamu idareleri yapmakla yükümlü bulundukları hizmetleri gereği gibi ifa etmekte beraber bu hizmetin işleyişini sürekli olarak kontrol etmek ve hizmetin yürütülmesi sırasında gerekli önlemleri almakla da yükümlüdür. İdarece bu yükümlülüğün yerine getirilmemesi suretiyle hizmetin kötü veya geç işlemesi ya da gereği gibi işlememesi sonucunda bir zarara sebebiyet verilmiş olmasının, idareye hizmet kusuru nedeniyle meydana gelen maddi veya manevi zararları tazmin sorumluluğu yükleyeceği idare hukukunun yerleşmiş ilkelerindendir. http://gencturk.av.tr/2021/12/10/danistay-8-dairesi-2020-7528-e-2021-1532-k-sayili-ilami/ “
Bu karar yeterli olmasa bile yerindedir.
Ülkemiz köpek sever, köpek tapar ülkesine dönüştürülmesine müsaade edilmemelidir.
Bu gidiş hayra değil, yıkıma ve yok olmaya meyillidir.
Yok olma çukuruna yuvarlanmadan, insanımız daha çok zarar görmeden, öğrencilerimiz köpek saldırılarına maruz kalmadan ve insanımızın psikolojisi daha fazla bozulmadan acillll tedbir alınmalı ve kanuni düzenlemeler hayata geçirilmelidir.
Dakikalık gecikme felaketin artışı demektir.
Selam ve Sabırla…
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder
Bu Yazı Hakkında Ne Düşünüyorsunuz?