12 Eylül Cehennemini İnşa edenler ve Teğmenler Sorunu
Veysi ERKEN
“Teğmenken göz yumarsan general olunca darbe yapar” diyor. Doğru diyor Hüseyin Likoğlu ve devam ediyor:
“Kanlı darbeden post modern darbeye, muhtıradan e-muhtıraya, vesayetçiler milletin iradesini gasbetmek için her türlü yola başvurdu. 27 Mayıs’la başlayan darbe süreci 15 Temmuz’da milletin direnişiyle sona ermiş gibi görünse de ülkemizde darbe heveslilerinin kolay kolay pes etmeye niyeti yok…..
Fetullahçı Terör Örgütü’nün TSK’ya sızmasıyla ilgili ilk bilinen resmi girişim 1986 yılında fark edildi. Fetullahçı ihanet şebekesinin soru çalarak, TSK’ya askeri öğrenci sızdırdığı tespit edilmiş ve bir soruşturma gerçekleştirilmiş. 250 öğrenciyi kapsayan soruşturmada “dincilik” yaftasıyla bazı öğrenciler ihraç edilirken, asıl Fetullahçılar TSK’da kalmayı başarmış.
1986 yılında Fetullakçılık’tan soruşturma geçirip TSK’da kalmayı başaran teğmenler, 15 Temmuz’da general iken ihanetin başını çekti.15 Temmuz’la ilgili hazırlanan raporlar ve yapılan soruşturmalar neticesinde 1986 yılında itirafçı olmuş gibi davranıp sistemde kalıp teğmen olan öğrencilerin tamamının, 15 Temmuz darbe girişimine general veya albay rütbesiyle katıldığı belirlendi.
GÖZ YUMMANIN BEDELİ YARIN ÇOK AĞIR OLUR
Yine geçtiğimiz yıl Tuzla Piyade Okulu’nda yaşanan hadiseler tam anlamıyla irdelenmediği için, bu hadiselerin arkasındaki karanlık akıl ortaya çıkarılmadığı için, bu hadiselere neden olan teğmenlerin yetiştiği ortama odaklanılmadığı için bugün başka bir tartışmanın içindeyiz.
Türkiye’de darbe heveslileri hiçbir zaman bitmeyecek. 1986 yılında yapılan yanlış tekrarlanmamalı. Bugün yapacağımız en küçük bir ihmal ve göz yummanın bedeli yarın çok ağır olur.” https://www.yenisafak.com/yazarlar/huseyin-likoglu/tegmenken-goz-yumarsan-general-olunca-darbe-yapar-4644158
Evet.
27 Mayıs, 12 Mart,12 Eylül, 28 Şubat, 27 Nisan ve 15 Temmuz ihanet darbelerini ve teşebbüslerini geçmişte “teğmen” olanlar yaptı.
Büyüdüler, serpildiler General oldular ve kılıçlarını, tanklarını, tüfeklerini, bombalarını millete çevirdiler.
Milleti ve millete ait olan bütün kutsalları ezdiler, yok etmeye çalıştılar. Küçümsenmeyecek başarılar elde ettiler, astılar, kestiler, iftiralar ve ihanetlerle milletin zihinlerini bulandırdılar.
Bugün 12 Eylül darbenin üzerinden 44 yıl geçti.
Eylül hüzün ve hazan mevsimidir.
Eylül fırtınaların, Kenan tufanlarının adıdır
Eylül dramların, işkencelerin, ihanetlerin, Siyonist haçlı zihniyetine uşaklığın adıdır.
Eylül Amerikalıların çocuklarının Anadolu çocuklarına işkenceyi, idamı reva gördükleri zaman dilimidir.
Ve…
Eylül, cehennemin insan eliyle inşa edildiği tarihtir.
44 yıl geçmiş.
Dile kolay gelir 44 yıl.
Şehid düşenler, idam edilenlerin gerisinde kalan, Gazi olan bizim nesil artık ihtiyarlamış, yorgun düşmüş.
Ama ilke ve ülküsünden bir şey kaybetmemiş. Yeni darbecilerin yetiştirilmesini, yetişmesini istemiyor. Amerikan çocuklarının insanımıza ve ülkemize çökmesini istemiyor, Teğmenlerin kalkışmasına, kılıç çekmelerine göz yumulmasını, görmezlikten görünmesini istemiyor.
Mamak’ta, Diyarbakır’da ve ülkemizin diğer yerlerinde insan eliyle inşa edilecek cehennemlere hayır diyor.
Evet.
İnsan eli ile inşa edilmiş cehennemlerde işkenceye maruz kalanlar, vatanında garip olanların hatıralarıyla yaşıyoruz.
Ulucanlar dünün mahpushanesi, bugünün müzesidir
Görmeyenlere tavsiye ederim.
Gidin, gezin ve görün.
Ulucanlar, Amerika’nın çocuklarının yaşattığı zulümlerin mekânıdır.
Daha beterleri de vardır.
Mamak ve Diyarbakır.
Şu bir gerçek ki, Türkiye’de gerçekleşen ve akamete uğrayan bütün darbelerin planlayıcısı Siyonist haçlı zihniyetinin aktörleridir. Teğmenlerin kılıç çekmesi de böyle okunmalı, okunması şarttır.
60’tan 15 Temmuzuna, 12 Marttan 28 Şubatına, 15 Temmuzdan 30 Ağustos 2024 tarihinde kılıç çekilmesine kadar bütün darbeciler piyon ve maşadır.
Siyonist haçlı zihniyeti, ilk haçlı seferinden beri aynı emelin peşindedir.
Hiç değişmedi ve değişmeyecek.
Piyonları vasıtasıyla ülkemizi yok etmek.
Biliyorlar ve inanıyorlar ki, Türkiye İslam ve mazlum coğrafyaların kalbi, aklı, gönlü ve kılıcıdır.
Bunun içindir ki, hedef aynıdır.
12 Eylüller, 15 Temmuzlar bunun için yaşatıldı insanımıza.
Duygular yok edilmeye çalışıldı bedenlerle.
Darağacında onun için sallandırıldı Mustafalar, Haliller, Ahmetler, Fikriler.
Bu millet Eylüllerin, Temmuzların piyonlarını ve uşaklarını unutmamalı. Unutursa yenilerini yetiştirirler,
Unutmak pusudur.
Unutmak küçülmek ve yok olmaktır.
Bu millet Eylülleri, Şubatları, Martları, nisanları, Mayısları ve Temmuzları, 30 Ağustostaki kılıçların çekilmesini unutmadı, unutmayacak.
Sadece zamanı değil, Siyonist haçlıları ve onların piyonlarını, maşalarını, işkencecilerini ve bu ülkeye ihanet edenleri de unutmadı, unutmayacak.
Selam ve Sabırla… 12.09.2024
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder
Bu Yazı Hakkında Ne Düşünüyorsunuz?