Başörtülü Milletvekili Adayları
Veysi ERKEN
Haziran 2011 seçimleri için aday adayları boy göstermeye başladı. Partiler aday olmak isteyen yöneticilerinin istifasını istedi. Epey yönetici makamını terk etti.
Bu yetmezmiş gibi Ergenekon ve Hizbi kontra sanıklarının bir kısmının aday gösterileceği ifade edilmektedir.
CHP’li Süheyl Batum Ergenekon sanıklarından aday gösterileceğini ilan etti.
Sırada MHP ve BDP’in olduğuna dair söylentiler ayyuka'ya çıktı.
Sanıklar aday gösterilmeye çalışılırken Mağdurlar unutuluyor.
Özellikle Başörtüsü mağdurları.
Başörtüsü mağduru derken sadece hanımefendileri kastetmiyorum elbette.
Anasının, kızının, karısının veya başörtülü bir yakınından dolayı mağdur olanları, işini ve aşını kaybedenleri de kastediyorum elbette.
Ama özellikle her partinin örtülü hanımları aday göstermesini bekliyoruz.
Başörtüsü sorununun her alanda, zeminde ve zamanda çözümü için bir adım olacaktır.
Özellikle Baykal’ın çarşaflı hanımlara CHP rozeti takmasıyla ümitlenmiştik. CHP değişecek ve başörtülü adaylar gösterilecek diye ümitlenmiştik.
Olmadı.
Şimdi “benim adım Kemal, başörtüsü sorununu biz çözeriz” diyen bir parti başkanı var.
Hadi kemalliğini göster. Kadınlar için ayırdığınız yüzde otuz kotanın yarısını başörtülü ve çarşaflılara tahsis ediniz.
MHP’de geri durmamalı ve Nesrin Ünal ayıbını ortadan kaldırmalı, Vekil adaylarının yüzde onu başörtülü adaylara tahsis edilmeli.
Çağrımız elbette sadece CHP ve MHP’ye değil.
Çağrımız bütün partilere ve parti yöneticilerinedir.
SP Merve Kavakçıya sahip çıkmamakla işlediği suçun kefaretini ödesin.
DSP had bildirme pişmanlığını yaşasın ve başörtülü aday göstersin.
BDP mitinglerine baksın ve örtülü aday göstersin.
Vakit var ve bu davet herkesedir.
BBP merhum Muhsin Yazıcıoğlunun vasiyetini unutmasın ve çizgisini devam ettirsin.
Şimdi toplumla barışma zamanı.
Bakınız Baykal toplumla barışmak için “Cumhuriyet döneminde Atatürk Bulvarı’nda kılık kıyafeti müsait olmayan insanları geçirmiyorlardı. Poturlu, şalvarlı bir takım insanlar öyle Ankara’ya gelip bulvara girmiyor. Tek parti zihniyeti oydu. Kıyafetini düzelt gel de öyle geç diyorlardı. Biz bir siyasi partiyiz. Yani bir kıyafet tüzüğü mü ilan edeceğiz. Türkiye’deki genel yasaların ötesinde insanları kılık kıyafetine göre yeniden tasnif mi edeceğiz? Böyle bir şey olabilir mi? Türkiye bu ya. Kimse her şeye layıktır. Her yere gider, her meydana da girer bulvarda da yürür, her siyasi partiye girer, CHP’ye de girer.
Aşık Veysel yaşadı bu olayı. Aşık Veysel ölmeden önce Atatürk’le buluşmak istedi. Atatürk’ü görmek istedi. Öncülük yaptılar Ankara’ya getirdiler. Buluşturmak istediler. Ama gidemedi. Kendisini bekleyen insanlara ulaşamadı. Çünkü bulvara çıkmasına izin verilmedi. Bu tek parti zihniyetini şimdi 2009 yılına girerken, Türkiye’de sosyal demokrat bir parti olarak, insancıl bir parti olarak biz mi uygulayacağız?”
“Herkes çok iyi bilmelidir ki, kadınlarımızın kendi şartları içinde, tercih ettikleri örtünme biçimi tek başına herhangi bir şekilde siyasetin ve laikliğin bir değerlendirilmesi için ipucu olarak alınamaz. Herkes istediği gibi giyinir. Onun kıyafeti ayrıdır, siyaseti ayrıdır” diyordu.
İşte önünüzde bir fırsat.
Huuuuu. CHP’liler beni duyuyor musunuz?
Yetmedi Baykal, sizlere şöyle sesleniyordu:
“Toplumun her kesiminden insanlar bir şekilde örtünüyor. Her insana saygı göstereceksin. O onların kendi tercihidir. Kıyafeti ’devlete meydan okuyor’ diye algılamak bir saplantının sonucudur. Türkiye’yi zaten bölmüşler, bir de biz mi böleceğiz? O nedenle herkes şunu iyi bilsin. Kıyafetle siyaset arasındaki ilişkiyi birebir tutmak doğru değildir. Elbette herkes istediği gibi kıyafetini yaşar. Toplumumuzun gerçekleri tarihleri ortadadır. Bunları artık hepimiz anlamamız lazım. Kılık kıyafete saygı göstermemiz lazım. Bu oturmaya başladı. Neden böyle yaptınız diyorlar. Alacağım kardeşim alacağım. Bunu herkese göstereceğiz, öğreteceğiz. Demokratik bir toplumda böyle yaşayacağız.”
Haziran seçimleri parti yöneticilerinin samimiyetlerini test etme zamanı olacaktır. Hiçbir parti ayırımı yapmadan herkese çağrıda bulunuyorum. Gerçekten ülkenin birliğini ve dirliğini istiyorsanız ve yıllardır kanayan yaraların çözülmesini istiyorsanız önümüze “Anayasa metni” koyunuz ve partilerinizden çarşaflı ve başörtülü aday gösteriniz.
Hepinizin tabanında aday olabilecek çarşaflı ve örtülüler vardır.
Hepinizin tabanında Anayasa metni hazırlayabilecek insanlar vardır.
Bulamıyorsanız sizlere çarşaflı ve örtülü adaylar önerebilirim.
Hatta Anayasa metni bile yazarım.
Yeter ki, samimi olun.
Çağrım sadece parti yöneticilerine değil elbette.
Çağrım aynı zamanda çarşaflı ve örtülüleredir.
Çarşaflı ve örtülülere sesleniyorum.
Adaylık için partilere müracaat ediniz. Hepsini test ediniz. Samimi olmayanları teşhir ediniz. Şimdi yakınma vakti değil, eylem vaktidir. Şimdi samimiyet vaktidir. Söz bitmiştir. Eylem zamanıdır. Dik durunuz.
Duruşunuzla parti yöneticilerini çözüme zorlayınız.
Dik durmak örtülü ve çarşaflıların da görevidir.
Çetenin düzenini bozmak ve felaha kavuşmak için herkesi dik durmaya çağırıyorum. 12 Haziran 2011 Genel seçimleri örtülülerin aday olduğu, vekillik makamına oturdukları ve yaralanan hissiyatımızın tedavi olunduğu bir dönem olur inşallah.
Selam ve Sabırla…
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder
Bu Yazı Hakkında Ne Düşünüyorsunuz?