ÜCRET
POLİTİKASININ YÖNETİMİN YOZLAŞMASINDAKİ ETKİLERİ
Veysi
ERKEN
Değerli
dostlar mevcut iktidar ücret politikası konusunda maalesef yanlışlar içindedir.
14 yıldır oyalanan akademik personele emekliliklerine yansımayacak bir
düzenleme ile artış yapıldığı görülmektedir. Bu artış beni sevindirmedi. Zira
yanlışlık devam etmektedir.
İktidar
partisinin en önemli yanlışı kendinden önceki iktidarların yanlışlığına düşmesi
ve ücret konusunda parça pençik düzenlemeler yaparak vatandaşı mağdur
etmesidir. Bu yanlış düzenlemeler sürekli yargı, asker ve üst yönetimin lehine
diğer kesimlerin aleyhine gerçekleştirilmektedir.
Bu
bağlamda şunu rahatlıkla ifade edebilirim. Samimi iktidar personel
düzenlemesini bir haftada meclisten geçirebilir. Muhalefet hayır diyemez.
Toplu
bir düzenleme ile bütün ücretliler rahatlatılmalıdır. Böyle bir düzenleme ile
taban geçim belirlendikten sonra ücret makası fazla açılmamalı, yetki ve
sorumluluk denkliği sağlanmalıdır.
Bu
konu çözümlenemezse yönetimdeki yozlaşmanın önüne geçilemez.
Yozlaşma
maalesef toplumu çökertecek noktadadır.
Yozlaşmanın
etkilerini yıllar önce dile getirmiştim. Üzülerek görüyorum ki, yozlaşma
artmıştır. İşte o yazım.
“Bireylerin
varlıklarını devam ettirmelerinin şartlarından biri “sosyal
organizasyon”lardır. Sosyal organizasyonların başında ve diğer sosyal
organizasyonların kuşatıcısı durumunda olan devlettir.
Devlet denilen organizasyon, bir
topluluğun teşkilatlanmış birliğini ifade eden yapıdır. Bu yapının işleyişi
kurallar çerçevesinde “insan”vasıtasıyla
gerçekleşmektedir. Organizasyonun işleyişinde yer alan birim ve bölümler yapıyı oluştururlar. Birim
ve bölümleri oluşturan personel vazifelerini bir ücret karşılığında ifa eder.
“Ücret” bir iş, bir hizmet karşılığında
verilen şey(Devellioğlu,1970) olarak tarif edilmektedir. Ücret karşılığında
çalışanlara “ücretli” denilir.
Ücretliler yürürlükteki mevzuata göre “işçi”, “memur”, “sözleşmeli personel”
ve “geçici personel” olarak
kategorilere ayrılmaktadır.
Muhtelif kategorilere ayrılan “işgören”
(ücretli) nin ortak özelliği ücret
karşılığında çalışmasıdır. Ücret “işgören”i bağımlı kılar ve bir kısın
davranışının belirleyicisidir. Çalışma,dinlenme,eğlenme,seyehat,
yiyecek,giyecek,barınma,vs. davranışlarında birey çalıştırana bağımlıdır.
Bağımlılık
sebebiyle “işgören”e verilecek
ücretin tespiti organizasyonlarca gerçekleştirilir.Organizasyonların ücret
normları genel olarak “ücret”in tek taraflı veya iki taraflı tespiti
biçimindedir.
Ülkemizdeki
ücret belirleme normlarının incelenmesinde genel olarak “işçi” ve “sözleşmeli
personel”olarak tarif edilen işgörenlerin ücretlerinin iki taraflı mukavele
ve pazarlıkla kararlaştırıldığı görülür. Bu tür ücrete “ecr-i müsemmine”denir(Devellioğlu,1970)
İşçi ve sözleşmeli personelin dışında kalan işgörenin(memurun) ücretinin belirlenmesi
kuralları tek taraflıdır. Genel olarak “memur”
diye vasıflandırılanların ücreti yürütme organınca tek taraflı bir şekilde
tespit edilir. Bir başka deyişle memurun ücret tespitinde söz hakkı
bulunmamaktadır.
Ücret, işgörenin hayatında önemli rol
oynar. Özellikle ücret dışında her hangi bir gelir kaynağı olmayan işgörenin
maddiyatla ilgili bütün davranışlarının temel belirleyicisi eline geçen
ücrettir.
Ücretin, işgörenin davranışlarının belirleyicisi olması sebebiyle
yönetimin işleyişini ve toplumun beşeri ilişkilerini büyük oranda etkilemektedir.
Bu durumu Kınalızade “Doğrusu devlet idarecilerine millet
malının harcanmasında orta yolun (itidalin) tutulması en başta gelen
zarurettir. Zira cimrilik ve fazla kısma, vazifelilerin ve askerlerin nefret ve
bölünmelerine sebep olur. Gerektiğinde kendilerini ölüme atmalarına mani olur.
İsraf da son derece zararlıdır. Lüzumsuz yere döküp-saçmak, fakat ihtiyaca
rağmen devlet ve ordunun ihtiyaçlarını kısmak, devletin devrilmesine sebep
olabilir”(Kınalızade,s.202) ifadesiyle açıklanmaktadır.
Buradan hareketle geçmişte olduğu gibi günümüzde de ücret politikasının
yönetimin işleyişini ve bireyin toplumsal davranışlarını büyük oranda
etkilediği rahatlıkla söylenebilir. Ücretin günün şartlarına göre azlığı veya
ücret yelpazesindeki uç değerler arasındaki büyük farklılıklar toplumun
huzurunu zedeler.
Toplumun huzurunu bozan ve yönetimin
olumsuz işlemesine,ücretlinin yönetime olan güveninin sarsılmasına, yönetimle birlikte toplumun yozlaşmasına yol
açan unsurlardan biri olan ücret politikasının iki boyutu üzerinde durulması
gerekir.
1)Ücret yetersizliği
2)Ücret dağılımındaki dengesizlik
“Ücret” karşılığında çalışanların
gelirleri yönetim olgusu ve toplum içindeki ilişkileri büyük oranda etkiler.
Ücretin yetersizliği personeli istenmeyen tutum,tavır veya davranışa
sürükleyebilir. Aynı şekilde ücret yelpazesindeki dağılımın dengesizliği
organizasyonun huzurunu bozar.
Ülkemizde takip edilen ücret
politikası ile hem ücret yetersizliği hem de ücret yelpazesindeki dengesizlik
arttırmaktadır.
“Asgari ücret” adı altında belirlenen
miktar bırakın bir ailenin bir ay geçimini sağlaması, bir kişinin geçimini
sağlayamamaktadır. Bu mantık insanları “ölüm”e
terk etme anlayışından başka bir şey değildir. “Asgari ücret”le birlikte geliştirilen bir başka anlayış da
“sendika”sızlaştırma politikasıdır. Bu anlayışı yaygınlaştıran yönetim “ücret”ini çift taraflı belirleyen
kesimleri de “ölüm”e mahkum etmek
istemektedir.
Asgari ücret ve sendikasızlaştırma politikası ile birlikte ücretin belirlenmesinde söz ve karar sahibi
olmayan ücretlilerin,bir başka deyişle memurların üzerinde de oyunlar
oynanmaktadır. Bu kesimin ücretlerindeki yetersizlik ve dengesizlik had safhadadır.
Fakirlik sınırının beşyüz milyonu aştığı bir dönemde yüz yirmi milyona
mahkum edilen memurlar olduğu gibi milyarlarla ifade edilen ücretleri alan
kesimler de söz konusudur. Bilhassa ücretleri merkezi hükümet tarafından tek
taraflı bir şekilde belirlenen memurların maaş yelpazesindeki uç değerler
arasındakı farkı milyarlarca liraya vardıran elli beş çeşit “tazminat” adı altında ödemeler söz
konusudur (Star.14.07.2000) İş düzenini büyük oranda bozan bu mantık ancak “sömürgeleştirme” anlayışı ile izah
edilebilr.
Çarpıcı olsun diye yıllardır sürdürülen kötü ücret politikası için eski
bir ücret tablosunu gözler önüne serelim. Günümüzde de varlığını devam
ettiren anlayış sonucunda pek çok kamu
kurumunda “amir” emrinde çalışan “sendikalı çalışan”dan az ücret almaktadır.
Yönetimin işleyişini ve bireyin toplumsal davranışını bozan ücret
politikasının belirtilen iki boyutunu şu çarpıcı tablo güzel bir şekilde ortaya
koymaktadır(Zaman,27.07.1994).
94’ün ilk altı ayına göre bazı memurların
maaşı:
Memur(yeni)15/1 2. 489.500
Memur(10 yıl)7/1 3.394.500
Servis Şefi(15 yıl)4/1 4.811.500
Şube Md.(25 yıl)1/4 9.189.500
Gnl.
Md.(25 yıl)1/4 16.941.500
Bazı alanlarda işçi ücretleri:
Sıva
Ustası(4 yıl) 11.670.316
DSİ
Sondaj İşçisi(16 yıl) 14.054.256
Köy
Hizmetlerinde Şoför(22 yıl) 16.222.950
Aşçı(2 yıl) 14.430.873
Yıllardır ve ısrarla sürdürülmekte olan
yanlış ücret politikasının meydana getirdiği yozlaşmanın sonuçları ortadadır. Tolumsal
çöküntülere yol açan bu politikanın devlet yönetiminin yozlaşmasına etkileri şu şekilde
sıralanabilir.
1.Memuriyet cazibesini kaybetmiştir.
Cazibesini kaybeden memuriyeti ifa eden memurlarda verimlilik düşmüştür.
2. Haksız kazanç yolları açılabilir. Özellikle, kamu görevlerinin
ücretlerinin, hayatlarını idame ettirmeye yetmeyecek düzeyde olması haksız kazanç
yollarından birisi olan rüşvet eğilimini arttırabilir(Aktan,s.54).
3.Rüşveti meşrulaştırarak kolay kazanca yönelmek isteyenler sistemin
çarklarını işlemez hale getirebilir. İnan, bu durumu “Türkiye’de vatandaş
devlet yapısına taşınmayı bir mükellefiyet gibi görür. Korkmadan gitmesi ve
gittiğinde saygı görmesi gerekir. Oysa giderken korkuyor, sonra da onuru yara
alıyor. Bu insan idareye kırgındır; güveni yoktur. Dünyada en çok vesikalık
fotoğraf ve resmi pul kullanan memleket biz. İnsanımız, otoriteye susamış
kompleksli kimselerin poligondaki hedefidir. Herkes, sabahtan akşama kadar,
paylaşmaktan zevk alır; tiryakisi olmuştur”(İnan,1993,s.118) ifadesiyle
açıklamaktadır.
4.-Kamu mallarının şahsi işlerde kullanılmasını yaygınlaştırabilir.
Kendi işinde devlete ait mumu yakmayan zihniyetin yerine devletin malı deniz
yemeyen...........diyerek kamu mallarını yağmalayanların artması bunun bir
göstergesidir. Özellikle makam vasıtaları (uçak,araba) saltanatı bunun en bariz
misallerindendir.
5-.İşgörenler arasında kin ve nefret artabilir. Bilhassa ücret
dağılımındaki dengesizlik kin ve nefretin artmasına sebep olabilir. İşçisinden
az ücret alan bir genel müdürün durumu düşünüldüğünde kin ve nefrete yol
açabilecek durum daha iyi anlaşılır.
6.Ücret yetersizliği ve dengesizliği hukuka ve adalete olan güveni
sarsar. Böyle bir durum sistemin tıkanmasına yol açar.
Toplumda ve yönetimde yozlaşmaya yol açan
ücret politikasının muhtemel sonuçlarını giderebilmek doğru teşhisten geçer.
Ancak doğru teşhis yönetenleri doğru tedaviye ulaştırır. Bu genel kuralı
Ebu’n-necib Suhreverdi “ülkede bir fitne
(yozlaşma) bir karışıklık doğmuşsa hükümdarın, bunun gerçek sebeplerinin ne
olduğunu incelenmesi ve kendisine itaatten vazgeçişin hangi temele yöneldiğini
iyice bilmesi icap eder. Bu inceleme ve öğrenme sonunda fitneye sebep olan asıl
şey ortadan kaldırılırsa fitne ve ihtilal ateşi de söner”(Suhreverdi,s.168)cümleleriyle
açıklamaktadır.
Sonuç olarak; bütün organizasyonlarda yozlaşmaya sebep olan
ücret politikasının günün şartlarına göre başta devlet olmak üzere bütün
birimlerde yeniden gözden geçirilmesi bir zorunluluktur. Yönetimdeki
yozlaşmaya neden olan ücret
politikasıyla ilgili bu tespitten sonra tedavi için şu tedbirler alınmalıdır.
1)Kamu kesiminde işgören (ücretli)ler arasındaki kategorileşme ortadan
kaldırılmalıdır.
2)Kamu kesiminin tamamında ücret çift taraflı tespit edilmelidir.
Sendikalaşmaya zemin hazırlanmalıdır.
3)Ücret işgöreni haksız kazanç yollarına sevk etmekten alıkoyacak
seviyede olmalıdır.
4)Ücret yelpazesinin tespitinde kullanılan ölçütler yeniden
belirlenmelidir.
5)Haksız kazacı engelleyecek hukuki düzenlemeler süratle
gerçekleştirilmelidir.
6)Ücret dengesizliğine ve haksız rant ‘a sebep
olan bürokratik yapı sadeleştirilmelidir. 15.07.2000”
KAYNAKLAR
AKTAN, Coşkun
Can: Politik Yozlaşma ve Kleptokrasi, İstanbul 1992.
DEVELLİOĞLU,F.:Ansiklopedik
Osmanlıca-Türkçe lügat, Ankara 1970
Ebu’n-necib
Suhreverdi, Yönetenlerin Yönetimi Tercüman 1001 Temel Eser Serisi No:80,İstanbul
Tarihsiz.
İNAN,,Kamran
.:Devlet İdaresi,İstanbul 1993.
KINALIZADE Ali
Efendi, Devlet ve Aile Ahlakı, Tercüman 1001 Temel Eser serisi No:69,İstanbul, Tarihsiz.
M.E.B.657
Sayılı Devlet Memurları Kanunu, Ankara
1985
Zaman,27temmuz1994.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder
Bu Yazı Hakkında Ne Düşünüyorsunuz?