Ülkemizi Karıştıran Ajanlar
Veysi
ERKEN
Defalarca
yazdım.
Tekrar
tekrar yazılması gerekir.
Belki
o zaman insanımız intibahta olur ve “insan
Şeytanları”nı tuzaklarıyla baş başa bırakır.
Evet,
içimizde “insan Şeytanları”nın
piyonları var. Adları, sıfatları, örgütleri farklı görünümdedir.
Hepsinin
ipleri aynı ellerdedir. Örgütler Hacivat Karagöz gibi kukladır. İnsan Şeytanları
olan cambazlar kuklalarıyla ülkemizi karıştırmak istiyorlar.
Yerli
görünümlüler ara sıra dillendiriyorlar.
Ali
Bulaç, Mümtazer Türköne ve Murat Yetkin ajanlıktan bahsettiler. Keşke
ajanlıktan bahsedenler Udo Ulfkotte kadar ahlaklı olsalar ve hiç kıvırmadan
yazsalar.
Ajanlıktan
bahsedenleri nefis muhasebesine davet ediyorum.
Dürüst
olun ve bildiklerinizi; Udo Ulfkotte gibi “satılmış
gazeteciler”i yazın.
Bilinmelidir
ki, medyadaki ajanlar ortaya çıksa veya çıkarılsa, yazılsa ülkemiz büyük ölçüde
rahatlar.
7
Haziran 2015 seçimleri öncesinde Gezi olayları,
6 Şubat ve 17/25 Aralık operasyonları, 30 Mart Seçimleri ve
Cumhurbaşkanlığı seçimi ile sonrasındaki süreci incelediğimizde ajanları ortaya
çıkarmak zor değildir diyorum.
Her
şeyini insan şeytanı olan tapınakçılara satmış, kiralamış ve köleleşmişlerin
oyunları bahsi geçen kısa dönemin incelenmesi ile ortaya konulabilir.
O dönemdeki yazıları onların
deşifresi için yeterlidir.
Son
olayları da bu gözle okumak gerekir.
Ülkemizi
karıştırmak isteyen tapınakçı insan şeytanları piyonlarını tekrar devreye
soktular.
Eskiden
ahtapotun kolları farklı zamanlarda devreye sokuluyordu diye düşünüyorum.
“One Minute”den beri bütün kollar
faaliyete geçirilmiş. Silah, kalem, tezvirat, karalama ve kötüleme kolları topyekûn
hareket halindedir.
Ülkemiz kan gölüne
çevrilmek isteniyor.
Kuş,
böcek, cemadat ve uzantılar/şerikleri olan medyadaki (neşriyat) tezviratı
okumak yeterlidir. Kuş, böcek, cemadat ve uzantıları olan neşriyattaki
görevlilerin ve ajanların kalemlerinden kan damlamaktadır.
Hepsi
ölü sevici ve müzevirdir.
Efendilerinin
sesidir. Milletten onun için kaçmakta erken seçime karşı çıkmaktadır.
Efendilerinin
iktidarı uğrunda işlemeyecekleri mel’anet yoktur. Desteklemeyecekleri ve
parlatmayacakları Truva yoktur.
Aldıkları
emir doğrultusunda ülkemizdeki her türlü gelişmeyi Truva atı ile durdurmaya ve
insanımızı katletmeye çalışıyorlar.
Bütün
millete sesleniyorum.
Bu
ülkenin sevdalılarına çağrıda bulunuyorum.
Tuzağı
fark ediniz.
Suruç’ta,
Ceylanpınar’da, Ağrı'da, İstanbul’da katledilen, şehit düşen her fert
insanımızdır.
Canımızdır.
Feda
edilen canlar yüreğimizi dağlarken, tapınakçıların emir erleri sevinçten
kusmuklarını neşriyat, yazı ve başka şeyler diye yutturuyorlar.
Seçim
sonrası Truva atlarıyla iktidarı gasp etmeye çalışıyorlar.
Hedef
iktidarın bir parçası olmak ve ülkemize boyun eğdirmektir.
Hedef
İslam ve mazlum coğrafyalarının kalbini sökmek, boynunu kırmaktır.
Senaryo
adım adım oyunlaştırılıyor.
Ülkemizi
güvensiz ortama sürüklemeye, korku mekânı haline çevirmeye çalışıyorlar.
İçimizdeki
ajanları fark ediniz.
Fark
etmek kolaydır.
Yazdıklarına
bakınız anlarsınız.
Villalarında
oturup şaraplarını yudumlarken halkın çocukların ölümü üzerinde kalem oynatan, yazılarıyla
ülkemizi sözde uluslar arası kuruluşlara şikâyet eden, efendileri yurt dışında
keyif sürerken her şeyi zimmetlemeye çalışan, ülkemizdeki her olumlu gelişmeyi
durdurmaya çalışanlar içimizdeki ajanlardır.
Biliniz
ki, gözyaşları sahtedir.
Gönülleri
kara, yazdıkları kusmuktur.
Gün
tapınakçıların oyunlarını bozmak, tuzaklarını başlarına çalma günüdür.
Özellikle
medyadakilerine sesleniyorum.
Ahlaklı
olun ve içinizdeki tapınakçı ajanları isim isim deşifre ediniz. Kıvırmadan. Udo
Ulfkotte gibi.
Udo
Ulfkotte pişmanlıklarını ve Alman Neşriyatındaki satılmışları “Satılmış Gazeteciler” isimli kitabı
ile deşifre etti.
Sizler
de böyle davranırsanız Suruç, Ceylanpınar, Ağrı, İstanbul ve sayamadığımız
yerlerdeki senaryolar bozulur, canlar ve fidanlar devrilmez.
Tapınakçıların
kalemşoru olmayanlara duyurulur.
Truva
atındakilere hayır deme vakti. Erken seçim ile oyunu bozma zamanı.
Haydi,
vakti kuşanmaya ve ülkemizi huzura kavuşturmaya.
Selam
ve Sabırla...
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder
Bu Yazı Hakkında Ne Düşünüyorsunuz?